Güncelleme Tarihi:
Vizesiz turlara talep artıyor. Vizesiz gidilen ülkeler arasından seçim yaparak tatil planlarına yön vermek isteyen vatandaşlar, her geçen yıl güncellenen vizesiz gidilebilen ülkeleri araştırıyor. Vizesiz ülkelere ilgi bu denli artmışken gezgin ve seyahat yazarı Nurgül Büyükkalay, Özlem Köseoğlu ve Bahar Gündoğdu’ya ‘Mutlaka görülmesi gereken vizesiz ülkeler hangileri?’ diye sorduk. Balkanlar’dan Asya’ya kadar 10 ülkeyi önerdiler. İşte, rahatlıkla plan yapabileceğiniz ve rota oluşturabileceğiniz vizesiz gidilen ülkeler listesi
Karadağ doğal güzellikleri, sakin yapısı ve plajlarıyla tam bir yaz tatili rotası…
“Akdeniz iklimine sahip olduğundan yazları sıcak geçen Karadağ’da ailece unutulmaz bir deniz tatili yapabilirsiniz” diyen Özlem Köseoğlu, “Özellikle Budva, deniz tatili konusunda her şeyi sunuyor. Adriyatik Denizi'ne kıyısı olan Budva; sahip olduğu plajları, tarihi dokusu ve yemyeşil doğası ile Balkanlar’ın turizm cennetlerinden biri” dedi. Köseoğlu, şu önerilerin altını çizdi:
“Budva’nın en ünlü plajlarından biri sakinliği ile bilinen Kamenovo… Bir diğer plaj ise berrak deniziyle büyüleyen Sveti Stefan… Kayalıkların hemen yanındaki denizi ile göz kamaştıran Mogren Plajı da hayran olunacak güzellikte. Budva’ya yarımada ile bağlanmış olan Becici Plajı, Petrovac’ta bulunan ve yemyeşil zeytinliklerle çevrili rüya plaj Lucice de en çok tercih edilenler arasında yer alıyor.”
2010’da vizenin kaldırıldığı Arnavutluk, Osmanlı’nın kültür izlerini taşıyan bizden bir adres… Başta başkent Tiran olmak üzere; Berad, İşkodra, Akçahisar, Elbasan gibi tarihi ile ünlü şehirler, görülmesi gereken noktalar arasında yer alıyor.
Özlem Köseoğlu, “Osmanlı kültürü ile sağlam bir bağlantısı olan Arnavutluk’ta, birbirinden temiz plajlar bulunuyor” dedi ve ekledi:
“Maldivler’e benzeyen denizi ile ün yapmış olan Ksamil ve bembeyaz kumu ile Orikum öne çıkan adresler. Eğer sessiz sedasız bir plaj istiyorsanız Buneci Plajı’na gitmelisiniz. Bu plajların yakınlarında pek çok otel bulunuyor. Ayrıca tatlı suları ve yemyeşil doğası ile turistlerin gözbebeği olan Mavi Göz (Syri Kalter) de mutlaka görülmesi gereken yerlerden… Arnavutluk’un en uzun plajı olan Dhermi ve Borsh plajları, turistlerin çokça ilgi gösterdiği Himara, hareketli ortamları sevenler için Jale, başkente yakın olan Golem ise diğer plaj alternatifleri…”
Her köşesi tarih kokan sokakları, yıllara meydan okuyan yapıları ve mis gibi havasıyla Gürcistan, gezilecek yerler açısından unutulmaz bir seyahat durağı. Ülkeye giriş, yeni tip kimlik kartlarıyla yapılıyor.
