Birine öküz demeden önce iki kez düşünün

Ankara 8’nci Sulh Hukuk Mahkemesi önümüzdeki günlerde hayvanlar ve hayvanseverler için önemli bir davayı karara bağlayacak. Bir insanın kabalığını veya çirkinliğini ayı, it, öküz gibi hayvan isimleriyle özdeşleştirmenin hayvana hakaret olduğunu savunan avukat Sedat Vural, bu davayla bir zihniyeti yıkmak istediğini belirtiyor. Vural, davanın kabulünün mevcut hakaret ve ceza davalarını da etkileyebileceğini savunuyor

Sedat Vural 30 yıllık avukat. Açtığı ilginç davalarla tanınıyor. Dünya Basketbol Şampiyonası’nda ikinci olan A Milli Basketbol Takımı oyuncularına 28.5 milyon lira prim verilmesini Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı bularak iptalini isteyen de o. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “İftira at, tutmazsa iz bırakır; geçmişte komünistler de öyle yapardı” sözlerinin komünizme hakaret olup olmadığının tespiti için dava açan da. Fransız Parlamentosu’nun 2001’de kabul ettiği Ermeni soykırımı yasasını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıyan da...
Vural geçen hafta da ilginç bir davayla medyaya konu oldu. Başkalarına hakaret için ‘ayı, eşek, öküz’ gibi hayvan isimlerinin kullanılmasının UNESCO’nun 1978’te kabul ettiği Hayvan Hakları Bildirgesi’ne aykırı olduğunun tespit edilmesini istedi. Çevresinde, ‘hayvan babası’ olarak tanınan Vural davayı ve olası sonuçlarını anlattı.
“Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesinin girişinde, bütün canlıların ortak bir kökeni olduğu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığı yazar. Bildirgeye göre her canlının doğal hakları vardır ve bunların küçümsenmesi doğaya ciddi zararlar verir. Ben insan haklarını hayvan ve çevre haklarıyla bir bütün olarak ele alıyorum. Bu nedenle bildirgede de altı çizildiği gibi bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahip. Amacım evrensel hükümlerin Türkiye’de de uygulanabilir hale gelmesine katkıda bulunmak. Maalesef belki de ataerkil kültürün etkisiyle ‘ben’i aşıp ‘biz’ olamadığımız için kabalık ve çirkinliklerimizi başkalarına yükleyen bir toplumuz. Bundan da en büyük payı hayvanlar alıyor. İsyanım buna, bana gerçek anlamda dostluğu, arkadaşlığı, çıkarsız sevgiyi yaşatan bu dostlarımın bu haklardan mahrum bırakılmasına.”

AŞAĞILAMA HAYVANA ŞİDDETİ KÖRÜKLÜYOR

Sedat Vural dava dilekçesinde; insanların kabalık içeren söylem ve eylemlerine taraf olmayan öküz, ayı, eşek, köpek, kedi, keçi gibi hayvanların ismiyle mazeret yaratmalarının, yani tamamıyla insana özgü çirkin hareketlerin hayvan ismiyle anılmasının aslında hayvanlara hakaret olduğunu belirtiyor:
“Toplum nezdinde, eleştiri konusu yapılan insan eylem ve söylemi hayvan üzerinden meşrulaştırılıyor ve haklı görülüyor. Toplumsal bu kanaat de, hayvanları zalimliğe varan şiddet uygulamalarına maruz bırakıyor ve bunun yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor. Bu düşünsel tezatı ve haksızlığı kabul etmek mümkün değil. Siz hayvanı küçümsüyorsunuz, aşağılıyorsunuz, adamın biri de yolda giderken önüne çıkan kediye tekme atma hakkı buluyor kendinde. At, avrat, silah kültüründen gelirken, hayvanları yaşamına bu kadar katan bir toplumken niye kendi kabalık ve çirkinliklerimize hayvanları alet ediyoruz? Ülkemizde bir insanın bir insana hayvan ismiyle hitap etmesi maalesef hakaret kabul ediliyor. Ne yazık ki bu anlayış sade vatandaşlarımızda değil entelektüel camiada ve siyasi çevrelerde de yaygın. Başbakan kediye, Anayasa Mahkemesi Başkanı keçiye benzetildiği için dava açıyor. Türkiye’nin en çok okunan yazarlarında da bu anlayışın paylaşıldığını üzülerek izliyoruz.”

