Bu hasta niçin kilo kaybediyor?

Güncelleme Tarihi:

Bu hasta niçin kilo kaybediyor
Oluşturulma Tarihi: Nisan 29, 2006 00:00

Mide ağrısı, şeker hastalığı ve kilo kaybı gibi belirtilerden (semptom) yola çıkarak konan erken pankreas kanseri teşhisi yaşam kurtarıyor. O sabah gastroenteroloji kliniğindeki ilk hastamız 68 yaşındaki emekli garsondu. Hastanın şikayeti karnındaki belli belirsiz ağrılardı. Endoskopik inceleme ve belli başlı kan tetkiklerinden hiçbir şey çıkmayınca, sonuçların bir kez daha değerlendirilmesi için hasta bana yönlendirilmişti.

Karnının orta kısımlarına hafif bir ağrı girip çıkıyor ve bazen de diğer bölgelere kadar yayılıyordu. Ağrılar genellikle yemeklerden sonra ortaya çıkıyordu. Bazı günler hiç ağrısı olmazken, yemek yemediği zamanlar ve sabah tuvaletlerinden sonra kendini daha iyi hissediyordu.

İlk düşüncem hastada irritabl (hassas) bağırsak sendromu olması olasılığı idi.

Bu hastalıkta görünen bir anormallik olmamasına karşın, hasta arada sırada karın ağrısı çeker.

Ancak bu yaştaki bir kadında ilk kez görülüyor olması normal değildi.

Zayıflığı dikkat çekici

Hastamın oldukça zayıf olması dikkatimi çekti. 1.60 m. boyunda ve yaklaşık 45 kilo ağırlığındaydı. Son günlerde kilo verip vermediği sordum. Evde tartısı olmadığını söyledi.

Ehliyetindeki fotoğrafa bakarak bir karşılaştırma yapığım zaman, kilo vermiş olduğunu anladım. Ancak fiziksel muayenesinde gayet sağlıklı görünüyordu.

Dosyasına bir göz atınca kan şekerini düşürmek için ilaç kullandığını gördüm. Şeker hastası olup olmadığını sordum.

"Evet, şeker hastasıyım" dedi. "Birkaç hafta önce teşhis kondu. Şeker hastası olduğumu hiç sanmıyordum ve çok şaşırdım."

"Şeker hastası olmanız sizi niçin bu kadar şaşırttı?"

"Bugüne dek kan şekerimle ilgili hiçbir sorunum yoktu" dedi. "Ayrıca ailemde hiç şeker hastası yok. O nedenle kendimi şanslı sayıyordum, Ama şimdi bana bu ilaçları hayatımın sonuna kadar kullanmam söylendi. Kaldı ki gün boyunca kan şekerimi kontrol etmekten nefret ediyorum."

Hastamda yeni başlamış şeker hastalığı beni telaşlandırdı. Özellikle zayıf olması beni daha da endişelendirdi.

Çocukluk döneminden sonra görülen şeker hastalığı genellikle aşırı şişman hastalarda, insülin direncine bağlı olarak ortaya çıkar. Pankreasın salgıladığı insülinin işlevi, kandaki glikoz düzeyini düşürmektir. Bu tür bir şeker hastalığı zayıf insanlarda çok nadirdir.

"Karnınızdaki ağrı sırtınıza doğru yayılıyor mu? Diye sordum.

Birkaç saniye düşündükten sonra "Evet. Evet, yayılıyor" dedi. "Bazen yatakta yatarken artıyor."

"Bu durumda karnınızın içine bakıp pankreasınızın sağlam olup olmadığını kontrol edeceğiz" dedim. "Şimdi bilgisayarlı tomografinizin çekilmesi için gerekeni yapacağım."

Sorun çıkartmadıkça unutulan pankreas

Midenin arka kısmında ve omurganın önünde yer alan pankreas, ne yazık ki yanlış anlaşılan bir organdır.

Pek çoğumuz en önemli sindirim organının mide olduğunu düşünürüz. Oysa mide sindirimin yalnızca küçük bir kısmını üstlenir. Pankreas yiyecekleri temel yapı taşlarına parçalayan enzimleri salgılar.

Bu basit şekerler, yağlar ve peptid’ler daha sonra ince bağırsak tarafından emilir. Bu arada kolon temel olarak suyu emer.

İnsanların çoğu pankreasın farkında bile olmazlar; ta ki sorun çıkartıncaya kadar. Bu sorunların başında pankreatit denilen iltihaplanma ve organın kanserleşmesi gelir.

