Bir Vahdettin bir Ebru Çapa, o kadar yani

Görünen o ki önümüzdeki bin filan yıl daha Bülent Ecevit’siz, Süleyman Demirel’siz, Kenan Evren’siz bir günümüz geçmeyecek.

Yine bir Ecevit bir kuyuya taş attı, bin ayrı kişi -hepsinin akıllı olduğunu iddia edemeyeceğiz- o taşı çıkartma derdinde...

Vahdettin hain miydi, kader kurbanı bir vatansever miydi?

Çünkü bunun hükmünü vermek, Fethullah hayranı ‘tarih uzmanı’ Bülent Ecevit’in vazifesiydi.

Yine durduk yerde gündemin göbek deliğine karı-koca bağdaş kurdular ya, Fikret Bila, Milliyet’te, Ecevit’lerle PKK ve terörle mücadele konusunda görüşmüş. Mevzu af meselesine gelince; ‘Aman’ demiş muhteremler; ‘Af sözü bizi geriyor.’

Ne münasebet efendim, sizin affınızın derdi, sokağa saldığınız it-uğursuzun marifetleri, esas bizleri geriyor.

Ecevit’siz, Demirel’siz, Evren’siz bir gün yüzü görebilecek miyiz bu hayatta, hakikaten merak ediyorum.

Dünyaya gözümü açtığım günden beri aynı adamlar, böyle tepelerden konuşur dururlar.

Sanki o çık çık’layarak, parmaklar sallayarak güya çözüm önerileri getirdikleri, hiiiç tasvip etmedikleri, lánetle kınadıkları beláları memleketin başına saran uzaylı kaka adamlarmış gibi...

33 yaşındayım ve 33 yıldır aynı hede aynı hödö...

Bu ülkede değişim dediğiniz şey, tosbağa adımlarıyla ilerliyor.

Pamukova’da 39 kişinin öldüğü hızlı tren kazasının üzerinden tam bir yıl geçti.

Durum ne peki?: Kazadan iki ay sonra görevden alınan TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, birkaç hafta önce görevinin başına döndü.

‘Trafik kazalarının yıldönümü de haber oluyor mu?’ Sorduğu soru da bu...

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, tam da kazanın yıldönümüne denk gelen tarihlerde, Uşak Egem TV’nin düzenlediği ‘Yılın En’leri anketinin sonucu sağolsun, ‘Yılın Bakanı’ ödülüne láyık görülüyordu.

39 hayatın faturası, iki makinist Recep Sönmez ve Fikret Karabulut’a çıktı.

Binali Yıldırım’ın istifa etmesini beklemiyorduk zaten. Ecevitler’in Demireller’in hayatımıza nasıl bir Japon zamkıyla yapıştığını düşününce Yıldırım, sütten çıkmış ak yumurta. Gidecek háli yok elbet.

Tüm bunlar olur biterken aklımda koyunlardan oluşan intihar mangaları...

Hatırlarsanız, birkaç hafta önce Van’da 400 küsur koyun uçuruma atlamış ve telef olmuştu. Ardından Bitlis’te 150 koyun, dereye atlayıp boğulmuştu.

Acaba diyorum, salsam kendimi kırsala, birkaç koyunun peşinde telef mi olsam? Her Allah’ın günü, aynı can sıkıntısına uyanmaktansa...

Van, hakikaten iyi bir seçenek olabilir. Varoluşçu sorunları olan koyun sürüsü bulamazsam, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’in ‘Canavar Timi’ne katılırım.

Action Man Kürşat Tüzmen’in şanlı timinin bir mensubu olarak Van Canavarı’yla boğuşurken Hak’kın rahmetine kavuşurum.

Bir nev’i şehit mertebesi yani... Biliyorsunuz, Vahdettin ve Ecevit’ten hemen önce gündemimizin gülü Van Canavarı idi.

Ki her hálükárda, Ecevit’e yeğleyeceğim bir kahramanımız kendisi. Hem pek şaibeli varlığını dakka başı kafamıza kakmayacak derecede efendi, hem de neresinden baksanız, en azından karizma sahibi...

Van Canavarı’nı gördüğünü iddia eden balıkçı Muğdat Avcı’nın anlatımını izlemek bile neşeli bir şey: ‘Suyun içinden kocaman bir yaratık çıktı. Ben korkudan şok geçirip şuurumu kaybetmişim. 10 metre uzunluğundaydı. Ağzı bir insanı yutacak kadar büyüktü. Her bi’ dişi, her bi’ gözü na’ bu kadar! Burun deliklerinden adam geçer.’

Gevaş Belediye Başkanı Nazmi Sezer de canavarı küçükken görmüş. Nitekim yetkili bir merciye gelir gelmez ‘Canavar Arama ve Görüntüleme Timi’ kurmuş.

İşte şimdi de ‘Van’da turistik amaçlı canavar yaratacaklarını’ açıklamış olan Kürşat Tüzmen, bir grup dalgıçla birlikte Van Gölü’nde ‘Van Canavarı avı’na hazırlanıyor.

İlk işim, tez elden bir skuba brövesi almak olacak. En azından suyun altında iki dakka Ecevit’siz, Demirel’siz ve sairesiz üç-beş huzurlu günümüz geçer...

Diyeceksiniz ki; ‘Canavar bir yana, orada da devlet erkánı var.’

O da doğru, bilemedim. E, ne peki? Koyunlara mı takılalım? Bu mudur tavsiyeniz?

Peki ama ya cenazeme lûtfedip Ecevit de gelirse? İmam sorduğunda şöyle derse?: ‘Rahmetliyi iyi bilirdik. Biraz koyun tabiatlıydı ama vatansever bir kardeşimizdi. Bir Vahdettin, bir Ebru Çapa, o kadar yani...’
Yazarın Tüm Yazıları