Birisi sevgilinizi dövseydi

SORU aynen şöyleydi:

“Bugün bir kişi eşinize ya da sevgilinize şiddet uygulasaydı ne yapardınız?”

Haberin Devamı

Pazar rehavetini bırakıp aşağıdaki metni birlikte okuyalım.
“Büyük ihtimalle şu an aklınızdan bir sürü şey geçiyor.
Adamın biri gelmiş, sevdiğiniz kadına hakaret etmiş. Tokat atmış, tekme atmış. Saçından tutup yere çalmış.
Canını yakmış.”
Şimdi size soruyorum:
Bu durumda siz ne yapardınız?
Muhtemelen, “Aynı şeyleri o adama yapmak için belki bir saniye bile düşünmezdiniz.”
* * *
Bir dakika. Elinizi kaldırmadan, bir saniye düşünün:
Şöyle bir ihtimal de söz konusu olamaz mıydı?
“Belki adam haklıydı. Belki sevdiğiniz kadın yolda düzgün yürümüyordu.
Belki etrafta o kadar erkek varken yüksek sesle gülüyordu.
Belki eteği kısaydı. Belki saçlarını fazla iddialı bir renge boyamıştı.
Belki yolda sakız çiğniyordu.
Yani belki de dayak yemeyi gerçekten hak etmişti(!)”
Yani;
“Aslında adam, sizin yapmanız gerekeni sizin yerinize yapmıştı.
Suçlu olan o adam değil, sevdiğiniz kadındı.
Bu açıdan düşününce fikriniz biraz olsun değişti mi? Değişmedi mi?
Yine de o adam haksızdı değil mi?
Çünkü sevdiğiniz kadına sadece ‘siz’ hakaret edebilir, sadece ‘siz’ tokat ve tekme atabilir, sadece ‘siz’ saçından tutup yere çalabilir ve sadece ‘siz’ onun canını yakabilirdiniz.”
* * *
Bu sözleri dikkatle okuduk.
Herhalde benim gibi siz de hiç üzerinize alınmadınız. Kendi payıma, hayatım boyunca bırakın çocuğumu, eşimi, sevgilimi, kimseye el kaldırmamıştım.
Yine de acele etmeyin.
Hemen altta, daha büyük harflerle yazılmış şu sözlere de bir bakın:
“’Siz’ kimsiniz?
‘Siz’ 25 Kasım Dünya Kadına Karşı Şiddete Son Günü’nün sebebisiniz. ‘Siz’ şiddetsiniz. Bugün dünyada milyonlarca insan sizden utanç duyuyor.
‘Siz’ kendinizden utanmıyor musunuz?”
Ben hiç üzerime alınmamıştım, ama, bu satırları yazan kişi, doğrudan “bana” sesleniyordu.
* * *
Geçen perşembe Hürriyet’in beşinci sayfasında bana göre bir medya ve “sosyal sorumluluk” devrimi vardı.
Yıllardır “Aile içi şiddete son” kampanyasını yürüten Hürriyet, doğrudan hepimize sesleniyordu.
“Rafineri” ajansının hazırladığı metin, çarpıcı ötesiydi.
En az metin kadar çarpıcı bir başka devrim daha vardı.
Bugüne kadar “Aile içi şiddet” dendiği zaman sadece “ailelerin” içindeki şiddet, yani “erkeğin karısını, çocuklarını dövmesi” akla geliyordu.
Hürriyet, bir adım daha ileri giderek, “sevgiliye” karşı uygulanan şiddeti de bu insanlık suçunun kapsamına sokuyordu. Oysa, ”sevgili” deyince aklımıza sadece 14 Şubat Sevgililer Günü geliyordu.
Okuduğum metin şunu söylüyordu:
Bir;
“Dayağın, şiddetin hiçbir haklı gerekçesi olamaz.”
İki;
“Sen bugüne kadar eşine, sevgiline, çocuğuna elini hiç kaldırmamış, sözlü şiddet uygulamamış olsan da, bu medeni duruşun, sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor.
Aile içi şiddete ilgisiz kalmak da, o suça iştiraktir.”
* * *
Bu kampanyayı başlatan, yürüten, bu olağanüstü mesajları yazan herkesi kutluyorum.
Yıllardır bu dramlara dikkatimizi çeken, bu şiddetin üzerine giden gazetemle iftihar ediyorum.
Ben mesajımı aldım.
Umarım herkes almıştır veya kısa zamanda alacaktır.

Haberin Devamı

(*) BAZI PRATİK BİLGİLER
Aile İçi Şiddet Acil Yardım
Hattı: 212 656 96 96
2007 Ekim’inden bu yana: 23 binden
fazla çağrı geldi.
11 bine yakın mağdura destek sağlandı. Bunların 7 bine yakını bizzat mağdur.
Ötekiler mağdur yakını.
Arayan mağdurların yarısı fiziksel şiddetten; Üçte biri duygusal, sözel şiddetten söz etti.
Sadece cinsel, ekonomik ya da sosyal şiddet şikâyeti ile arayan mağdurların oranı yüzde 6.

Yazarın Tüm Yazıları