Bir marketten çok ötesiydi EATALY

BİR yeri keşfetmenin en iyi yolu yürümek... Hem de saatlerce yürümek. New York’taki tek boş günümde ben de öyle yaptım her zamanki gibi...

Haberin Devamı

Uzun bulvarlarında, uzun yürüyüşler yaptım. Bazen paralel caddelere daldım çıktım, bazen kayboldum, bazen mola vermek için girdiğim yerlerde saatlerce vakit geçirdim.
Biraz uzaklarda olunca kalabalıklar içinde yalnız kalmayı seviyorum. İnsanları izlemek, kendime göre tahminler yapmak hoşuma gidiyor.
New York’ta da bütün derdim keşfetmekti. Farklı olanı, farklı yapılanı keşfetmek... Sonra onları dönüşte yazmak, anlatmak...

***

Şanslıydım, her zamanki gibi...
Aradığım şey 45. Cadde’de karşıma çıktı.
Tabelasında “EATALY” yazıyordu. Girişi sıradandı... Kapıdan içerisinin canlılığını, zenginliğini, büyüklüğünü tahmin etmek mümkün değildi. Binlerce kapalı alanı olan, dev bir yerdi. “EATALY” sadece İtalyan ürünlerinin satıldığı, içinde minik restoranlarının olduğu bir marketti. Ama buraya sadece market demek büyük haksızlık olurdu.
Raflarda peynirler, reçeller, makarnalar, zeytinyağları, etler vardı, hem de çeşit çeşit... Hepsi İtalya’dan gelmişti ve İtalya’da öne çıkmış yerel lezzetlerdi.
İçeride sanki bir şölen havası vardı. Belli ki, burası çok tutmuştu, New York’luların buluşma adresi olmuştu.
Peynir reyonunda bir şef taze mozerallaları kesiyordu, bir başka yerde İtalyan şef taze makarna yapıyordu. Sosları yapanlar hemen yanlarındaydı. Her şey bir seramoni şeklindeydi, yemeğin ritüeli burada yazılıyordu.
Ortadaki bistrolarda İtalya-’dan gelmiş şaraplar eşliğinde, minik ziyafetler veriliyordu.
Kocaman tabaklarda peynirler, minik etler, küçük pizzalar...
Devasa bir alan...

***

Haberin Devamı

İtalyan göçmeni garsona “Buranın sahibi kim?” dedim. “Oscar Farinetti, ama şimdi burada yok” dedi. Anlattıklarını küçük notlar halinde size de aktarayım.
Oscar Farinetti, 1978 yılında küçük ev aletleri ve gıda perakendecisi olan UniEuro ile iş hayatına başlamış. 2003’te hedeflenen 150 mağaza sayısına ulaşmışlar ve İtalya’nın en büyük elektronik perakendecilerinden biri haline gelmişler.
Oscar Farinetti, o gün demiş ki...
“Bir hayalimi gerçekleştirdim, şimdi yeni bir hayale başlıyorum. Adı
EATALY...”
UniEuro’yu satmış ve kendini “EATALY” markasına adamış. İlk mağaza Ocak 2007’de Torino’da açılmış, 30 bin metrekarelik bir yer olmuş. Farinetti, burayı hem bir pazar, hem de bir gurme merkezi olarak şekillendirmiş.
İstemiş ki, Torino’daki bu mağaza örnek olsun ve bu mağazaları dünyanın önemli merkezlerinde de açabilsin.
“Tezgahtan restorana” mantığıyla hareket edilmiş ve mekanlar küçük bir İtalyan kasabası havasında dekore edilmiş.
New York’ta görmekten, keşfetmekten en fazla mutlu olduğum yer EATALY oldu.
Çünkü, burası bir marketten daha fazla şey sunuyordu.
Burada bir yaşam biçimi vardı, hayata bakış, detaylarda hakimiyet ve gusto...
Farinetti, EATALY’de tattığınızı alıp eve götürme ve deneme fırsatı sunmuştu insanlara...
Ve bunları yaparken, farklı bir yol haritası da çizmişti. İtalya’nın her bölgesini dolaşıp buraların yerel üreticileriyle bir araya gelmiş ve onları EATALY çatısı altında toplamıştı.
İtalya’nın en iyi ürünlerini de en iyi şefler pişiriyordu.
Müthiş bir konseptti.

***

Haberin Devamı

EATALY’nin tam orta yerinde kocaman bir pankart asılmıştı. Oscar Farinetti ve New York’taki ortaklarının resminin altında şöyle yazıyordu.
“EATALY, İtalya’nın kalp atışıdır...”
Torino’dan sonra EATALY; Bologna, Milano, Pinerolo, Asti, Genova’da da açılmış. Sonra Tokyo, Japonya’nın başka yerlerinde de... Ve en sonunda New York’ta...

Benden önermesi

Bir yazımda Buenos Aires’teki bir İtalyan restoranını yazmıştım. Kentin Puerto Madero bölgesindeki bu restoranın şefi İtalyan hükümeti tarafından görevli olarak gönderilmişti. O gün öğrendim ki, İtalyan restoranlarının arttırılması için hükümet yurt dışı yatırımlarına destek oluyormuş. Bu bazen kira, dekorasyon, ürün ya da şefin maaşı olabiliyormuş. Bu yazıyı yazınca Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay aramıştı. Ve demişti ki... “Biz de Türk restoranlarının standartlarını arttırmak ve yeniden bir mönü tarifi yapmak istiyoruz. Hatta bir akademi kurmak istiyoruz. Bunu da İzmir’de yapabiliriz...”
Ertuğrul Günay’a New York’ta gördüğüm EATALY’yi model olması açısından örnek gösteriyorum.
İtalya’nın en lezzetli, ama lokal tatları bütün dünyada EATALY çatısı altında sergileniyor. Yeniden bir tarif yapılacaksa, dünyanın en güzel lezzetleri Anadolu’daysa, bu model neden tutmasın. Benden önermesi...

“Yemek bizi birleştirir...”

Haberin Devamı

EATALY, sadece ürün satılan ve yemek yenilen bir yer mi? Elbette değil... Satın aldırmak, kullandırmayı teşvik etmek ve yeni şeyler hayal edip yapabilmek... EATALY, insanlara yeni bir şey öneriyordu. Yerel lezzetleri dünyaya tanıtıyordu. Doğru bir konsept... EATALY’de özel yemek kursları da düzenleniyormuş. New York’taki mağazanın şefi Lidia Bastianich, “Sizin ilhamınız aynı zamanda bizimdir” diyor. EATALY’nin yaratıcısı Oscar Farinetti’nin basit ve kısa bir manifestosu var. Bu söz de New York’taki mağazanın farklı yerlerine asılmış. “Yemek bizi birleştirir...” Çok doğru...

Yazarın Tüm Yazıları