Bir pislik bitti

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Anayasa Mahkemesi, önceki gün verdiği kararla kumarhane pisliğini sonsuza kadar bitirdi. Kamuoyunda ‘‘Casino’’ olarak bilinen bu bataklık yuvaları, nice ocağın sönmesine neden olmuştu. Nice insana buralarda şantaj yapılmış, senetler imzalatılmıştı.

Her şey bir yana, bu sosyetik kumarhaneler, kara para batağı idi. Uyuşturucu ticaretinden gelen, vergisiz kazançtan elde edilen trilyonlar buralarda aklanır, bu uğurda cinayetler işlenirdi.

Öldürülen kumarhaneci Ömer Lütfü Topal, bu pisliğin ve bataklığın somut örneklerinden biridir.

Devletin üst düzey bazı yetkilileri, bu kumarhanelerin müşterisiydi! Falancanın filancanın oralarda kumar oynadığını duyardık, bilirdik.

Bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar...

Bu pislik yuvalarında büyük vergi kaçağı vardı. Fiş kesmezlerdi. Her gece yüz milyarlarca lira para kazanırlar, bunun belki binde birini gelir olarak gösterirlerdi.

Kumarhanelerin açılmasında da büyük rüşvetler dönmüştü. Özellikle Turizm Bakanlığı'nın bazı üst ve alt düzey mensupları, buralardan kesin rüşvet aldılar. Bunu hepimiz biliyoruz.

Bu sosyetik kumarhaneler, neresinden baksanız bir pislik yuvasıydı.

Anayasa Mahkemesi önceki gün son sözü söyledi ve Türk toplumunu bir çirkeften kurtardı. Büyük bir rezillik, önümüzdeki şubat ayında tarihe karışacak.

Hayırlı olsun.

REFAH'LA FLÖRT

Anayasa Mahkemesi, Refah'ı kapattı. Bu partinin başkanı olan Bay Erbakan, sanki hiçbir şey olmamış ve her şey normalmiş gibi, siyasi parti genel başkanlarını ziyaret edip onlara işbirliği önermeye başladı!

Elinde Orgeneral Çevik Bir tarafından imzalanıp Başbakanlığa gönderildiğini iddia ettiği düzmece bir belge, o kapıdan bu kapıya gidiyordu!

Başbakanlık diyordu ki, ‘‘Bizde böyle bir belge yok’’... Genelkurmay diyordu ki, ‘‘Bizden böyle bir yazı gitmedi’’...

Bülent Ecevit, Bay Erbakan'ın kendisine yaptığı ziyarette ‘‘Şu belgenin fotokopisini verin de, işin aslını biz de öğrenelim’’ deyince Hocaefendi belgeyi vermiyordu!

Almıştı eline düzmece belgeyi, kapı kapı dolaşıyordu.

Merak ediyorum, acaba birileri bunları işletiyor mu? Hatırlarsanız, bundan bir süre önce Şevket Kazan da önemli (!) bir belge açıklamıştı. Altında MİT Müsteşarı Sönmez Köksal'ın imzası vardı. Sonra ortaya çıkmıştı ki, Şevket'in belgesi de düzmecedir!

***

Hocaefendi, kapatma kararından sonra kendisini ve partisini yasal kılmak için lider turları atıyor. İşin komik tarafı, bu tuzağa sadece Mesut Yılmaz'ı düşürüyor.

Yılmaz, Meclis'teki Refah grubu ile partisinin çeşitli konularda işbirliği yapacağını açıklıyor.

Deniz Baykal bu konuda çok haklı bir tavır koyuyor ve Yılmaz'ın yüzüne karşı soruyor:

‘‘Sen ne yaptığının farkında mısın?..’’

Hayır, farkında değil. Farkında olmadığı için oyuna düşüyor. Kapatılan bir parti ile işbirliğine girişip, bazı amaçlarına ulaşmayı düşünüyor. Nedir o?

Meclis'te bekleyen bazı tasarılara, kapatılan Refah destek verecek!

Peki ama Hocaefendi bunu babasının hayrına mı yapacak?

Elbette ki hayır!...

Hemen pazarlığa oturacak:

‘‘Bak muhterem dindaşım, ben senin çıkaracağın yasalara destek veririm, ama sen de benim başka konularda istediğim değişiklikleri kabul edeceksin. Benim ve partimin önündeki şu anayasal ve yasal engelleri ortadan kaldıracaksın...’’

Bu işbirliği sonucunda, kendisine bu isteklerin geleceğini Mesut Yılmaz bilmiyor mu? Bu pazarlığa giriştiğine göre, herhalde bilmiyor.

***

Ancak burada açık ve dürüst olalım! Mesut Bey bir yerde, tabandan gelen ANAP havasını tavana yansıtmış oluyor. Öyle ya, gerek İstanbul ve gerekse Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi'nde, El Tayyip ve İ. Melih, kendi partileri açısından kelle çoğunluğuna sahip değil.

Ama her iki kentimizde de, ANAP'lı Belediye Meclisi üyelerinin çoğunluğu, bu iki şahısla işbirliği yapıyor. Eğer yapmasalar, El Tayyip ve İ. Melih oylamalarda azınlık durumuna düşecekler ve işleri bitecek.

O ANAP'lılardan bazılarına avantalar ihsan ediliyor, yönetim kurullarından maaşlar bağlanıyor, imar kıyakları yapılıyor. El Tayyip ve İ. Melih, İstanbul ve Ankara'da ANAP desteği ile ayakta durmayı başarıyorlar!

Başka bir deyişle, ANAP-Refah bütünleşmesi, tabanda zaten var!

Mesut Bey şimdi bunu tavana da yansıtmaya çalışıyor.

Ama korkarım ki, ne yaptığını ve neye hizmet ettiğini kendisi de bilmiyor. Olayların biraz derinine girip düşünemiyor.

***

Şans ve olayların gelişimi, hiçbir başbakana Mesut Yılmaz kadar yardım etmedi. Ama Yılmaz, arkasına aldığı o inanılmaz destek rüzgârlarını hovardaca harcıyor. Çevresinde üç beş kişiden oluşan kısır kadro da kendisine yol gösteremiyor...

Çünkü onların bir bölümü ayakta uyuyor, uyanıklar ise iş bitirmenin peşinde.

Anayasa Mahkemesi bir partiyi kapatmış. Kapattığı gün, Mesut Yılmaz bunlara el uzatıyor, işbirliği yapmaktan dem vuruyor!

Yazıklar olsun böyle siyasete.

Yakında, birlikte hükümet kurmaya da karar verirlerse hiç şaşmayın.

Baykal'ın deyimiyle ‘‘Allah hayırlı etsin, Allah sonuna erdirsin’’...

Amin!














Yazarın Tüm Yazıları