Bugün genç olsam hangi mesleği seçerdim

Güncelleme Tarihi:

Bugün genç olsam hangi mesleği seçerdim
Oluşturulma Tarihi: Mart 17, 2002 00:00

FATİH Terim'in cebinde yeni bir kart var. Bu kart dünyada sadece 30 kişide bulunuyor.Üzerinde büyük harflerle ‘‘IDENTITY CARD’’ yazıyor.Altında ise şu ifade var:‘‘Istructeur for coaching courses.’’Türkçe'ye şöyle çevirebilirsiniz:‘‘Futbolda hocaların hocası.’’Bu kart, FIFA'nın antrenörlere ders verecek hocalar için verdiği kimlik kartı.İki hafta önce FIFA, Fatih Terim'e de bu kartı gönderdi.* * *Terim'i uzun süredir görmüyordum.Önceki gün bir yerde buluştuk, bir süre sohbet ettik.Bu kart olayını sordum, doğruladı. Kendisini son defa, Floransa'da Fiorentina takımının kampında görmüştüm.Sonra Milan'dan ayrıldı. Bir süredir dinleniyor.Çok formda görünüyor. Belli ki, fiziki formu kadar, motivasyonu da yerinde.Yüzüne yine o tanıdık tutku yerleşmiş.Geçen hafta Eurosport televizyonunda Barcelona kulübüyle ilgili bir belgesel izlemiş.Gazeteci, kulüp başkanına şu ilginç soruyu sormuş:‘‘Niye göğsünüze reklam almıyorsunuz?’’Barcelona takımı Nike'la 400 milyon dolarlık bir sponsorluk anlaşması yaptı.Ama göğsüne reklam almıyor. Oysa buradan çok para kazanabilir.Kulüp başkanı şu cevabı vermiş:‘‘Barcelona artık bir dünya markası. Bizi, sadece İspanya seyretmiyor. Öteki Avrupa şehirlerinde, Japonya'da, başka yerlerde de bizi seyredenler var. Ben bu insanlara başka markaları değil, kendi markamı göstermek isterim.’’Terim, spor olayının ekonomik boyutunu çok iyi kavramış.Türkiye'nin de artık böyle uluslararası markalar yaratması zamanı geldiğini söylüyor. O nedenle sadece teknik direktörlüğün ona yetmediğini sanıyorum.O teknik direktörlük kadar, böyle uluslararası bir markayı da yönetmek istiyor.* * *Bu sohbeti yaptığım sırada Sam Hill ve Glenn Rifkin'in ‘‘Radikal Marketing’’ adlı çok ilginç kitabını okuyordum.Kitap, markayı sadece sanayi ürünleriyle ilgili bir olgu olarak ele almıyor.Mesela, Greatful Dead müzik grubunun bir marka olarak yükselişini de anlatıyor.Benim en ilgimi çeken markalardan biri de Amerikan Basketbol Ligi olan ‘‘NBA’’ oldu.NBA, 1980'li yıllarda sadece Amerika'da bilinen bir markaydı.Ama son yıllarda bütün dünyada bilinen bir marka haline geldi.Japonya gibi, basketbolle alakası olmayan bir ülkede dahi, haftada üç NBA maçı naklen yayınlanıyor.* * *Bosna'da, Hırvatistan'da, Türkiye'de çok sayıda çocuk NBA yıldızlarını, futbolculardan daha iyi tanıyor.Michael Jordan'ın son yılında küçük bir reyting hesabı yaptırmıştım.Cuma gece yarısından sonra Kanal D'den naklen verilen NBA maçlarını 150 ile 200 bin arasında Türk izliyordu.Bu muazzam başarının arkasında David Stern adlı bir yönetici var.1984 yılında komisyon üyeliğine seçildiğinde NBA batmakta olan bir spor ligiydi.Bugün gerçek bir dünya markası.Marka sadece kendini değil, başka markaları da beraberinde taşıyor.Nike şirketi 1980'li yılların başında büyük bir kriz içindeydi.400 kişiyi işten çıkarmak zorunda kalmıştı.1985 yılında Michael Jordan'la anlaşıp, Air Jordan modelini piyasaya sürdü.Jordan, kırmızı siyah Air Jordan ayakkabılarla oynamaya başlayınca, David Stern, NBA kurallarına uymuyor diye bunu yasakladı.* * *Ama bu yasaklama Nike'a müthiş bir ilgi sağladı.Nike bugün ABD spor ayakkabısı pazarının yüzde 44'üne sahip.NBA dünya markası olunca, kapılarını da yabancı sporculara açmaya başladı.Bir zamanlar sadece Amerikalılardan oluşan ligde bugün yabancı sporcu oranı yüzde 10'u buldu.Bugün eğitiminin başında genç bir insan olsaydım, 21'inci Yüzyıl'ın trendlerine bakar, ona göre meslek seçerdim.Nedir bu meslekler diye sorarsanız cevabım şu olurdu:‘‘Spor, eğlence, iletişim, hukuk, sağlık, mikrobiyoloji.’’Tabii bir de yüzyıllardır eskimeyen o meslek:Finans, yani paranın bilimi...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!