Başkent Tiflis, en fazla turist ağırlayan şehir olarak ön plana çıkıyor. Kuzeyde Akdeniz iklimini yaşayan ve kumsallarıyla ünlü Batum ise bir diğer popüler durak…
Bahar Gündoğdu, “Gürcistan seyahatinizde Batum, Tiflis ve Kutaisi mutlaka görmeniz gereken üç şehir. Özellikle Batum’un en güzel zamanı Ağustos ve Eylül ayları” dedi. Gündoğdu şu önerilerde bulundu:
-- Batum’un 7 kilometre uzunluğundaki sahil şeridi; tertemiz plajları, yemyeşil doğası ve misafirperver insanlarıyla biliniyor. Meşhur Batum Bulvarı, Batum sahil şeridinde Karadeniz kıyısı boyunca uzanıyor. Kıyı kesimi kafeler, restoranlar ve çocuklu aileler için eğlenceli seçenekler sunuyor. Şehirde mutlaka tarih gezisine de çıkmak gerekiyor. Görülecek yerler arasında; Medea Heykeli, Alfabe Kulesi, Piazza Meydanı, Astronomik Saat ve Ali ve Nino Sevgi Anıtı bulunuyor.
-- Tiflis de yaz aylarında çok fazla turist çekiyor. Şehrin nüfusu Gürcü, Rum ve Ermenilerden oluşuyor. Farklı renklerin bir arada ne kadar güzel durduğunun iyi örneklerinden… Şehirde keşfedilecek yerler; Narikala Kalesi, Barış Köprüsü, Cuma Camii, Metekhi Kilisesi ve Kartlis Deda Heykeli…
-- Kutaisi ise dünyanın en eski şehirleri arasında yer alıyor. 4 bin yıllık bir geçmişi var. Bu nedenle onlarca anı ve eser sizi bekliyor. Bunlardan bazıları; Bagrati Katedrali, Prometheus ve Sataplia Mağaraları, Gelati Manastırı ve Niko Berdzenishvili Kutaisi Devlet Tarih Müzesi…
Tarihi ve kültürel özellikleri düşünüldüğünde Makedonya ile çok sayıda benzer noktamız var. Gezerken hiç yabancılık duygusuna kapılmayacağınız kesin...
Nurgül Büyükkalay, “Gezilecek çok sayıda şehri, tarihi noktası, vadi ve kanyonu bulunuyor. Çok sayıda göl, akarsu, dağ ve ormanıyla da muhteşem bir doğayı barındırıyor” dedi. Büyükkalay, şu önerilerde bulundu:
-- Balkanlar’ın en eski şehirlerinden biri başkent Üsküp. Üsküp, Vardar Nehri’nin her iki kıyısına kurulmuş, Makedon dilinde ‘Skopje’ olarak geçiyor. Makedonya Meydanı, Taş Köprü, Üsküp Eski Çarşı, Üsküp Kalesi başlıca gezilecek yerlerden… Makedonya Meydanı’ndan Taş Köprü’ye doğru yürüdüğünüzde şehrin bir yanında Arnavut ve Türkleri diğer tarafta Makedonları göreceksiniz. Şehri gezerken Osmanlı’dan kalma hanlar, hamamlar ve camiler de çıkacak karşınıza…
-- Ülkenin en turistik şehri Ohrid. Göl kenarında küçük ve hayran kalacağınız güzellikte bir şehir. Bir günde her yerini gezebilirsiniz. Gölde mutlaka tekne turuna katılın.
-- Manastır ise görülmesi gereken bir başka şehir. Bu şehrin bizim için en büyük anlamı Atatürk’ün üç yıl askeri eğitim aldığı okul olan Manastır Askeri İdadisi’nın burada olması…
-- Ülkede doğaya kaçmak isterseniz Matka Kanyonu en popüler yerlerden... Bu dev kanyonda kano kiralayarak keşif turu yapabilirsiniz. Kanyonda ayrıca tekne turları da yapılıyor.
Kazablanka başta olmak üzere Marakeş ve Rabat gibi şehirleriyle öne çıkan Fas, eğlenceli bir rota… Labirenti andıran tarihi mahallelerden sahil kentlerine, antik şehirlerden sonu gözükmeyen çöllere kadar uzanan zenginliğiyle çok özel bir ülke…
Bahar Gündoğdu, “Fas denince çöl turu ve çöl safarisi, yapılacaklar listesinde ilk sırada yer alıyor. Üstelik bu deneyimi Sahra’da yapmak inanılmaz keyifli… Dünyanın en büyük çölü olan Sahra'yı; Fas, Moritanya, Mali, Cezayir, Libya, Nijerya, Tunus, Çad, Mısır ve Sudan paylaşıyor. Sahra kelimesi ‘Büyü’ anlamına geliyor. Bu büyülü yere gidiyor olmak inanın çok heyecan verici” dedi.
