Brad Pitt için ağlanır mı

Televizyon ve radyo programlarına çağrılıp, Cannes ve Brad Pitt’i anlatmam isteniyor. Arkadaşlarım, "Brad Pitt’le olan resmin perde arkasını dinleme" toplantıları düzenleyip beni konuşmacı olarak davet ediyorlar!

"Çatlattın bizi, alacağın olsun" diyenler, "Yakından da o kadar yakışıklı mı?" diye sorup, detayları dinlemek isteyenler, "Gözlerin bugünlerde bir tuhaf bakıyor, sen kesin bu adama aşık oldun" diye yorum yapanların yanı sıra Brad Pitt lafı geçer geçmez hüngür hüngür ağlayanlara da rasladım şu son birkaç günde.

Bu durumda Cannes ve Brad Pitt hikayemi yazmak şart oldu.

Brad Pitt’le kırmızı halıda birlikte yürüdüğüm, sohbet ettiğim, resim çektirdiğim ve aynı salonda "Ocean’s 13"i izlediğim o güne geçmeden, iki yıl öncesine gitmem gerek.

Brad Pitt hayranlığımı çevremdeki herkes bilir. Filmlerini defalarca, hiç sıkılmadan izlediğim tek oyuncudur kendisi. Bu mesleğe başlamamda etkisi olduğunu da asla inkar etmem. İlk günden beri onu göreceğim, konuşacağım günün hayalini kurardım.

Yıllar boyu beklediğim gün iki yıl önce gelmişti ve ben Brad Pitt’in başrol oynadığı "Bay ve Bayan Smith"in Los Angeles’taki basın toplantısına gidip, hayallerimi süsleyen bu adamı dünya gözüyle göreceğimi anlayınca özel bir şey yapmam gerektiğini düşünmüştüm. Brad Pitt’in başrolünde olduğu "Truva" filminin yankıları halen sürüyordu. Yolculuk öncesinde muhteşem bir Truva Atı satın aldım. Los Angeles’a giderken yanıma aldığım iki bavuldan birinde bu dev at vardı. O günkü basın toplantısının sonunda Brad’in yanına giderek ona Türkiye’den getirdiğim Truva Atı’nı basın danışmanına teslim ettiğimi söyledim. O, gülümseyerek teşekkür edince olay bitmişti benim için. Günler sonra aldığım teşekkür mesajı ise fazladan bir sevinç kaynağı oldu.

Los Angeles’ın ardından bu yıl Cannes’da "A Mighty Heart" ve "Ocean’s 13" filmlerinin 1,5 saat süren basın toplantılarında Brad Pitt’le karşılıklı oturup, sohbet etme imkanı bulduk. İki yıl arayla gerçekleşen bu görüşmeler sayesinde, "Ocean’s 13"in galasında yanına gitmek, sohbet etmek, resim çektirmek için fazlasıyla bahanem olmuştu. Merak edilen gala gecesinin ve fotoğrafın perde arkası, geçmişi işte böyle.

"Yakından da yakışıklı mı?" sorusunun cevabına gelince.

Hem yakışıklı, hem çekici, hem çocuksu, hem erkeksi, hem esprili hem de duygusal. Ben Brad’ten söz ettikçe ağlayan arkadaşım var ya hani. Kendisine hak vermiyor değilim.

Adana’da

festival başladı

Adana Altın Koza Film Festivali, dışarıdan gelen sinemacılar kadar ev sahiplerinin de sahiplendiği bir festival. Geçen yılki kortejde halkın sinemacılara olan sevgi ve ilgisinden çok etkilenmiştim. Adana’da resmen şenlik yaşanmıştı. 164 filmin izleyiciyle buluşacağı 14. Adana Altın Koza Film Festivali bugün başladı. Ulusal Yarışma’da sezonun iddialı Türk filmleri karşı karşıya geliyor. Gelenekselleşen Yaşam Boyu Onur Ödülleri bu yıl Selma Güneri, Erden Kıral ve Bülent Kayabaş’a verilecek. Hülya Koçyiğit de bugünlerde Adana’ya gelecek isimlerden. Çünkü "Türk Sineması’nda Bir Usta Oyuncu" bölümü bu yıl ona atfedildi. Festivalde Koçyiğit’in başrolünde yer aldığı "Derman", "Kurbağalar", "Herhangi Bir Kadın", "Şellale" filmleri de gösterilecek.

Jose Carreras ve trafik

Geçen gece İstanbul Arena’da, Jose Carreras’ı ve ona eşlik eden neşeli soprano Sabina Puertolas’ı izledim, bazen de göküzündeki aya ve yıldızlara bakarak sadece dinledim. Hem mekan hem de konser gerçekten muhteşemdi. Bu yaz İstanbul Arena’da böyle kaliteli konserler izlemeye devam edeceğimizin müjdesini verdikten sonra, o geceye dönüp, otopark karmaşasından kurtulmak amacıyla son parça biter bitmez mekanı terk edenlere bir şey söylemek istiyorum. Dinmeyen alkışların ardından gelen bis parçaları Granada’yı ve La Traviata operasındaki düeti kaçırdınız. Trafiğe takılmadınız belki ama konseri de en güzel yerinde bırakmış oldunuz. Ne kadar üzülseniz azdır.