Bir trafik kazası babamın ve annemin hayatını altüst etti

Sevgili Güzin Abla; "benim derdim" demek istemiyorum çünkü annemle babamdan "dert" diye söz edersem kendimi affetmem. Allah onlara sağlık versin. Benim üzüntüm diye başlayayım söze, annem ve babamla ilgili...

06.06.2006 günü Adapazarı’ndan İstanbul’a gelirken, emniyet kemeri takılı bir vaziyette şoför mahallinin yanında seyahat eden babamın, ehliyetsiz bir sürücünün arkadan çarpması sonucu, boynu kırıldı. Ameliyat edildi ve omur stabilizasyonu sağlandı ancak sinirler zedelendiği için yüzde 70 oranında felç kaldı. Kazayı müteakip 3-4 ay fizyoterapi seanslarında istekli ve azimliydi. Fakat daha sonra durumu kabullenmeyi tercih etti ve tedaviyi kesti.

Yoğun ısrarlarımıza rağmen bundan fazla iyileşemeyeceğine o kadar kesin inanmış durumda ki artık biz de ısrar etmekten vazgeçtik. Fiziksel durumunun kötülemesi bir yana, babamda ruhsal olarak çok farklı bir değişim başladı. Kendisini birebir görüp, konuşmayanın tasavvur bile edemeyeceği ölçüde inatçı, dediğim dedik, kaprisli, maalesef söylemeye dilim varmıyor ama kaba ve agresif bir kişilik geliştirdi. Bunun dışında karakterinde daha önce olmayan özellikler baş göstermeye başladı.

Detaya girmek istemiyorum ama şunu söyleyebilirim ki annem gerçekten çok zor durumda... Müdahale edilmez ise bu şekilde fazla dayanamaz. Doktora gitmeye kesinlikle ikna edilemeyecek bir insan için psikiyatrik olarak ne gibi bir yöntem uygulanabilir?

Dolaylı bir teşhis söz konusu olabilir mi? Veya doktorun vereceği bir takım testleri evde biz, kendisine belli etmeden uygulasak bunun sonuçlarından yola çıkarak bir şeyler yapılabilir mi?

Reçetesiz satılan bazı antidepresanlar var ancak bu bir depresyon mu, depresyon agresyon içerir mi, bilmediğim ve de vücut kimyası ile ezbere oynamak kötü sonuçlar doğurabileceği için, açıkçası kendi kendimize ilaç uygulamayı doğru bulmuyorum. Bu konuda yardımınızı rica ediyorum.

RUMUZ: ANNEM İÇİN

Hem baban, hem de annen için çok üzüldüm, inan. İşte ülkemizde sıradan görülen bir trafik kazasının bir aileyi nasıl perişan ettiğinin bir örneği bu yazdıkların... Hálá bu konuda bir önlem alınamıyor, kimse kurallara uymuyor.

Babanın tedaviyi yarıda kesmesi elbette ki iyi değil. Kesin bir iyileşme olmasa bile, fizik tedaviyle biraz olsun durumu düzelebilirdi. Ama yapılacak bir şey yok anladığım kadarıyla. Ancak babanın ruhsal durumu için elbette ki doktoruna sorup bir sakinleştirici, onu rahatlatacak birtakım ilaçlar verilebilir sanırım. Bu şekilde annenin de harap olan sinirleri biraz olsun düzelebilir belki. Yine de tedaviyi kabul etmese bile, siz evlatları olarak bir uzmana başvurabilir, anneniz için bir şeyler yapılıp yapılamayacağını öğrenebilirsiniz.

Belki size önereceğim bir hanım uzman, evinize misafir gibi gelip, annenizin durumunu kontrol edebilir, size yardımcı olabilir. Bunu kabul eder mi bilemem? Yine de Prof. Dr. İlkay Kasatura’yı telefonla arayıp (0 212 274 86 00), durumunuzu anlatabilirsiniz.