Gündoğdu, şöyle devam etti:
“Pek çok seyahat tutkunu Fas’a sadece çöl için gidiyor. Eğer sizin de niyetiniz buysa Marakeş’e gidip oradan bir çöl turu satın alabilirsiniz. Ailece harika zaman geçireceğiniz garanti. Fas’ta çöl deneyimi yaşamadan ya da dağlarına çıkmadan bir seyahat planlanıyorsanız liman kenti Kazablanka iyi bir seçenek. Şehre gitmek için en uygun aylar, Eylül ve Ekim… Şehirde birbirinden farklı konseptlerde büyük sörf tesisleri bulunuyor. Birinde sörf deneyimi yaşayabilirsiniz. Ayrıca El Hank ve Ain Diab plajları denize girmek için popüler yerler.”
İran, köklü tarihi ve kendine has kültürüyle Orta Doğu’nun en dikkat çekici ülkelerinden...
Ülkede mutlaka görülmesi gereken dört şehre dikkat çeken Bahar Gündoğdu, “Yüksek turizm potansiyeli nedeniyle Tahran, İran’da gezilecek şehirler listesinde her zaman ilk sırada yer alıyor. Tahran’ı sırasıyla Tebriz, İsfahan ve Yezd izliyor” ifadelerini kullandı.
Gündoğdu, şehirlerle ilgi şu önerilerin altını çizdi:
-- Tahran’da ilk görülmesi gereken yer Gülistan Sarayı… UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan sarayın çoğunluğu Kaçar döneminde yapılmış ve Kaçar krallarının ikametgahı olarak kullanılmış. Çok büyüleyici bir görüntüsü var. Keza Sadabad Sarayı da öyle… 110 hektarlık geniş bir bahçesi ve yürüyüş yollarının bulunduğu saray, günümüzde müze olarak kullanılıyor. Burada fotoğraf çekmeye doyamayacaksınız. Gezilecek diğer noktalar ise Niavaran Sarayı, Milad Kulesi ve Azadi Kulesi ile Nasır Hüsrev Caddesi…
-- Tebriz de ülkenin kuzeybatı bölümünde yer alıyor. Buraya 2-3 gün ayırabilirsiniz. Kalesinden El Gölü’ne, Stephanos Manastırı’ndan Şairler Mezarlığı’na kadar görülecek pek çok yeri bulunuyor.
-- Fakat İran’da benim en çok âşık olduğum şehir İsfahan… Bu bölgeye eğer zamanınız varsa 3-4 gün ayırmanızı öneririm. Urgan köprüsü üzerinde Zayenderud Nehri’ne bakmak için bile buraya gelinir. Heşt Beheşt Sarayı’nın bahçesinde yürüyüş yapmak ise harika bir deneyim.
-- Yezd ise diğerlerinden çok farklı bir şehir… Tarihi şehir merkezinde, ‘Badgir’ adı verilen rüzgâr kulelerinin süslediği kerpiç evler çok enteresan… Instagram’da bolca beğeni alacak kareler çekeceğinizi garanti ederim. Ayrıca Su Müzesi ve Ölüler Şehri’ni de rotanıza eklemelisiniz.
Ürdün, Orta Doğu’nun kalbinde olağanüstü güzelliklerle dolu bir ülke. Asurlular, Babiller, Persler, Romalılar ve Osmanlı İmparatorluğu etkileri altında kalmış. Bir yandan çölde olmanın gizemini yaşayacağınız bir yandan da masmavi resiflere dalarken rengârenk dünyanın büyüsüne kapılacağınız bir coğrafyaya sahip…
“Taşın en büyülü hali Petra Antik Kenti’nde kızılın en güzel rengini görebilir, Ürdün’ün en büyük çöl alanı Wadi Rum’da Mars’a gitmiş hissi yaşayabilir, dünyanın en yüksek tuz oranına sahip iç denizi Ölü Deniz’de suyun üzerinde kitap okuyabilir, Akabe’de Kızıldeniz’in rengârenk resiflerine dalış yapabilirsiniz” diyen Nurgül Büyükkalay, “Sadece birkaç saat uçuşla dünyanın başka hiçbir yerine benzemeyen güzelliklerle dolu bir ülke burası, hem de vizesiz” dedi.
