Bireysel emeklilik yatırım enstrümanı mı emeklilik sigortası mı

SORU şu. Bireysel emeklilik, bir yatırım enstrümanı mı, yoksa emeklilik sigortası mı? Bu da nereden çıktı diyeceksiniz. Son dönemde okuyuculardan bu ve benzeri yönde çokça e-posta almaya başladı. Bir tanesini sizlerle de paylaşayım:

“2006 yılından beri bireysel emeklilik sisteminin içindeyim. Sigorta şirketlerinin sistemi, sanki gerçek anlamda bir emeklilik sistemi gibi anlatmaları üzerine girdim ve beş yıldır ödemelerimi düzenli olarak yapmaktayım. Fakat, zaman içinde bunun bir emeklilik sigortası olmadığı, sonuçta birikim yaptığımız zaman zarfında hesabımızda biriken meblağın; emeklilik yaşına gelindiğinde tercihlere göre ödenen bir çeşit mevduat hesabı olmaktan öteye geçemeyen, bir enstrüman olduğunu fark ettim. Sizden ricam, yazılarınızda bu konuya açıklık getirmeniz.”
Dediğim gibi benzeri şekilde soru ve yorumları okuyuculardan sıkça almaya başladım. Görünen o ki, bırakın sisteme girmeyenleri, girenlerde bile bazı endişeler ve kafalarında da soru işaretleri var. Hak vermiyor da değilim. Çünkü, özelliği gereği bireysel emeklilik, uzun vadeli bir sistem. En az 10 yıl para yatıracaksınız ve 56 yaşında emekli olacaksınız.
Haliyle sisteme girende de, girmeyende de zaman içinde endişe duyup, soru sorma ihtiyacı hissedebiliyor... Bunca yıl para yatırıp da sonunda ya kayda değer bir şey elime geçmezse? Katkı payı ödediğim şirket, ileride zor duruma düşerse? Bu kadar uzun zamanda devletin sisteme bakışı değişirse? Aslını isterseniz, bu soruların hepsinin tatminkar cevapları var.
Kim aksini söylerse yalandır
Gelelim konumuza. Yani, bireysel emeklilik sisteminin, yatırım enstrümanı mı yoksa emeklilik sigortası mı olduğuna. Kim ne derse desin. Bu sistem, bal gibi yatırım enstrümanı. Daha doğrusu, fon yönetim sistemi. Anlayacağınız, bireysel emekliliğin; sigortacılıkla, riskle falan uzaktan yakından ilgisi yok. Kim bunun aksini iddia ederse, yalan söyler. Ama şunu da belirteyim, diğer yatırım enstrümanları ile alakası da yok. Hele ki, mevduatla mukayese edilemeyecek ölçüde avantajlı. Nedir, avantajı derseniz. Bireysel emeklilik sisteminin en temel, iki önemli özelliği var. Birincisi, aylık yatırılan 100-200 TL gibi küçük tasarrufların, emeklilik şirketleri tarafından yatırıma yönlendirilmesi. İşin doğrusunu isterseniz... Bugün bankaya gidip de, “aylık 100 lira yatıracağım, ne getiri elde ederim” diye sorduğunuzda, kimse suratınıza bile bakmaz. Oysa emeklilik şirketleri milyonlarca kişinin küçük tasarruflarını yatırıma yönlendirerek, katılımcılarına yüksek getiri sağlamak zorundalar. Çünkü, işleri bu.
Küçük tasarruflara yüksek getiri
Bireysel emekliliğin ikinci önemli özelliği ise, sisteme tanınan vergi avantajı ki; işte bu, başka hiçbir yatırım enstrümanında yok. Bunu da şöyle anlatayım. Her ay sisteme 100 TL katkı payı ödeyen bir kişi, bunun 25 lirasını vergi avantajı sayesinde geri alıyor. Böylece cebinden 75 lira çıkıyor ama yatırıma yönlenen miktar 100 lira oluyor. Oysa bugün bankaya para yatırdığınızda ve bunu da aylık faize bağladığınızda, vergi teşviki diye bir kavramdan bahsetmek mümkün değil.
Şunu da belirteyim. Hani, ‘emeklilik şirketleri küçük tasarruflara yüksek getiri sağlıyorlar’ diyoruz ya… Örnek vermek gerekirse, geçen yıl, vergi avantajını da kullanan bir katılımcı, bireysel emeklilik sisteminden yüzde 14 reel getiri elde etti. Aynı dönemde aylık vadeli mevduatın reel getirisi ise, yüzde 0.3 oldu. Örneği bir adım daha ileri götüreyim. 2003 yılında bireysel emeklilik sistemine giren bir kişi, 7 yıllık süre içinde, ortalama yüzde 65 reel getiri sağladı.
Şimdi, bu çerçevede bireysel emeklilik sistemini değerlendirirsek. Evet, bu sistem emeklilik sigortası değil. Tamamen bir yatırım enstrümanı. Ama mevduat dahil, diğer tüm yatırım enstrümanlarından farklı ve avantajlı. Kısaca bireysel emeklilik, uzun vadede, düzenli ve ne kadar çok tasarruf edilirse, emeklilik dönemi geldiğinde o kadar çok birikim sağlayan bir sistem.
Yazarın Tüm Yazıları