Size tedavi konusunda bilgi verebileceği gibi, en azından size nasıl bir yol izleyeceğinizi gösterebilecek kadar şefkatli ve yardımsever bir insandır.

Onu kaybetmektense başkasıyla paylaşmayı göze alıyorum

Birlikte olduğum biri var; ta başından beri bir sevgilisi olduğunu da biliyorum. Ama bile bile göze alıyorum, bana onu bırakamayacağını söyledi. Başlarda ayrılmalarını ve ikimizden birini tercih etmesini söyledimse de artık her şeyi oluruna bıraktım.

Sanırım benimle cinsel anlamda birlikte olmayı seviyor, konuşmalarımız cinsellikten başka konular içermiyor. Benimki tutku mu, aşk mı, hoşlanma mı bilemedim. Bana bir çağrısı ya da mesajı yetiyor. Şu an evlenseler üzülmeyeceğim; mutlu olmasını ister gibiyim. Beni bırakmasını kaldıramayacağımı biliyorum. Bu yüzden tüm isteklerine boyun eğiyorum. Sizce ne yapmalıyım?

RUMUZ: ORTAK


Bu senin için gerçekten çok acı ve aşağılayıcı bir durum kızım. Bir genç kızın ne olursa olsun, kendini bu kadar küçültmemesi gerektiğini düşünüyorum. Hem bu genç adamın seni aslında sevmediğini ama sırf cinsellik amaçlı kullandığını biliyorsun, hem de bunu kabullenip boyun eğiyorsun.

Bir yandan da onun evlenmesini, mutlu olmasını istediğini, yeter ki seni terk etmemesini, söyleyebiliyorsun. Bu nasıl sevgi anlamak mümkün değil... Tamam aşk, sevgi fedakarlık gerektirir ama bu seninki fedakarlık değil artık, tamamen kendini yok etmek. Koyuvermişsin yaşamını, akıntıya sürüklenip gidiyorsun.

Evlendikten sonra seni dönüp arar mı sanıyorsun. Ona şimdilik lazımsın. O gittikten sonra ne yapacaksın? Lütfen aklını başına topla, kendine yazık etme...

Bunca mutsuzluktan sonra mutlu olduğuma inanamıyorum

Sevgili ablacığım bu satırları sana yazarken ne kadar mutluyum, anlatamam. 26 yaşındayım, evliyim bir buçuk yaşında bir oğlum var; 5 aylık da hamileyim. Eşimi çok seviyorum, o da beni seviyor. Eşimle görücü usulü evlendik ama hiç pişman değilim. Zaten hayatım roman gibi diyebilirim.

20 yaşında evlendim ama hiç beraber olmadık, üstelik severek evlendik sanıyordum ama evlendikten sonra anladım ki o başkasını seviyormuş. Beni bırakmayı düşündüğü için benimle ilişkiye girmemiş. Bunları aileme anlattım; zor da olsa kabul ettiler ve gelip beni aldılar.

Aynı sene aileden biri ile nişanladılar beni ama onu hiç sevemedim ve ayrıldık. Anladı tabii onu sevmediğimi...

Ardından şimdiki eşimle evlendim. Çektiğim bütün acıları çabucak unuttum. Çünkü eşim bir gün olsun geçmişimi başıma kakmadı, beni hep saydı ve sevdi.

Bunları mutsuz ve çaresiz kalmışlar için yazıyorum: Sakın umudunuzu yitirmeyin, sakın intiharı düşünmeyin. Ben çok düşünmüştüm; ne büyük hata imiş. Gençler duyun sesimi; ailenizi dinleyin, onlar sizin her zaman için iyiliğinizi isterler. Dilerim mutsuz günlerin ardından, herkes benim gibi mutlu olur.

RUMUZ: METİKO

Evet kızım, dileğine ben de gönülden katılıyorum. Elbette mutsuz bir beraberlik ya da evlilik, yaşamın sonu değil. Bakın işte, insan hiç beklenmedik bir anda, tahmin edemeyeceği kadar mutlu da olabiliyor.
Yazarın Tüm Yazıları