Bravo Türkiye!

Ege CANSEN
Haberin Devamı

Türkiye'den şikâyet etmeyen Türk var mı? Özellikle, yüksek tahsil yapmış, yurtdışına gidip gelmiş, bir yabancı dili iyi konuşan biri, şikâyet etmeyecek de kimler Türkiye'den şekvacı olacak? Hele hele, yazar taifesindenseniz, Türkiye'den şikâyet etmeye eliniz mahkûm. Bu sizin asli göreviniz ve sonsuz tatmin kaynağınızdır. En önemlisi şikâyet, sizin ekmek paranızdır. Kitapları en fazla satan yazar, niçin okunur sanıyorsunuz? Türkiye'den şikâyet ettiği için. Şikâyetçiler korosunun, duygu ve düşüncelerine tercüman olduğu için. Onları beraat ettirdiği için. Yazar, Türkiye'den şikâyet ettikçe, hiçbir Türk'ün kendi kusurlarını değil düzeltmek, arayıp bulmasına bile gerek yoktur. Her şikâyetçi yazar ve o yazarı okuyan her şikâyetçi, Türkiye üstüdür. Kusursuzdur. Suçlu Türkiye'dir. Zaten Aziz Nesin, bu milletin yüzde sekseni aptal dememiş miydi?.. Keh keh keh...

***

Amerika'nın, hatta Avrupa'nın fikir imamlarından tabiri caizse Ayetullah Huntington, ‘‘İhtilalci komünizm çöktü, onun yerini ihtilalci İslam aldı'' diyor. Devam ediyor: ‘‘Önümüzdeki yıllarda, medeniyetler çatışması yaşanacak. Bu çatışma, önce Batı ile İslam, sonra da (muhtemelen) Batı ile Çin arasında olacak.'' Kesinlikle gerçekçi bir tespit. Yani Huntington, bu öngörüsünde haklı. Ama öngördüğü bu çatışmanın ‘‘başlama'' ve ‘‘bitme'' tarihlerini ve kapsamının genişlik ve derinliğini açıklamıyor. Üstelik Huntington bunu 1993'te, yani 1979'da başlayan İran'ın ‘‘İnkılab-ı İslami'' (Türkçesi, İslam ihtilali) hareketinden 14 yıl sonra yazıyor. Kısaca öngörü olmaktan çok, bir saptama. Tarihin bize öğrettiği temel bir öngörü gerçekleşme kuralı var: İnsan davranışlarına dayalı bir oluşum öngörülmüş ve bu öngörü herkesçe bilinir hale gelmişse, öngörünün gerçekleşme şansı azalmış demektir. Eski bir deyişi bozarak söylersek ‘‘şuyuu, vukuunu (duyulması, olmasını) önler.''

Şimdi gelelim konunun en önemli yanına. Huntington'un öngördüğü çatışma fiilen nerede cereyan edecek? Amerika'da mı, Fransa'da mı, Almanya'da mı? Herhalde hiçbirinde değil. Bu çatışma, Batı medeniyeti ile İslam'ın birbiriyle öpüştüğü yerde olacaktır. O yer, Ortadoğu'dur. Hatta olayın merkez üssü Türkiye'dir. Çünkü Türkiye, Hıristiyan Avrupa ile sınır teşkil eden tek Müslüman ülkedir... Ve çatışmanın içindedir.

Türkiye'de yaşanan kargaşa işte budur.

Peki, Türkiye bu çatışmayı nasıl idare etmektedir?.. Kanaatimce, fevkalade. Bir yandan, İslam'ın toplum hayatında yeniden güçlenmesine izin vermekte, diğer yandan ilmin hakiki mürşit olmasından (yani laiklikten) uzaklaşmamaktadır. Bir yandan, demokrasiyi yaygınlaştırmakta ve yüceltmekte, diğer yandan anarşiye geçit vermemektedir. Bir yandan İsrail'le askeri işbirliği yapmakta, diğer yandan İslam ülkeleri arasında iktisadi işbirliğini güçlendirmektedir. Bir taraftan ‘‘Gümrük Birliği''ne girip, ‘‘Avrupa Birliği''ne pey akçesi yatırmakta, diğer yandan Batı ve Orta Asya'ya açılmaktadır. Bu süreçte katkısı olan herkes Türk'tür. Türkiye için çalışmaktadır. Çevik Bir de, Erbakan da, Çiller de, Yılmaz da. Muzırlıklarına rağmen...

SON SÖZ: İnsanın en iyi dostu, kendisidir.

Yazarın Tüm Yazıları