Bir çınar devrildi

Türkiye’den göç etmiş İstanbullu Rumların 1924’te kurduğu ve 89 yılda 11 defa lig şampiyonu olan AEK 27 puanla küme düştü. Yunanistan’ın artık üç büyüğü yok

Haberin Devamı

Suyun öte yanında, on binlerce İstanbullu Rum ve yüz binlerce Yunan taraftar yasta. Çünkü Türkiye’den göç eden İstanbullu Rumların biricik takımları AEK küme düştü.
Suyun bir yanında ‘Kurtuluş Savaşı’, öte yanında da ‘Küçük Asya felaketi’ olarak adlandırılan savaşın üzerinden iki yıl geçmemişti ki, İstanbul’dan göç etmiş beş-altı Rum kafadar ‘Athlitiki Enosis Konstantinupoleos’u (İstanbul Spor Birliği - AEK) kurdu.
Takımın ‘felsefesi’ gurbetin acısına, dışlanmaya ve fakirliğe başkaldırmaktı. Renkleri ve amblemi de buram buram İstanbul kokmalıydı elbette. Bizans’tan ve adı daha sonra ‘Beyoğluspor’ olan değişen ‘Pera Kulüp’ten (kuruluş 1880) ilham alındı. Renkler sarı- siyah, amblem de çift başlı kartal oldu.
Zamanla Yunanistan’ın her yerinde taraftar kitlesi oluştu. Olimpiakos ve Panatianikos’tan sonra ülkenin en büyük üçüncü takımı haline geldi.
Yunanistan Kupası’nı ilk kez 1932’de müzesine taşıyan AEK, ilk lig şampiyonluğunu da 1939’da tattı.
1950’li ve 1960’lı yıllarda hep ilk üç arasındaydı. Fenerbahçe’nin sembolü ordinaryüs Lefter Küçükandonyadis 1964’te kramponlarını asmadan önce birkaç maç için olsa da AEK’nin formasını giydi.
1970’li ve 1980’li yıllarda ‘altın çağı’ yaşadı sarı-siyahlılar. Peş peşe şampiyonluklar, kupalar. O zamanki adıyla UEFA Kupası’nda da
çeyrek final.
1990’lı yılların ikinci yarısında ilk kara bulutlar belirdi. Kendi çıkarlarını düşünen başkanlar, beceriksiz tuhaf teknik direktörler ve talihsiz futbolcu transferleri dönemi başladı.

BORÇ BATAĞI

Haberin Devamı

Olimpiakos ve Panathinaikos takımlarına ünlü ve zengin armatörler başkan olurken, AEK’nin başkanlık koltuğuna sahtekârlar, mafya babaları oturdu. ‘AEK’nin kasası deniz, yemeyen domuz’ misali gelen götürdü, giden götürdü.
Bir ara Tottenham, Rangers ve Sparta Prag takımlarının sahibi İngiliz ENIC Holding’e satıldı. Sonra da Güney Afrikalı bir şirkete... Takvimler 2004’ü gösterdiğinde AEK, borcu 40 milyon Euro’nun üzerinde ve kadrosunda ikinci sınıf futbolcuların olduğu bir takımdı artık. 1929’da inşa edilen Atina’nın Nea Filadelfia semtindeki stadı da “yenisi inşa edilecek” vaadiyle yıkıldı. sSadın temeli bile atılmadı.
Tek çare iflas ilan etmekti. O dönemde Yunanistan’da ekonomik kriz filan olmadığından kanunların boşluklarından yararlanılarak borçlar silindi. Yeni bir başlangıç umudu doğdu ama bu da uzun sürmedi. Her yıl vasatın üzerine çıkmayan 10-15 futbolcu transfer edildi. Yeniden ödenemez bir borç oluştu.
Son lig şampiyonluğunu 1994’te kazanan sarı-siyahlılar için trajedinin son perdesi, önceki hafta biten 2012-2013 sezonunda oynandı.
UEFA kriterlerini yerine getirmediğinden Avrupa’ya gidemedi AEK. Borçları yüzünden de sadece 100 bin Euro’nun altında transferler yapabildi. Kalecisinden santraforuna kadar 16-17 yaşlarında tamamen tecrübesiz gençlerden oluşan bir takım kuruldu. Sonuç, Olimpiakos 77 puanla şampiyon oldu, AEK 27 puanla küme düştü.
Neredeyse bir asırlık çınar devrildi. Yunanistan’ın artık üç büyüğü yok.
İstanbullu Rumlar olanlara inanmak istemiyor. Hâlâ, süper ligdeki takım sayısının 16’dan 18’e çıkarılarak AEK’nin küme düşürülmeyeceğine inanan romantikler var. Ancak borçlarının silinmesi için AEK’nin amatör kümede oynaması gerekiyor.
İnşallah yanılırım ama
AEK’nin eski parlak günlerine dönmesi çoook gecikecek.

Yazarın Tüm Yazıları