Bin kere hayır...

DEMEK ki bizim emekli generalin Ti-Vi'de anlattığı gibi ‘‘Sivillere zarar vermeden, Amerikalılar akıllı bombalarla yani şu su bardağını vurabilirler...’’ değilmiş.

‘‘Bağdat’’ diye neredeyse Urfa'da bizim tarlayı vurdular.

Hangi bardak?..

Ben hiç böyle akıllı bomba görmedim...

Bağdat'ın o kadar uzağında, Suriye'de yoluna giden içi sivil yolcu dolu otobüsü vurmalarını ise kimse açıklayamıyor.

Saddam dışında vurmadıkları yer kalmadı.

İran'ın zebellah petrol deposundan, Urfa'nın tarlalarına kadar.

*

Bu pis bir savaş...

Muhterem karım Andree, bombalar altındaki Bağdat'ın minarelerinden ezan sesleri yükselince, Bağdat'ın kara gözlü çocukları adına bütün Müslüman annelerle birlikte oturup ağladı.

Durmadan bunun bir insanlık suçu olduğunu söyleyip, bombaların çocukları vurmaması için kendi dinine göre dualar okudu.

İkinci gün Dicle kıyısında iki İngiliz pilot için av partisi vardı...

Vahşileşen Saddam'ın askerleri sazlıklara ateş açıp, içinde yaralı-bereli pilotların olması muhtemel otları ateşe verince, bu kez ben İngiltere'deki babalarla birlikte ‘‘Bu insanlık suçu’’ diyerek isyan ediyordum.

*

Bu pis bir savaş...

Hiçbir ulusa, hiçbir orduya, hiçbir askere ‘‘onur’’ verecek yanı yok bu savaşın.

Elinde beyaz bayrakla öldürülen Iraklı askerlerden, korku içinde televizyonların önüne çıkartılan esir Amerikalı askerlere kadar.

Parçalanmış çocuk cesetlerinden...

Dicle kıyısında sazlıklar yakılarak avlanmak isteyen İngiliz pilotlara kadar.

Yiğitliği, mertliği, kahramanlığı, şanı, şerefi, onuru olmayan bir savaş bu.

*

İşte biz; bu kirli-pis savaşa mert-yiğit Mehmetçiğin karışmasını istemedik.

Kötü mü ettik?..

Bu utanca, bu insanlık suçuna askerlerimiz-çocuklarımız ortak olsalardı, iyi mi olurdu?

Gelecek ne kadar dolar bu utancı karşılardı sizce?..

Dini, ulusu ne olursa olsun, dünyanın hangi yüzünde bulunursa bulunsun, tüm insanların tiksinerek baktığı bu savaşa ‘‘Hayır’’ diyerek hata mı ettik dersiniz?..
Yazarın Tüm Yazıları