Bir TV, bir program sunucusu ve Gökçek

(Ses TV’nin ’Başkanlar Konuşuyor’ programının sunucusu sayın Bekir Gündoğan’a...)

YENİ yılın ilk günü ’Başkanlar Konuşuyor’ programında ekrana çıkardığınız Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e, gazetecilik jargonuyla söylemem gerekirse ’çanak sorular’ yöneltiyorsunuz. Her şeyden önce, programın kurgusu etik değil! Sayın Gökçek orada ’tek kale’ oynayıp herkese gol atmaya çalışıyor! ASKİ işçileri, meslek kuruluşları, muhalefet milletvekilleri, gazeteciler ve kimi yayın organları sabotajcılıkla, provokasyonla, yalancılıkla suçlanıyor. Ama programda onlara söz hakkı tanınmıyor! Kıdemli bir gazeteci olarak, basın ahlak kurallarını açıkça çiğnediğinizi size anımsatmak istiyorum.

Bu genel eleştiriden sonra, Sayın Başkan’a aşağıdaki soruları yöneltiyorum:

1- Başkentteki su kesintilerinden sorumlu tuttuğu ve sabotajcılıkla suçladığı ASKİ çalışanları hakkında suç duyurusunda bulunmuş ya da dava açmış mıdır?

2- "Ankara’da artık su kesintisine gidilmeyecek!" dedikten sonra, Konutkent başta olmak üzere pek çok semtte sular, üstelik önceden haber verilmeden günlerce kesildi. Bu kesintiler de mi ’sabotajcı işçiler’in eseri?

3- Kamu görevlisi olan bir belediye başkanı, tüketicilerin zararına sonuçlar vereceği bilinen doğalgazın özelleştirilmesini neden bu denli heyecanla savunabiliyor?

4- Milli Kütüphane’nin önündeki yol ortasına, trafiği aksatmak pahasına, aláyı vála ile diktiğiniz ve bugün terk edilmiş bir çöplüğü andıran ’Gökkuşağı’ adlı utanç anıtını ne yapacaksınız? Uzmanların tüm uyarılarına karşın inatla gerçekleştirdiğiniz bu çirkin yapılaşmanın Ankara halkına maliyeti nedir? Yol açtığınız bu büyük maddi zararı kendi kesenizden karşılamayı ve halktan özür dilemeyi düşünüyor musunuz?

Sayın Gökçek’e sorulacak daha çok sorum var. Ama biliyorum ki ben ne sorarsam sorayım o hep bildiğini okuyacak, ezberindekileri söylemeyi sürdürecektir.

Sayın Başkan konuşurken sık sık ’Alllah’, ’İnşallah’ sözcüklerini kullandı ve Ankara’daki su sorununun çözümü için de dinleyenleri bir kez daha ’yağmur duası’na çağırdı!

Ne diyelim; ’Allah’ kurtarsın!

Attila AŞUT

Bir cep telefonunun başına gelenler

19.2.2007 tarihinde eşim bana (daha sonra kapanan Teknorama’dan) bir adet Samsung SGH X660 model kameralı cep telefonu aldı. Bu cep telefonunun kutusundan çekilen fotoğrafların ve içindeki bilgilerin bilgisayar ortamına aktarılmasını sağlayacak olan data transfer kablosu/kızılötesi transfer ünitesi çıkmadı. Ankara’da Samsung yetkili satıcılarından olan ’Başarı Elektronik’ dahil olmak üzere tüm aramalarım sonuçsuz kaldı. Çektiğim fotoğrafları ve adreslerimi bilgisayara aktaramadım.

Araştırmalarım sonucu Samsung’un müşteri hizmetleri birimi olarak ’Samsung Customer Care’ adlı siteye ulaştım. Buraya yazdığım ilk mesajıma gelen cevapta, mesajımın okunamadığı belirtilmiş olduğundan Türkçe karekterleri kullanmadan ikinci bir mesaj gönderdim. Her iki mesaja da gelen cevapta -gönderdiğim mesajın net olarak okunmakta olduğu görüldüğü halde- yine mesajımın okunamadığı cevabı geldi. Bilahare telefonla yaptığım görüşmeden de sonuç alamadım.

