Bursalılar’ın Çağan Irmak sevgisi

Geçen hafta I. Uluslararası İpekyolu Film Festivali için Bursa’daydık.

Türk Sineması’nın devleri ilk günden geldiler. Türkan Şoray, Kadir İnanır, Ahmet Mekin, Aykut Oray, Gülsen Tuncer, Engin Ayça, Aytaç Arman, Yusuf Sezgin ve Arif Keskiner gibi isimlerin izlediği açılış töreninde Çağan Irmak, "Muhsin Ertuğrul Umut Ödülü" aldı. İpek Tuzcuoğlu ve Kerem Alışık da "Selvi Boylum Al Yazmalım" filminin gösterimi öncesinde tiyatro uyarlamasından küçük bir bölüm sahnelediler.

Festival süresince yapılan çoğu gösterimde boş koltuk yoktu diyebilirim. Pek çok yönetmen ve oyuncunun filmlerinin sonrasında yapılan söyleşilere katılması gösterimlere ayrı bir renk kattı.

Sinema kursları ise bir başka alemdi.

Çağan Irmak’ın yönetmenlik dersi verdiği salona girdim bir ara. Ön tarafa ilerleyemedim. Salon kapının dibine kadar doluydu çünkü. Sonradan öğrendim, 140 kayıtlı öğrenciye, 50 civarında Çağan Irmak hayranı, genç sinema meraklısı da son anda eklenmiş.

Normalde 2 saat olan ders de, laf lafı açıp, sohbet derinleşince 3,5 saat sürdü zaten. Kimse ders bitsin istemedi. Bu da Çağan’ın, sadece sinemada değil, her daim iyi ve dinlenen bir anlatıcı olduğunun bir göstergesi olsa gerek.

Bursa’da bu yıl filmleri, söyleşileri, galaları, konukları, kurslarıyla renkli, keyifli, neşeli ve son derece düzgün, seviyeli bir festival yaşandı.

Festivalin ilk yılında bu kadar iyi organize olup, gerek Bursa halkı gerekse de yerli yabancı tüm konukları memnun edebilmiş olması, her konuda desteğini esirgemeyen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin ve festivali yukarıya taşımak için canla başla çalışan Festival Başkanı Burçak Evren ve ekibi sayesinde oldu tabii.

Festival Bursa’ya renk kattı, Bursa da sinemayı iyi ağırladı.

Öyle ki şimdi herkes gelecek yılı iple çekiyor.

Red Kit gibi yalnızdır

Geçen gün Cüneyt Arkın’dan, "Dünyayı Kurtaran Adam"la "kahramanlık" kelimelerini bir arada kullanmasını rica ettim. "Sıradan bir adamdı o, ama üzerine o kadar çok geldiler ki kahramana dönüşmek ve dünyayı kurtarmak zorunda kaldı" dedi.

Cüneyt Arkın, artık kült figür haline gelmiş olan "Dünyayı Kurtaran Adam"ı, "sevilmek isteyen, macerasına süper gücü olmadan başlayan bir süper kahraman" olarak tanımlıyor. Ve bakın onu kime benzetiyor: "Süpermen gibi yeteneğini doğuştan almış, uçabilen bir uzaylı ya da Batman gibi süper gücü, parası olan bir kahraman değil. Batman’i her zaman kapitalist bulmuşumdur. Örümcek Adam gibi bir örümceğin sokması sonucu gücünü kazanmış, hatta başlarda gücünü para için kullanmış da değildir. Bir de Conan var tabi. Onun gibi güçlü ama sadece kendisi için savaşan biri hiç değildir. Dünyayı Kurtaran Adam’a bir nebze olsun benzeyen biri yok mu derseniz Red Kit derim. Onun gibi yalnızdır. Tek gücü hızıdır, gölgesini bile vurabildiği hızı. Bu yanıyla alaycıdır. Tıpkı, ’vücudundan ve ruhundan kurtul, o zaman toprak altında nefes alabilirsin’ diyerek ölümü bile alaya alan Dünyayı Kurtaran Adam gibi..."

Kanyon mu, Alkazar mı?

TÜRSAK Vakfı’nın gerçekleştirdiği 9. Uluslararası Sinema Tarih Buluşması’nın bu yılki teması "İmparatorluklar"dı. Çağın son imparatorluğu olarak tanımlanan Amerikan İmparatorluğu ve sermaye, teknoloji, medya gibi farklı türdeki güncel imparatorlukların da altının çizildiği filmleri izleyiciyle buluşturan festivalin seçkisi yine özenle hazırlanmış.

Bu yılki değişiklik, gösterimlerin bir kısmının Kanyon’a alınmış olması. Bu noktada Kanyon’u mesken tutanların Sinema Tarih Buluşması’nın filmlerine ne kadar ilgi göstereceklerini merak etmemek elde değil tabii. Ben bugün bu önemli filmlerin Kanyon’da da izlenebiliyor olduğunu hatırlatmış olayım. Kanyon-Alkazar-Fransız Kültür Merkezi karşılaştırması, kesin rakamların elimizde olacağı, festival bitimine kalsın.
Yazarın Tüm Yazıları