Bir Jeanne d'Arc mı yaratılıyor?

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Geçende Negatif Dergisi bana, çok garip bir soru sordu:

‘‘Soyağacınızda kimlerin olmasını isterdiniz?''

‘‘Ne demek istiyorsunuz?'' dedim. Soru açıklandı:

‘‘Yani dedenizin, hangi ünlü kişi, büyük dedenizin, anneannenizin filan kimler olmasını isterdiniz?''

‘‘Ben soyağacımdan memnunum; başka diyeceğim yok'' dedim.

Telefonu kapattıktan sonra, ‘‘Keşke'' diye düşündüm, bana ‘‘Kimin ya da kimlerin yerinde olmak istemezdiniz'' diye sorsalardı.

Ve bu soruyu bugünlerde sorsalardı:

Cevabım, ‘‘Necmettin Erbakan, Tansu Çiller, Meral Akşener'' olmazdı.

‘‘Mesut Yılmaz'ın yerinde olmak istemezdim'' cevabını verirdim.

Sonra ‘‘Bülent Ecevit, Hüsamettin Cindoruk'' gibi isimleri sıralardım.

Çünkü halkın oyuyla seçildikten sonra, halkın bana verdiği yetkiyi asla başkalarına teslim edecek yapıda değildim.

* * *

Ben, Mesut Yılmaz, Erbakan'la koalisyonu tam kuracağı zaman gaipten sesler duyarak(!) vazgeçtiği sırada dikkat kesilmiştim.

Arkasından Yılmaz, Sarışın Güzel Kadın'ı her nasılsa(!) razı ederek başbakanlığı almış ve ‘‘Anayol'' kurulmuştu.

Kısa bir araştırma, bu hükümetin asker zoruyla kurulduğunu ortaya çıkarmıştı. Ben de ‘‘Mesut Paşa Hükümeti'' diye yazmıştım.

Yılmaz dürüstlük göstermiş ve ertesi gün bunu itiraf etmişti. Hükümet, ana ortağının genel başkanını yüce divana gönderme çabaları yüzünden üç ay sonra bozulmuş; Refahyol kurulmuştu.

O zaman bu işler pek karıştırılmamıştı; keşke karıştırılsaymış.

Belki o günden bugüne ders alarak gelir, TBMM'ye bir müdahale daha yapılmasına topyekûn karşı çıkabilirdik.

Olmadı. Mesut Yılmaz, halkın idaresini bir güzel paketleyip teslim etti.

Şu anda o, iktidarsız bir hükümetin başkanı durumundadır.

Payandalarının da kendisinden hiçbir farkları yoktur.

* * *

Yılmaz'ın çevresinden, ‘‘Mesut Bey çok sıkıntılı'' sinyalleri geliyor.

Doğru. Çünkü sakalı bir kez ele verdi, sakal elden gidiyor.

Halkın, olan bitenleri ibret ve dikkatle izlediğini biliyor.

Kendisine biçilen rolün vahametini artık kabul ediyor.

İyice biliyor ki, baskı altında da olsa, Türkiye tabularını bir bir yıkıyor. İmajlar değişiyor. Herkesin yüzü ortaya çıkıyor.

Ve böyle bir ortamda Tansu Çiller'e adeta Jeanne d'Arc rolü biçiliyor. Sarışın güzel bir kahraman, istenmeden yaratılıyor.

Onun CIA ajanı suçlamasıyla Genelkurmay askeri mahkemesine çıkarılmak istenmesi, sarışın bir Jeanne d'Arc yaratılması anlamına gelir.

Daha da vahimi bu, tüm sivillerin askerlerce yargılanması demektir.

Devletin tüm hukuk kurallarının zorlanarak bozulması demektir.

Yılmaz ve diğerleri şimdi işte bu korkunç açmazı yaşıyorlar.

Onların yerlerinde olmayı asla istemezdim.

Demokrasi savunmasını Çiller'e, Akşener'e bırakmayı asla istemezdim.

Şimdi, sakalı verenlerin az hasarla kurtarmaları için dua zamanıdır.

Yazarın Tüm Yazıları