Tüm dökümanları toparlayarak 19.9.2007 tarihinde ithalatcı firmalardan olan TelPa şirketine yazıp durumu bildirdim ve yardımcı olmalarını rica ettim. Ancak buradan da bugüne kadar herhangi bir cevap gelmedi.

Daha sonra ’Electronic Çağrı Merkezi’nin (EÇM) telefonunu bulup 22.11.2007’de telefonla aradım. Benden APR diye bir yeri aramamı istediler. Aynı gün APR’yi aradığımda onlarda beni tekrar EÇM’ye (Samsung Merkez Danışma Hattı} yönlendirdiler. 23.11.2007’de buradan Aykut Bey ile görüştüm. Birkaç telefon görüşmesi sonrası Ankara’da Vatan Bilgisayar’da istenen parçanın bulunduğu söylendi. 25.11.2007’de gittiğim Vatan Bilgisayar’da da ne data kablosu ne de kızılötesi transfer ünitesini bulabildim. 26.11.2007’de Samsung Merkez Danışma Hattı’ndan Sibel Hanımla ve daha sonra başka bir hanımla konuştum durumu tekrar anlattım. Araştırıp bana döneceklerini söylediler. Geri dönen olmayınca 27.11.2007’de Buket Hanımla görüştüm. Sibel Hanımın not aldığını İzmir’den araştırıldığını, bulabildiklerinde bana döneceklerini söyledi.

Bugüne kadar bana geri dönen de olmadı. Bu durumda farkını ödediğim fotoğraf çekme özelliğini kullanamıyorum.

Bu kadar çabalarımın sonucunu alamadığım Samsung SGH X660 cep telefonumu iade etmek veya farkını ödeyerek başka bir model ile değiştirmek istiyorum. Konu hakkında beni kim yönlendirecek?

Akın YÜCEL- akin.yucel@hazine.gov.tr

Ankara cevap vermen gerekiyor

ERMENİSTAN Meclis Başkanı’nın verdiği bir demeç kamuoyunun gözünden kaçtı ve söylediklerinin üzerinde kimse durmadı. Oysa sarfettiği sözler çok önemliydi. Özetle şöyle diyordu Ermeni Başkan: "Türkiye barış istiyorsa, önce 301. maddeyi kaldırsın, Sevr anlaşmasındaki sınırlara dönelim..." ve daha bir sürü zırva. Aslında Allah söyletmişti Ermenistan Meclis Başkanını. Aylardır 301. maddenin kalkmasını isteyen bizdeki ’demokratların’ bilerek veya bilmeyerek kimlere hizmet ettikleri de böylece açığa çıkıyordu. Benim üzüntüm resmi ağızlardan bu küstah isteklere bir cevap verilmemesi veya verilmişse kamuoyunda duyulmamasıydı.

"Efendi sen barış istiyorsan, önce zorla işgal ettiğin ve yüzbinlerce Azeriyi perişan ettiğin Azerbaycan topraklarından çekil, bu halinle barış kelimesi ağzına hiç yakışmıyor. Hem sana ne benim 301. maddemden, sen önce kendi Anayasandaki faşist, saldırgan ve ırkçı maddeleri kaldır" diyecek ve bizleri rahatlatacak bir yetkilinin demecini hala umutla bekliyoruz.

Prof. Faruk MENDİ

GÜNÜN SÖZÜ

"İktidar ve yerel yönetimler sayesinde, elektrik, benzinin ardından ulaşım, çevre temizlik, trafik cezaları, çeşitli harçlara ilişkin yapılan zamlar, 2008’in Ankara halkı için nasıl zorluklarla geçeceğinin ilk habercisi."

(CHP Ankara İl Başkanı Yaşar Çatak)
Yazarın Tüm Yazıları