Birbirini tamamlayan iki yazı kitabı

YAZININ tarihini öğrenmek, harflerin büyülü dünyasına girebilmek için iki önemli kitabı bir arada okumanız gerekiyor.

Biri Carl Faulmann'ın Yazı Kitabı, diğeri de Georges Jean'ın Yazı-İnsanlığın Belleği.

Bana kalırsa, yazının icadı şu ünlü sözle başladı:

‘‘Söz uçar, yazı kalır.’’

Hükümdarlar, krallar, imparatorlar, din adamları söylediklerinin yazıya geçirilerek yüzyıllar boyu devam etmesini arzuladılar. Yazının güç olduğunu farkettiler.

Her yazının bir efsanesi vardır, tarih içinde, değişik coğrafyalarda yazının ortaya çıkmasının ardındaki öyküler; belki de yazının serüveninden daha renkli, daha ilgi çekicidir.

Ünlü şair Adonis, Özdemir İnce ile söyleşisinde, alfabenin yayılmasını bir efsane ile tasvir ediyor:

‘‘Finikeliler alfabeyi yarattıklarında bunu evrene armağan ettiler. Mitolojide Kadmos ile Avrupa kardeştir. Kadmos bir Lübnan tanrısı, Avrupa da onun kız kardeşidir. Bir gün Avrupa deniz kıyısında yüzerken Yunan tanrısı Zeus, yukarıdan Avrupa'yı görüyor ve ona áşık oluyor.

Boğa kılığına girerek Avrupa'yı baştan çıkarıyor ve kaçırıyor. Kızkardeşini aramaya çıkan Kadmos dünyanın bütün halklarına alfabeyi armağan ediyor ki, kız kardeşini gördüklerinde nerede olduğunu kendisine bildirsinler.’’

Fransız şairi Arthur Rimbaud da, Sesli Harfler şiirine A siyah, E beyaz, I kırmızı diye başlıyor.

Faulmann'ın tezine göre, ‘‘Hemen hemen bütün Avrupa ulusları Romalılardan alınma, 25 harften oluşan alfabeyi kullanırlar.’’

Faulmann,
24 Haziran 1835'te Halle'de dünyaya geldi. 28 Temmuz 1894'te ardında 35'i aşkın kitap bırakarak öldü.

Yazı Kitabı'nda yazının tarihini okurken, her ülkenin yazısının görsel yanını da öğrenebiliyorsunuz.

AÇ GÖZLÜ BİR BANKACININ KURBANI: GUTENBERG

HEPİMİZ biliyoruz ki, yazının yaygınlaşmasını matbaa sağlamıştır, o da Gutenberg'in buluşudur.

Gutenberg denilen Johannes Gensfleisch (1347 - 1486), bankacı Fust'tan kredi aldı, ödeyemeyince matbaasına el konuldu, kárını Fust yedi, o da sefalet içinde öldü.

Etiemble'ın bir cümlesi, yazının tarihini özetliyor:

‘‘İnsanlar bir milyon yıldan beri doğup ölmekte, ama yalnızca altı bin yıldır yazmaktadırlar.’’

Bütün keşiflerin, icatların itici nedeni vardır. Yazı da bu ana kuralın dışında değildir. Hukuk yasaları, bilimsel incelemeler, edebiyat yapıtları da, yazı sayesinde kalıcılık kazandı.

Ya iktidarlar... Yazıcılar her zaman saygı görmüşlerdir, bugüne kadar gelen heykelleri - neden yapılmış olursa olsun - bunu göstermektedir.

Jean, çivi yazısından bu yana, yazıyı insanların Tanrı'nın bir hediyesi olarak gördüklerini belirtiyor.

İncelemeci, yazıyla eğitim arasındaki bağa da değiniyor:

‘‘Yazıcılar yazının ustaları oldukları için eğitimin de ustalarıydılar. Çünkü her türlü eğitim öncelikle ve her şeyden önce yazının öğrenilmesine dayanmaktaydı.’’

Georges Jean
'in Yazı-İnsanlığın Belleği kitabında, devletlerin, ulusların kimliklerinin yazı tarihindeki yerinin, onun gücüyle bağlantısı olduğunu gördüm.

Din kitaplarının da yazılmasından yola çıkarak şu yargıya varır:

‘‘Kur'an, İncil ve Eski Ahit aracılığıyla yazı sözcüğü bile kutsal bir anlam alır.’’

Hiç kuşkusuz ben yazımda ancak bilgileri aktarabiliyorum, oysa bir yazı kitabının görsel yanını seyretmeden, bu kitapları anlamak mümkün değil.

Kitabı okurken, size yazılar, harfler eşlik edecek.

Ancak o zaman görsel şiir'i anlayabileceksiniz.

Matbaanın icadından sonra matbaacı hanedanı ortaya çıktı.

Gelişmeler gazetelerin çıkmasını sağladı.

Jean, ‘‘Günümüzde harf, dünyanın ve dünyadaki belli başlı merkezlerin bir parçasına dönüşmüştür.’’ diyor.

Müziği yazmak ise ayrı, kendine özgü bir bölümü oluşturuyor.

(Yazı-İnsanın Belleği, Georges Jean, Çeviren: Nami Başer,

Yapı Kredi Yayınları)


DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİ


Yaşarken ve Ölürken Selim İleri Doğan Kitap

Evrenin Şiiri Robert Osserman Tübitak

Bit Palas Elif Şafak Metis

Julia'yı Yitirmek Jonathan Hull Altın

Doyma Noktası Sema Kaygusuz Can
Yazarın Tüm Yazıları