Birkaç çizgi

Her gün önünden geçiyorum.

Gazetenin az ötesinde, Tekstil Kent diye bir yer var. Koccaman... İki gökdelen...

Haberin Devamı

Ve yüzlerce yatay bina.

Zarif bir belde.

Ama ne yazık, terkedilmiş bir şehir gibi boynu bükük bekliyor.

Bu kadar emek ve bu kadar para, toprağa gömülür mü?

Hem de zevkle yapılmış.

Bakarken içim sızlıyor.

*

Canımı sıkan bir yer daha var.

Yoo... Parkotel değil. O ayrı bir rezalet.

Benim dediğim yer başka...

Bebek sırtlarında.

Belli ki yarım kalmış bir inşaat.

15-20 yıldır görürüm onu. Çürük diş gibi öylece durur.

Hem de Küçük Bebek Yokuşu’nun tam tepesi. Belki o civarın en değerli arsası.

Nedir burası kuzum?

Kimindir?

Bilemem.

Belli ki bir uzlaşmazlık var. Belli ki Parkotel gibi bir inat kurbanı.

- Yıkın şunu.

Yıkmazlar.

- Öyleyse tamamlayın inşaatı.

İzin vermezler.

Görüntü olarak semtin canına okuyor.

Haberin Devamı

*

Bunun bir eşini de Ada Sahili’nde görürsünüz. Vapur iskeleye yanaşırken bakın, hemen sağ tarafta.

E ne yapalım?

Arada bir Sözen’in kulaklarını çınlatmak gerekiyor.

Bize yadigâr bıraktığı enkaz, eski SHP’nin battığı yerdir.

Yazarın Tüm Yazıları