Bilim şenliği için portreler

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

‘Ankara bitti, İstanbul dinamik. İş dünyası çağı yakalıyor. Bu nedenle Türkiye ayakta’ formülüyle ifade edilen ucuzluk çok kişiyi rahatlatsa da fena halde kabak tadı verdi.

Dünyanın hiçbir ciddi ülkesinde böyle bir saçmalığa kulak verilmez. Zaten koca bir ülkenin gelişme ölçümleri böylesine kısır verilere dayandırılıp bu verilerden de muazzam sonuçlar çıkartılmaz.

Doğrudur Ankara'daki siyasi çapsızlığa rağmen yürüyen birşeyler var bu ülkede. Ama o yürüyen ‘şeyler’ de işini titizlikle yapan, ileri değerlere sahip çıkan insanlar sayesinde oluyor.

Onların gücü, sessizliklerinin ve sadeliklerinin zarafetinde saklı. Onlar, yaptıkları işlere yeteneklerini ve takipçiliklerini katarak evrenselliği yakalıyorlar.

Bugünkü pazar köşemi Bilim ve Teknik Dergisi'nin nisan sayısını okurken tanıştığım bir bilim kadınına ayırıyorum. Bu portreler, Türkiye'nin solunum yollarını aslında ne tür insanların açtığını anlamak için önemli geliyor bana.

Prof. Dr. Semahat Geldiay, 1990'da Ege Üniversitesi Biyoloji bölümünden emekli evrensel bilime çok önemli katkıları olmuş bir bilim kadını.

Bilim ve Teknik Dergisi Prof. Geldiay'ı tanımlarken ‘omurgasız hayvanlarda, özellikle de böceklerde sinir hormonları ve onları salgılayan hücreler üzerine yaptığı çalışmalarla hem ülkemizde he de dünyada büyük bir ün ve evrensel boyutta saygınlık kazanmıştır’ diyor.

Prof. Semahat Geldiay'ın kendi dalında dünyada sürekli anılan bir bilim adamı olduğunu öğreniyorum.

Ege Üniversitesi'nde kurduğu elektron mikroskobu laboratuvarının hücre ile ilgili bilimsel araştırmalar için çok önemli olduğu belirtiliyor.

Bu laboratuvarların ne gibi zorluklarla kuruldukları ve yaşatılmaya çalışıldıklarını söylemeye gerek yok. Bu olumsuzlukların bilançosunu çıkartmak da bizleri bir yere vardırmıyor zaten.

Önemli olan bütün bu yoklar içinde inanılan bir doğruya bir yaşamı adayabilmek.

Prof. Semahat Geldiay, Cumhuriyet eğitiminin başarı öykülerinin de bir örneği bence. İzmir'de bir ilkokuldan başlayıp İstanbul Fen Fakültesi Biyoloji bölümünde devam eden öğrenim koşusu daha sonra Amerika'daki bilimsel çalışmalara kadar açılıyor.

Cumhuriyet'in başarı öyküsü diyorum çünkü Semahat Geldiay, 1957 yılında doktora sonrası eğitim için gittiği Columbia Üniversitesi'nde Türkiye'den beklenen kadın değil bir erkek bilim adamıymış...

Prof. Geldiay'ın araştırmaya adanmış yaşamının dünyaki önemli bilim üslerinde geçtiğini hatırlatmaya gerek olmamalı. New York Albert Einstein Koleji, Seattle'da Washington Üniversitesi, Montana State, Kaliforniya, Berkley, Kanada'da British Columbia üniversiteleri ve diğerleri...Çok sayıda yayın, konferans ve çalışma.

İstanbul'da çok önemsediğim ikinci bilim şenliğinin başladığı şu günler, evrensel bilime katkısı olmuş Türk bilim adamlarının tanıtılması için bir fırsat olmalı. Ben bu fırsatı, dünya çapındaki bir bilim kadınının başarılarını sizinle paylaşarak kullanıyorum.

Çocuklar ve gençler, Geldiaylar'ın portrelerini daha yakından tanımayı hak etmiyorlar mı?













Yazarın Tüm Yazıları