Buz Adam'a karşı

Kanat AKKAYA
Haberin Devamı

ŞEHİR, Buz Adam'ın acımasız saldırısına eğlenerek direniyor. İstanbulluların eğlenme isteği mevsimleri bile dize getiriyor. Bu durumda ne yapılıyor, eveeet bildiniz şapka çıkarılıyor.

Cuma gecesi hedef belli, plan gayet basitti. Babylon'da Liquid Soul çalacaktı. Biz de gidip iki dakika delikanlı gibi keyifle müzik dinleyecektik. Ancak programın önünü arkasını vesaire doldurmak diye bir hastalık var. Yanımdaki arkadaşlar o hastalığa tutulmuş. Ben sanıyorum ki; bu havada her yer boştur, millet evinde kestane kebap yapıp, Çarkıfelek seyrediyordur. Nerdeee. Yakup ağzına kadar doluydu. Sanırsın Emekli Entelektüeller Birliği Genel Kurul Toplantısı dağılmak üzereyken fikir değiştirip Yakup'u basmış. Refik de aynı durumda.

xxxxxxx

Bu durumda Asmalımescit'te geriye bir tek İnadına diye bir yer kalıyor ki; ben almayayım alana da engel olmayayım... Arkadaşlardan biri ‘‘Şurada gelirken bir şarapevi gördüm ama nedir ne değildir bilemem’’ dedi. ‘‘Bak burada da dürümcü var! 500 bin lira’’ diyen arkadaşı uzun uzun aşağıladıktan sonra ‘‘Eyvallah’’ dedik ve şarapevine gittik.

Dekor şöyle: Tarkan Viking Kanı'ndaki handayız. Tahta masalar, sandalye yerine fıçılar ve denizci gibi giyinmiş personel. Yeterince sarsıcı anlatamıyorum. Gidip görün lütfen. Kötü bir yer değil, haksızlık etmeyelim. Şarap, deniz mahsülleri, böcek vesaire gayet de iyi ayrıca. Her dilden şarkı söyleyen bir grup da vardı. Hani klasik ‘‘Kalinka, Çav Bella’’ repertuarı vardır ya, aynen öyle... Son olarak iki müşteri sirtaki yaparken ‘‘Benim hava almaya ihtiyacım var’’ diyerek ortamdan sıyrıldım. Sıyrılmamla birlikte kötü haberi aldım... Tolga pavyona düşmüş!

Tolga, yani Tolga Akyıldız benim çok sevdiğim bir kardeşim. Blue Jean Dergisi'nin Yayın Yönetmeni. Bana bir süredir ‘‘Stand-up gibi bir şey yapacağım’’ filan diyordu ama ben haliyle ilgilenmiyor, uzaklara bakarak yemiş filan yiyordum o konuşurken...

Meğer gerçekmiş. Gösteri Kazablanka'da. Kazablanka nerede diyorsunuz haliyle. Pera Palas'la Amerikan Konsolosluğu arasındaki yoldan Tarlabaşı Bulvarı'na inen yolda hemen sağ sokakta (Bu arada verdiğim tarifle gurur duydum. Bu kadar mı güzel tarif edilir. Neyse.)

Benim bildiğim orası düğün salonu veya pavyondu ama değiştirmişler. Benim gözümde canlanan manzara şu. İşte koltuklar filan var. Küçük bir sahne. Tolga sahneye çıkacak, her şey süper olacak. Ben de gurur duyacağım.

Kapıya geldiğimde biraz şüphelendim. Herkes siyah giymiş. ‘‘Ulan yanlışlıkla cenaze evine filan mı geldik’’ derken, kapıdaki çocuk ‘‘Gasteci misin abi?’’ dedi. Şöyle bir üstüme baktım. Herhangi bir Cevat Kelle aksesuarına sahip değilim. ‘‘Nası anladın?’’ dedim. Çocuk da böyle 55 yıl Papua Yeni Gine'nin tuhaf köylerinden birinde yaşadıktan sonra ilk kez memleketinden birini görmüş insanlar gibi baktı ve ‘‘Okumuş adam belli oluyor ağbi’’ dedi.

İnsanı iliklerine kadar düğümleyen bu karşılamadan sonra, içeri adım attım. Hiii, o da ne!

Meğer olay bir heavy metal konseriymiş. Bu sürreal ortama uyum sağlamam açıkçası zor oldu. Ben girdiğimde Tolga sahnedeydi. Bir şey anlatmaya çalışıyor fakat, kitle başka bir boyutta. Dinlemiyorlar. Bir insan konuşması eşliğinde headbang yapan insanların da yaşadığını öğrendim bu sayede şirin fakat problemli memleketimizde. Olsun.

Tolga sahneye dört tane kız çıkardı. Bir ufak Hyde Park ortamı hazırladı ve ‘‘İstediğinizi söyleyin’’ dedi. İlk kız yekten felsefi bir cümle ile girdi: ‘‘Abazayım ama gay bir erkekle yatmak istiyorum.’’ Siz de takdir edersiniz ki, bu cümleyi benim çözümlememe imkan yok.

Gösterinin sonunu bekledim. Sonra yeniden bir araya gelen Metalium'un iki parçasını dinledim. Gayet iyilerdi. Radical Noise, Antisilence, Knight Errand ve Anathema da varmış. Ama olmadı. Çarpıntı yaptı. Sonra ne oldu? Güzel gösterisi için kardeşimi tebrik ettim, onun medeni cesaretiyle gurur duydum ve Kazablanka'dan tüydüm.

xxxxxxx

Babylon'a girdiğimde Liquid Soul çalmaya başlamıştı. Ortam fazlasıyla düşkündü. Üç dakika önce bir heavy metal konserinin ortasına düşmüş biri için şok tedavisi gibi oluyor. Kızgın kumlar, serin sular meselesi işte, biliyorsunuz...

Gidenler bilir, Babylon karanlık bir yer. bir arkadaşım sırf tavukkarası olduğu için gitmiyor oraya. Ama şimdi hakkını yemeyelim çok şık bir küçük konser mekanı. En güzel yanı da, herkesin hep aynı yerde durması. Böylece karanlıkta da olsa görmek istediğiniz kişileri şıp diye buluyorsunuz. İyi yani.

Haberin Devamı

Liquid Soul bitene kadar dayanamadığımı itiraf edeyim. Metal yorgunluğu denen şeyi yaşadığımı hissettim. Lahana gibi giyindim. Dışarı çıktım. 30 saniye kıpırdamadan durdum ve kendi kendime‘‘Kesinlikle eksi 2’’ dedim. Taksim'e yürüyüp AKM'nin önündeki dijital termometrede kendimi doğruladıktan sonra, elimden geldiğince serinkanlı bir şekilde evin yoluna koyuldum... Olay bundan ibaret.

Yazarın Tüm Yazıları