Bir fuarın öyküsü

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Frankfurt

Her yıl ekim ayının ilk haftasında, Saint-Exupery'nin Küçük Prens'i gibi tarifsiz bir mutluluk hissetmeye başlarım. Çünkü Frankfurt Kitap Fuarı zamanı gelmiştir.

Yeni kitaplar, yeni yüzler, yeni yazarlar... Dünya yayıncılığının kalbi beş gün burada atar. Beş kısa gün.

Einstein'ın Görecelik Kuramı'nın niteliğini burada anlarım. Çünkü beş kısa günde, koca fuarı gezememenin eksikliğiyle dönerim Türkiye'ye.

Fuara, serpilmesini, büyümesini izlediğim çocuğum gözüyle bakıyorum. Tarihte yanılmıyorsam, benim hayatımda fuar 30 yaşında, kendi yaş kütüğünde ise 50 yazıyor.

Tarihi bilgilerden birkaç satır başı verirsem, fuarın başlangıcından bugüne kadarki gelişme hızını, temposunu iletebilirim.

İlk fuar 1949 yılında Paulskirche'de açılmış. Topu topu 205 yayıncı katılmış ve sergilenen kitap sayısı da on bin.

Bu yıl ise 107 ülkeden, yaklaşık 6800 yayınevinin 500.000'e yakın kitabı tanıtılacak.

Şimdi o mekanda yayıncılar birliğinin ödül töreni yapılıyor. Hatırlayacaksınız, geçen yıl bu ödülü aynı yerde Yaşar Kemal almıştı.

İlk sergi için düşündükleri promosyon gerçekleşseydi, bugün fuarın tarihine nasıl bir not düşülürdü, kestiremiyorum.

İlk fuarın düzenleyicileri ünlü Frankfurt Hayvanat Bahçesi'nden bir deve almayı düşünmüşler. Devenin iki tarafına da ‘‘Sadece develer kitap okumaz’’ diye birer döviz asacaklarmış.

Fakat bu zihnievvelin yaratıcı önerisi pek itibar görmemiş.

Alman Yayıncılar Birliği'nin Barış Ödülü de ilk kez 1951 yılında Albert Schweitzer'e verilmiş.

***

FUARIN yüzölçümü büyürken bir takım yenilikler de yapılmış. Önce iki yılda, sonra yılda bir gerçekleştirilen Konuk Ülke projesi uygulamaya girmiş.

Latin Amerika, 1976'da başlayan projenin ilk konuğu.

Buraya birlikte geldiğim bütün Kültür Bakanları, Türkiye'nin de konuk ülke olması için girişimlerde bulundular. Hatta bir aralık, 2000 yılında olabiliriz gibi bir umut da doğmuştu.

Şimdi 1999 yılında Macaristan, 2000 yılında da konuk ülke Polonya.

Türkiye'nin adı geçmiyor.

Oysa Kültür eski Bakanı Fikri Sağlar'ın girişimini hatırlıyorum, ertesi yıl gene eski kültür bakanlarından Timurçin Savaş'ın da bu başvuruyu pekiştirdiğini biliyorum. Sevgili Emre Kongar, ayrıntıyı bilir.

Fuar yetkililerinden biri, sorunlu Türkiye'yi konuk ülke yapmanın zorluğunu anlatmıştı bana. Nezaketle yapılan açıklamanın ardındaki gerçek, Türkiye'nin bunu daha çok bekleyeceğiydi.

Fuarı düzenleyen Alman dostlarımızdan bazıları, Frankfurt Kitap Fuarı'nın sadece dünyanın en büyük kitap fuarı değil, en eski kitap fuarı olduğunu da iddia ediyorlar.

Çünkü matbaayı bulan Gutenberg döneminde, Avrupanın en önemli kitap merkezi Frankfurt'muş.

Hatta Martin Luther, ilk sadık okurlarını Frankfurt'ta bulmuş.

Alman demokratik hareketinin de önemli bir mekanı Paulskirche ve hareketin de tarihi 1848.

Bu hareketin 100. yılında fuar fikri oluşmuş.

***

ŞİMDİ siz Türk standını, bu yıl fuarın yeniliklerini öğrenmek istiyorsunuz.

Onu da yarınki yazımda bulacaksınız.



Yazarın Tüm Yazıları