Bir Hürriyet neoklasiği

Her gazeteci gibi ben de hafiften kafayı üşütmüş durumdayım. Gazetecilerin en önemli özelliği, hayattaki en basit konularda bile birbirleriyle anlaşamayıp, kavga etmeleridir. Bizim Hürriyet'te bunun klasik örnekleri var.Dikkatli okuyucular bilirler, bizim Hürriyet Gazetesi içinde çeşitli klikler vardır. Gazeteciler genelde hayatın en temel ve basit işlemleri konusunda bile anlaşamadıklarından, bu son derece normal bir durumdur.Örneğin, bizim gazetede öğle yemeğinde pilav yiyenler ile pilav tercih etmeyenler arasında bile son derece ciddi entelektüel kavgalar olur.Hatta bir dönem bunların arası öylesine bozuldu ki, gazetenin yemekhanesinin kapısına güvenlik elemanı nöbeti konuldu.Bu spontane çıkan klikleşmeler dışında bir de yıllarca süren bölünmeler var.Örneğin, ‘köktendemokratlar' ile ‘köktenmilitaristler' arasındaki çatışma bu türdendir.Hürriyet'in geleneğinde üst düzey yöneticilerin basit olaylardan yola çıkıp birbirlerini dövme alışkanlığı vardır.Şimdi bana, ‘‘Örnek ver'' demeyin ne olur, çünkü eski yaraların üstüne tuz ekmek istemiyorum.Bu gelenekten herkes haberdar olduğundan, ciddi fikir ayrılığı içinde olanlar birbirleriyle fiziksel temastan kaçınırlar.Onların fiziksel temastan anladığı ise en fazla 100 metre uzaktan birbirlerini görmektir. Birbirlerine 100 metreden daha fazla yaklaşmazlar.Haydi diyelim ki İstanbul'daki merkez büyük, bu fiziksel temassızlık arayışı orada rahat çözülüyor.Ama eni en fazla 30 metre olan Ankara Büro'da bugüne kadar nasıl olup da cinayet çıkmadı, bu muammayı çözmek mümkün değildir.* * *Bizim köktenmilitaristlerimizin durumu pek de acıklıdır.Çünkü tanımlamalarında militarist kavramı olmasına rağmen, bizim köktendemokratlar bir vukuat patlaması durumunda onları kısa zamanda dövebilecek güç ve inanca sahiptirler.Ayrıca onların bir bölümü çok da güzel şarkı söylerler, ama tabii bu tamamen ayrı bir konu...Ancak ne yazık ki köktendemokratların da bir cephe oluşturması mümkün değildir.Çünkü tamamen Türkiye'ye özgü bir sosyo-genetik deformasyon var, biliyorsunuz.O da şu: Demokratlar her durumda bir şekilde bölünmek ve birbirlerinden nefret etmek zorundadırlar.Bunun neden böyle olduğu, buna karşın köktenmilitaristlerin nasıl olup da her durumda ortak hareket edebildiklerini anlayabilmek imkânı yoktur.Köktenmilitaristler öylesine ortak cephe kurmaya alışıklar ki, daha önce çıkan pilav-antipilav klikleşmesinde bile tek bir fire fermeden hepsi aynı cephede yer aldılar. Hayret bir şey yani...Sonra da millet kara kara düşünüyor, neden bizde demokrasi tam gelişemiyor diye.Buna karşın bizim köktendemokratları bir odaya koysanız Hürriyet'te yıllardır özlenen, ancak bir türlü gerçekleşmeyen şey olur ve kan çıkar, buna eminim.Abartıyor olduğumu düşünenlere bir hatırlatma yapayım: Bizim köktendemokratlar son olarak durup dururken Che Guavera'nın halen önemi olup olmadığı konusunda tartışmaya başladılar.Eğer bu bile benim köktendemokratlarla ilgili gözlemlerimi kanıtlayamıyorsa, başka neyin kanıtlayabileceğini çok merak ediyorum doğrusu.* * *Bütün bunlar bana normal geliyor, çünkü ben de basında her 10 yılını doldurmuş insan gibi hafiften kafayı üşütmüş durumdayım.Normal geliyor bütün bu olanlar ve hatta yeni klikler ortaya çıkınca da bayağı seviniyorum.Şimdi diyeceksiniz ki daha yeni ne tür bölünme olabilir?Bütün var olan klikler üstüne yeni bir tuhaflık eklenebilmesi mümkün müdür?Bunları sormanız doğal, çünkü dediğim gibi siz normalsiniz ve de bu nedenle boş vakti sanıldığının aksine son derece fazla olan gazetecilerin yeni klikler oluşturma konusundaki yaratıcılıklarını da tam kavrayamıyorsunuz.Örneğin, Hürriyet'te şimdi yeni bir klik ortaya çıktı. Kendilerine, farklı yorumlara son derece açık olan bir ad takarak, ‘Klasik Hürriyetçi' olduklarını söylüyorlar.* * *Evet klasik Hürriyetçi, yanlış duymadınız.Diyeceksiniz ki, ne anlama geliyor bu.Kendilerinin ne anlama geldiklerini açıkça ortaya koymuyorlar; onun için biz klasik olmayan ve bu halimizden de keyif alan Hürriyetçiler açısından bir yeni muamma unsuru onlar.Neyi temsil ettiklerini anlayabilmek için uzun incelemeler yapmanız bile faydasızdır. Zaten inceleme yapsanız da çok fazla tutarlı bir sonuca ulaşma ihtimaliniz kesinlikle yok, bana inanın.Çünkü onlar ne olduklarıyla değil ama ne olmadıklarıyla kendilerini ayrıştırmaya çabalıyorlar.Yani gazete içinde karşı oldukları isimler var.Ve onların mümkünse ölmelerini ve eğer bu pratik bir çözüm değilse de en azından işten atılmalarını istiyorlar.* * *Karşı oldukları diğer isimleri vermeyeceğim, çünkü kimseyi bu işin içine çekmek istemiyorum.Tek bir ismi rahatlıkla verebilirim, o da Serdar Turgut.Nereden mi biliyorum bana karşı olduklarını?..Aslında tesadüfen öğrendim bunu bir süre önce.Belki tahmin ediyorsunuzdur, ben aslında kendimden başkasıyla fazla ilgilenmekten hoşlanmam.Dolayısıyla da klasik Hürriyetçileri fazla ciddiye alarak bir yaşam sürdüğüm de söylenemez. Hatta onları aklıma bile getirmeyi unuttum uzun süredir.Klasik olmayanları da pek ciddiye almıyorum, ama şimdi meseleyi bu kadar da büyütmeye gerek yok. Çünkü adı üstünde klasik olmayanlar, aslında ciddiye alınmayı beklemeyecek kadar kendilerinden eminler.Ancak baktım ki ben onları aklıma bile getirmediğim halde, onlar beni arada bir anıyorlar.Dedim ki kendi kendime, ‘‘Ayıp yapıyorsun Serdar. Koskoca adamlar mesai ayırıyorlar senin aleyhinde düşünmek için, sen ise onları hatırlamaya bile gerek duymuyorsun. Utan kendinden.''Böyle dedim ve artık bundan böyle onları arada bir de olsa anmaya karar verdim. Ve her şey kurala uygun olsun diye de, ‘Neoklasik Hürriyetçiler' kliğini oluşturdum, haberiniz olsun.
Yazarın Tüm Yazıları