Bu kez yolculuk nereye

Geleceğin ışıltısını reddetmiyor ama geçmişten de vazgeçemiyoruz. En azından bu kış geçmişin tasarımcılara daha çok ilham verdiği kesin. Bu renkli yolculuk 1940’lardan 70’lere kadar uzanıyor.

Ajda Pekkan, yaz konserlerindeki "disko" konseptiyle, modadaki gelecek trendine "postvintage" bir yorum getirdi. Kumaşları ve detayları gelecek kokan sahne kostümlerinde kesimler ve aksesuvarlar vintage bir ruh taşıyordu.

Bu görsellik hoşumuza gidiyor. Tabii, hoşumuza giden tek bu değil; Ajda Pekkan’ın Türkiye’nin en şık kadınlarından biri olmasının yanı sıra, adını her telaffuz edişimizde aklımıza nostaljik parçaların değil, yenilikçi bir sound’la hareketlendirilmiş notaların takılması...

Peki, geçtiğimiz aylarda dilimize doladığımız modayı da etkisine alan futurizme ne olacak?

2007-08 sonbahar-kışında tasarımcılar, geçmişin tozlu sandıklarını açıyor (her zaman olduğu gibi!) ve belirgin, "abartılı" bir uslüpla belli dönemlere göndermeler yapıyorlar. John Galliano’nun retro kadınları, bu sıra dışı yaratıcılığı anlatmak için yeterli. Tasarımcı, 20’li yılların vintage ruhundan esinlenilerek yarattığı koleksiyonunda, ipekler, taftalar, katlı dikişler ve kabarık formları bir araya getirerek, canlı renklerle yorumlanmış. Sonuç mu: Retro bir cazibe!

Seçim yapmak zor

Antonio Marras ise hemen hemen birçok tasarımcı gibi, silüetler üzerinde duruyor. Bedene oturan gömleklerle, mini ceketler, kabarık eteklere eşlik ediyor. Genç ve çocuksu bir kadın anlatılıyor. Elbette geçmişin gölgesinde, ama yaratıcılığın esaretinde!

Genel olarak baktığımızda, kadınlar sonbahar-kış aylarında kendilerinden beklenenin çok üzerinde bir yaratıcılık sergilemek zorundalar. Gerçek bir görsellik ortaya koymaya zorlansalar da eminiz ki bu onların hoşuna gidecek, renk konusunda gri, siyah ve vizon tonlarının ağırlığı, kırmızı, çivit mavisi, kirli sarı, turuncu ve zaman zaman yeşilin gövde gösterilerine engel olamıyor.

İpeklerin dantel ve kadifelerle kullanıldığı sezonda, tüvidler, trikolar, geceleri tafta kadınların iç dünyasını en iyi anlatacak şekilde kurgulanmış.

1920’lerden başlayarak 1970’lere kadar uzanan bu görsellikte küçük el çantaları, eldivenler, bere, şapka ve atkılar elbette önemli bir rol oynuyor. Ama ondan da önemlisi, tasarımcıların yaratıcılıklarını ortaya koydukları detaylardaki kurgu.

Bir araya gelmesi mümkün olmayan kumaş ve detayları, grafiksel ve kimi zaman şiirsel bir anlatımla ortaya koymuşlar. Kimi zaman yalın, kimi zamansa Balenciaga gibi tasarım kokan avangarde formlar var anlattıklarında. Bu da tek bir parçayla bile harikalar yaratabileceğiniz anlamına geliyor. Bir araya gelen renk ve dokulardaki karmaşa da sezonun geçmiş tutkusunun bir sonucu, bu dönemlerde yapılan yolculuklarda ışıltı yok; daha çok kumaşlar ve formlarla yaratılan bir nostalji var. Vintage ve retro’nun getirdiği lüks anlaşı, bizleri seçim yapmakta zorlayacak!

En dinamik ve

yenilikçi İtalyan


İtalya’da ortaya çıktı, şimdi yavaş yavaş tüm dünyayı ele geçiriyor. Tosca Blu, şık ve yalın mağaza konsepti ve kaliteden ödün vermeyen, çarpıcı detaylarıyla dikkat çeken en moda çanta ve aksesuvarlarıyla yakında Türkiye’ye kendini anlatmaya geliyor.