Belli belirsiz karın ağrıları çok önemli olmayabilir, ancak yeni başlayan şeker hastalığı ile birlikte akla pankreas kanseri olasılığını getirir. Aynıca sırta yayılan karın ağrıları sorunun pankreas ile ilgili olabileceğini gösterir.

İki varsayım

Son yıllardaki yoğun bilimsel çalışmalara karşın, şeker hastalığı ile pankreatik kanser arasındaki ilişki pek fazla bilinmiyor.

Pankreatik kanserli çok sayıda hastada kan şekeri yükselir Ğ hiperglisemi- ve şeker hastalığı tüm belirtileriyle ortaya çıkar. Bunun nedeni de tam olarak bilinmiyor.

Varsayımlardan birine göre pankreas tümörleri, pankreastaki insülin üreten hücreleri yok ederek diyabete yol açar.

Bir diğer olasılık da pankreatik tümörlerin bir şekilde hastayı insüline karşı duyarsız hale getirmesidir. Bu varsayımın dayanak noktası, tümörün çıkartılmasından sonra hastaların insüline karşı yeniden duyarlılık kazanmasıdır.

Pankreas kanserlerinde erken tanı

Bazı doktorlar, şeker hastalığına yeni yakalanan hastaları, pankreatik kanser açısından yüksek risk taşıdıkları gerekçesiyle daha sıkı incelenmesi gerektiğini savunuyor.

Bu doktorlar, bu hastalara özel kan tetkiklerinin, ultrason ve CT taramalarının uygulanmasını öneriyor. Ancak bu noktada ihtiyatlı olunmasında fayda görüyorum.

Her yıl ABD’de bir milyondan fazla hastaya şeker hastalığı tanısı konuluyor, fakat pankreatik kanser nispeten daha az görünür; aynı sürede 30.000 kişide ortaya çıkar. Şeker hastalığına yakalanan herkesi, pankreatik kanser vakasını yakalamak umuduyla incelemek, oldukça masraflı bir yaklaşımdır.

Yine de eğer şeker hastalığı, kanserin teşhis edilmesine yol açıyorsa, kanser başarıyla çıkartılabilecek evrede demektir. Bu olasılığın bilincinde olmak çok önemlidir, çünkü hastaların çoğunda, kanser tedavi edilemez evreye geldiği zaman teşhis konulur.

Hastaların pek çoğu teşhisten sonra 6 ay içinde yaşamını yitirir. Genellikle kanser diğer organlara sıçramıştır veya primer tümör kendini yakınlardaki ana karın arterlerinden birinin etrafına sardığı için ameliyat çok riskli bir hale gelmiştir.

Erken tanı yaşam kurtarıyor

O gün akşama doğru hastamın CT taramasının sonuçlarını aldım. Pankreasında tümör olma olasılığı büyük olan bir büyüme tespit ettim. Hastaneye yatırarak ileri tetkiklerin yapılmasını sağlamaya çalıştım. Ertesi sabah endoskopik bir ultrason yaptım. Hasta kendinden geçtikten sonra ucunda ultrason cihazı olan endoskopu ağzından midesinden geçirip bağırsaklarına kadar uzattım. Bu sayede mide ve bağırsak duvarını inceledim, pankreasını oldukça ayrıntılı bir şekilde gördüm.

CT taramasında büyüme olarak görülen şey, klasik bir pankreatik kanserine benziyordu. Bu teşhisi kesinleştirmek için endoskobun içinden bir iğne geçirerek kütleden biyopsi için bir parça çıkarttım. Yanımdaki patolog dokuyu inceledi kütledeki hücrelerin kanserli olduğunu doğruladı.

Kitle bir hafta sonra ameliyatla çıkartıldı.

Hastam şanslıydı. Eğer birkaç hafta daha bekleseydi, ameliyat edilemez hale gelecek olan kanser nedeniyle yaşamını yitirebilirdi.

Discovery bilim dergisinin Mayıs sayısında yer alan bu ilginç hastalık öyküsüne göre, şeker hastalığı ile pankreatik kanser arasındaki ilişki araştırıladursun, doktorlar klinik değerlendirmelerine ve deneyimlerine güvenerek hangi hastanın pankreatik kanser olasılığı için tetkik edilmesi gerektiğine karar vermek zorunda.

Pankreatik kanserin erken tanısı için yeri araçların geliştirilmesini beklerken, tedavi potansiyali taşıyan hastaları teşhis etmek için her yeni yöntem bir umut ışığıdır.

Not: Bu olay, Texas Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi doktorlarından Profesör Douglas G.Adlerin başından geçmiştir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!