Bu ayıptan kurtulmalıyız...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Gerçi -anlaşılan- araçlar yine de alınmış. Ama Türkiye'nin adı bu vesileyle bir kere daha ‘‘insan haklarının çiğnendiği, işkencenin yaygın bir şekilde uygulandığı ülke’’ olarak zihinlere yerleştirilmiş.

Yerleştirilmiş derken kimseyi yani bunu söyleyenleri veya iddia edenleri kınadığımızı sanmayın.

Bu ‘‘işkence’’ denen zalimce, gaddarca muamelenin yıllardır karakollarımızda ve hapishanelerimizde sürüp geldiğini inkár edebilir miyiz?

İyi anımsıyoruz: Özellikle 1980-83 arasında Avrupa'dan gelen ve ‘‘ülkenizde güvenlik güçleri yaygın bir biçimde işkence uyguluyor’’ diyen Avrupa Konseyi üyesi milletvekillerine ‘‘Efendim bunlar yok demiyoruz. Ama yapılanlar, sorgulama tekniğini bilmeyen cahil birtakım güvenlik görevlilerinin gayretkeşliğinden ibarettir’’ diyenlere biz de inanıyorduk.

Ama bir devleti yönetenler eğer ‘‘işkenceyi ortadan kaldırma’’ konusunda samimi olsalar bu rezalet 18 (veya 15) sene sürer mi?

Başka bir kanıt aramaya lüzum yok:

İşkenceyi yasaklayan ve hatta suç sayan bir devlet bu tutumunda samimi olsa, karakolda veya emniyetin başka birimlerinde işkence aleti bulundurulmasını da yasaklar. Buna rağmen o tür alet vesaireyi bulunduran emniyet amiri yahut müdürü cezalandırır değil mi?

Polislik mesleği gibi disiplini yüksek bir kesimde, verilen emirlere yahut mevcut yönetmeliklere aykırı davrandığı için sık sık çok sayıda polise ceza verilir.

Emniyet Genel Müdürlüğü lütfen açıklasın bakalım: Örneğin 1998 yılı içinde kaç polis memuru (veya amiri) hakkında ‘‘işkence yaptığı’’ yahut ‘‘yapılmasına göz yumduğu’’ için ceza verilmiş?

Kaldı ki, kimse başkalarını enayi yerine koymasın.

Bir yakını karakola -yahut emniyet müdürlüğüne- düşen insanın ‘‘Eyvaah... Oradan artık ölüsü çıkar. Hem de intihar etti derler’’ korkusunu yaşadığı bir ülkede ‘‘işkence’’nin yaygın olduğu inkár edilebilir mi?

Türkiye'de yaygın bir şekilde işkence uygulaması olduğu taa ABD'de tantanayla ilan edilince insanın içinden önce ‘‘Size ne?’’ demek ve onlara kızmak geliyor. Ama insaf edelim: Bugünün dünyasında asıl kızılması gereken kendimiz değil miyiz?



Yazarın Tüm Yazıları