Maldivler, akla hep balayını ve lüks tatilleri getirse de buraya seyahat etmenin ekonomik yolları da var. Su üstü bungalovlar, beyaz kum, turkuaz deniz ve palmiyelerin ötesinde bir Maldivler tatili yaşamak mümkün.
Nurgül Büyükkalay, “Maldivler, Hint Okyanusu’nda 1200 adadan oluşan bir adalar ülkesi. Bu adaların hepsinde hayat yok. Resort adalar ve yerlilerin yaşadığı adalar olarak ikiye ayrılıyor. Her iki deneyimi de yaşamış biri olarak söyleyebilirim ki yerlilerin yaşadığı adalarda konaklayın. Böylece tatilinizi daha ekonomik hale getirebilirsiniz” dedi. Büyükkalay, şöyle devam etti:
-- Resort ada tamamen otele ait. Burada su üzeri ya da plaj bungalovlarda konaklama seçenekleri var. Günlerinizi dalga seslerinde uyuyarak, ayağınızı hiç yakmayan beyaz kumlara basarak ve turkuaz sularda bol bol yüzerek geçirebilirsiniz. Ama bu cennet coğrafyada yaşayan yerli halkın hayatını da görmek lazım.
-- Yerli adalar büyük otellerin aksine butik otelleri barındırıyor ve her bütçeye uyuyor. Bu adaların en çok tercih edilenlerinden biri de Maafushi. Tüm adayı bisikletle dolaşıp, yerlilerle tanışıp, yerel yaşamlarını gözlemleyip, geleneksel lezzetlerini tadabilirsiniz.
Seyşeller dünyada granitten oluşan tek okyanus adaları. Haritaya baktığınızda Hint Okyanusu’nda küçücük noktalar gibi görünen irili ufaklı yüzlerce adadan oluşan Seyşeller'de gezilecek üç ada var: Praslin, La Digue ve Mahe.
“Adalar arası geçişler feribot ya da deniz uçağı ile sağlanıyor” diyen Nurgül Büyükkalay, “Zamanınızı sadece tek bir adada geçirmeyin. Her üç adaya da en az ikişer gün ayırın. Seyşeller’e yılın hemen hemen her dönemi gidilebilir. Hava sıcaklığı tüm yıl 25-30 derece arası. Deniz suyu ise yıl boyu ortalama 28 derecelerde” dedi.
Büyükkalay, “Seyşeller, dünyanın en güzel ve en çok fotoğraflanan plajlarından birine ev sahipliği yapıyor; Anse Lazio Plajı. Volkanik kayaların arasından gidilen yol bembeyaz bir kumsala çıkıyor. Seyşeller’de tüm plajlar halka açık. Bir otelin plajına gidecek olsanız bile hiçbir ücret ödemiyorsunuz” ifadelerini kullandı.
Afrika’nın en kalabalık ülkelerinden biri olan Mısır, deniz ve dalış tutkunlarının vazgeçilmez rotalarından biri… Mısır’ın tamamen vizesiz olduğunu söylemek yanlış olur. Çünkü Şarm El-Şeyh bölgesine, Türkiye’den vizesiz giriş yapılırken, ülkenin diğer bölgelerine ise 25 dolar karşılığında kapı vizesi uygulamasıyla giriş sağlanıyor. Fakat çok uğraştırmadan rahatlıkla geçiş yapılabiliyor.
“Bu büyülü ülkede, denize girilecek inanılmaz plajlar bulunuyor” diyen Özlem Köseoğlu, “Berrak turkuaz suların büyük hakimiyet kurduğu Hurgada, Şarm El-Luli ve Şarm El-Şeyh’in renkli dünyasına hayran kalacaksınız… İnci kumları ile Almaza Koyu ve tertemiz suyu ile Zeytuna Plajı da ailece güzel vakit geçirmek için keyifli yerler” ifadelerini kullandı.