Tosca Blu, 1998 yılında kurulan bir İtalyan markası. Şu anda başta İtalya olmak üzere, New York, Tokya, Londra gibi dünyanın en önemli moda şehirlerinde birbiri ardına açtığı mağazalarıyla adından söz ettiriyor. Kısa zamanda bu kadar başarılı olmasının nedenini ise markanın sahibi, Mino Ronzoni ve eski bir model olan eşi Raffaella Condursi, kalite, moda ve fiyat dengesini iyi kurmalarına bağlıyor. 1978 yılında Giacomo Ronzoni tarafından kurulan MinoRonzoni Srl. ve yıllardır Ferre, Versace, Dolce & Gabbana, Armani Jeans, Hugo Boss, alt segmentte Zara, Gap gibi dünyanın en ünlü markalarına deri kemer ve aksesuvar üretiyor. Hem de yılda yaklaşık yedi milyon adet üretim kapasitesiyle.

1997 yılında çiftin kızları Virginia Tosca Blu doğuyor. Ve o yıl, çevrelerinden de gelen baskılara dayanamayarak çift Tosca Blu’yu kuruyor. Mino Ronzoni markanın başarısının ardında, eşinin eski mesleğinden de dolayı modayla iç içe yaşamasını, tasarımlarının trendlerden ve modadan ilham aldığını belirtiyor. Üretimdeki başarı ve kullanılan kaliteli malzemeler de markaya gelen talepleri artırıyor. İstanbul Marka City ve Astoria’da, Ankara ve İzmir’de çok yakında mağazalarını açacak olan Tosca Blu, çok düşük olmayan ama ulaşılabilir bir fiyat politikasına sahip. Çanta dışında ilk kez bu yıl ayakkabı koleksiyonu hazırlayan Tosca Blu’nun kemer, cüzdan gibi yan ürün grupları var. Detaylarıyla dikkat çeken çantalar moda dergilerinin kapaklarını süslüyor, moda ve yeniliklerden haberler veren sayfalardan eksik olmuyor. Dünyada şimdiden Mariah Carey gibi ünlü kullanıcıları var.

MODA HABER

Zamansız şehrin şık kadınları

İstanbul’un hazinelerinin kapısını aralayan Park Bravo, yeni koleksiyonunda keşfedilmemiş motifler, iddialı renkleriyle kendinden söz ettiriyor. Tasarımlarda düz ve yalın formlar, gecelerin ışıltısını andıran kumaşlara yer veriliyor. İpek satenler kadifelerle buluşurken, dantel ve fisto yine zarafeti vurgulamak için başrolde. Park Bravo’nun yeni ruhu, zamanın ötesine uzanan güzelliğin bir yorumu...

Sophia Loren tarzı böyle olur

Sophia Loren’e başörtüsü yakışıyor, Audrey Hepburn’e de... Söz konusu sadece örtmek olunca... Yeni sonbahar-kış koleksiyonlarını incelerken Vera Wang’in koyu renk kombinasyonlarını, canlı yeşil ve sarı tonlarında saten başörtüleriyle tamamladığını gördüm. Önce biraz tuhaf geldi. Alışık olduğumuz bir görüntü değil; bir kere fazla modern. Dedim ya sadece bir aksesuvar görümünde bu karede... Bu kış, Avrupa’da şapkalara, berelere kafa tutacak.

BENİM OLMALI

Mesaj ve iddia kaygılı

Önümüzdeki yaz daha çok mesaj kaygılı tişörtler göreceğiz o kesin. Peki burada benim olması gereken ne? Kombinasyonun ruhu... Kolyelerde çok abartıya kaçmadan, en basit bir tişörtü bile gündelik havasından çıkarmalarını sevdim. O bandanayı takmam ama valiz tipi çantası, kolyesi, ve yüzüğüyle David Jones’un bu "iddiasını" sevdim.
Yazarın Tüm Yazıları