HAYVAN HAKLARINI TARTIŞMAK İHTİYAÇ

İki fotoğraf karesinin gözünün önünden hiç gitmedini söyleyerek sözlerine devam ediyor Vural: “Biri, işkence sonucu ölen bir gencin mezarında ağlayan yalnız bir annenin fotoğrafı. Diğeriyse sahibi tarafından ayağı kırıldığı için yol ortasında terk edilmiş bir atın fotoğrafı. Yaşam hakkının yok edildiği iki acı dolu tablo. Bazıları için bu ülkede hayvan haklarını tartışmak lüks sayılsa da bu bir ihtiyaçtır. Ve insan haklarıyla ilgili metinlerde sıkça geçen o güzel ifadenin, yani insanlık onurunun bir gereğidir. Onurlu bir insan olmak, sadece insanın haklarını değil her türlü canlının da haklarını korumak ve gözetmekten geçer.
Ben bunu onur meselesi yaptım. Dili olmayan hayvanların da dili olmak istedim. Bir 68’li olarak, inancım gereği insan haklarının ülkemde nasıl egemen olmasını istiyorsam çevre ve hayvan haklarının da egemen olmasını istiyorum. Bu kapsamda evrensel hükümlerin hukuken uygulanabilir hale gelmeli ve herkes saygı gösterilmeli. Bir zihniyet anlayışını yıkmak istiyorum. Çoğumuzun hayvan hakları evrensel beyannamesinden haberi yok. Davanın kabulü, bu evrensel sözleşmeyi görünür kılarken, mevcut hakaret ve ceza davalarını da ciddi şekilde etkileyecek. İnsanlar bir hayvan ismini hakaret unsuru olarak kullanmaktan imtina edecek. Hayvana yönelik şiddetin azalmasına da katkı sağlayacak. Böylece ortak yaşam daha da güzelleşip zenginleşecek.”

HAYVANA İNSAN İSMİ KONULABİLİR

Çok sevdiği köpeği Lucky’nin ölümünden korkunç etkilendiğini söyleyen avukat Sedat Vural, bu durumdan yeni köpeği Puffy ile kurtulduğunu belirtiyor. Eşiyle birlikte 10’a yakın sokak kedisinin de hamiliğini yapıyor. Evine aldığı kedilerden ikisine ‘Sürmeli Paşa’ ve ‘Tatlı Surat’ isimlerini koyan Vural, sokaktaki çocukların dikkatini çekmek içinse ‘Şehzade Mehmet’ ve ‘Hürrem’ diye sesleniyor. Vural, hayvanlara insan ismi konulmasının da doğal karşılanması gerektiğini belirtiyor. Şehriban OĞHAN

Pako pano

* Altı aylık dünya güzeli kızımız oyuncu, sevgi dolu ve bal gözlü bir prenses. Ne yazık ki 5 aydır kafeste ve kurtulacağı günü bekliyor. Yürürken denge problemi yaşasa da diğer kedilerden hiç farkı yok. Aşıları tam ve kısırlaştırıldı. Kuru mama yiyor ve tuvalet alışkanlığı var. (534) 468 73 83

* Beş aylık kedimiz öksüz ve yetimdi. Sevgiyle büyüttük. Tuvalet terbiyesi var ve parazit tedavisi yapıldı. İstanbul içi bir yuva arıyor. (536) 989 80 74

* Onu bulduğumda gözleri daha yeni açılmıştı. Şimdi altı aylık. Kısırlaştırdım, aşılarını yaptırdım. Çok iyi huylu ve kucak delisi. Şimdi ömür boyu sevecek, İstanbul’da bir aile arıyorum. (545) 774 75 49
Yazarın Tüm Yazıları