Beyaz ekmek DP’nin 1950’deki vaadiydi

BAŞBAKAN’ın, beyaz ekmeğin sofradan kaldırılması istemi nasıl olacaktır?

Haberin Devamı

Bunu medyatik bir doktor üslubuyla söylemiştir.
Geriye gidersek... Köylüye beyaz ekmek yedirmek vaadi, 14 Mayıs 1950’deki seçim kampanyasında olmuştur. Ve bu propaganda büyük oy getirmiştir.
Diğer adıyla francala üretimi, ABD’nin Marşal Yardımı sonucu getirilen fırın makinaları ile başlamıştır. Herkesin özlemi oldu.
Türk köylüsü eskiden çavdar eker; ekmeği de ‘çavdar yufka’ adıyla anılırdı.
Karadeniz köylüsü de mısır ekmeği yerdi.
Bugünün çavdar ve mısır ekmekleri 60 yıl önce karabasanımızdı! Bu kuru ekmekten bıkmıştı halk... “Size buğday ekmeği yedireceğiz” sözü, mitinglerde büyük alkış alırdı. Boğazımızda duran çavdar ekmeğini francalaya katık yaptığımızı hatırlatırım.
DP’nin bu vaadi sonucu, tohumluk buğday ithal edilmiş; üretim ‘arı beyaz buğday’a dönmüştür. Beyaz ekmek yiyenler ‘sosyetik’ sayılmıştır.
- Çavdar unu; buğday unundan yarı yarıya ucuzdu. Şimdi bir kat daha pahalı; çünkü ekim alanları daraldı.
Beyaz kabuklu unu 25 yıl öncesinin bir su değirmeni işletmecisi olarak üretirdik.

KEPEKLİ UN ŞİŞMEZ

Kepekli un, zor açıldığından, kabuğu soyulmuş beyaz un karşısında kepenk kapatmıştır. Kepekli ekmeği işlemek zordur. Son 20 yılda, beyaz ekmeğe katılan katkı maddeleri, 200 gr ekmeği, yarım kiloluk gibi şişirmişlerdir. Yutturmaca buradadır. Kepekli un şişmez. Yarım kg undan yarım kg ekmek elde edilir. Dünyanın hiçbir yerinde 200 gr. ekmek olmaz.
- Türkiye fırıncılık tekelini ele alan Karadenizli fırıncıların kepekli undan daha ağır ve daha ucuz ekmek yapmaları gerekir. Önce beyaz ekmeğin satış fiyatını indirerek işe başlanmalıdır. Şöyle ki; 100 gr. undan ekmeğin girdisi 10 kuruştur. Tüm diğer girdilerle bu maliyet en çok 30 kuruştur. Yılbaşında 80 kuruş olan ekmek, 100 kuruşa çıkarılmıştır. Eskiden ekmeğe narh konularak, belediye bu fiyatı normalde tutardı. Fırıncılar ekmek fiyatına kendileri zam yapmaktadırlar. Çok çocuğu olanın tanrı yardımcısı olsun! Sonuçta fırıncılar, kepekli beyaz unla, en az yarım kg’lık ekmek üretip 50 kuruşa satacak prosesler bulmalıdırlar.

FIRINCI TRÖSTÜ YIKILMALI


Belediyeler ‘Halk Ekmek’ misali ekmek konusunda öncü olmalıdırlar. Türkiye’deki tüm fırıncıların zenginliği ve fahiş kazançlarıdillere destandır. Soygun sona ermelidir.
Mak. Müh. Aslan ÖZMEN- (Göksun’lu) Çiftçi ve su değirmencisi

Haberin Devamı

ABD’den yılbaşı kartı 1.5 TL’ye geldi, benim kartım 2.30 TL’ye gitti

Haberin Devamı

ANKARA’daki köşemizde okurunuz Cihan Yörükoğlu’nun PTT ile şikâyetinin benzeri benim de başımdan geçti. ABD’deki dostlarıma 15.12.2012 tarihinde yolladığım yılbaşı kartlarından sadece biri, o da 15.1.2013 tarihinde yani bir ay sonra yerine ulaştı. Eskiden yine aynı adreslere yolladığım kart ve mektuplar hem en geç 15 gün içinde yerine ulaşır hem de fiyat olarak şimdikinden daha ucuza giderdi. ABD’den bana yollanan kartlardan 85 sent (1.5 TL) alınırken benim yolladıklarımdan PTT kart başına 2.30 TL (1.3 dolar) ücret aldı. Şikâyet için internet sitesine girdiğimde yine uzunca bir süre bekledikten sonra cevap olarak benden ’barkod’ numarası istendi. Oysa normal bir yılbaşı kartını ancak taahhütlü ya da iadeli taahhütlü yollarsam ve ek ödemeler yaparsam böyle bir barkod numarası veriyorlardı. Yoksa normal bir mektup ya da kart için barkod verilmiyor. Ama ücreti Amerika’da alınanın çok üstünde alınıyordu. Aynı ‘barkod’ talebi ile birlikte bir de bağlantı iletmiş PTT. “Aşağıya tıklayarak bizden ne kadar memnun olduğunuzu belirtin” diyor bağlantıda.
Güler misiniz, ağlar mısınız?
Kenan YUMURTACI / Emekli öğretim üyesi - ÇANKAYA

Haberin Devamı

‘Ay’da Buluşalım’

OCAK aylarında bu kaçıncı ölümdür; Uğur Mumcu, Hrant Dink, Muammer Aksoy, Gaffar Okan, Özdemir Sabancı, Burhan Doğançay, Toktamış Ateş ve dün de Sadun Tanju (89)... Çoğu da aydın kişiler; gazeteci, sanatçı, biliminsanı ve işadamı...
27 Mayıs’ın en etkin gazetecilerinden biriydi. Vatan ve Ulus’ta ‘Politika ve Ötesi’ başlığıyla siyasi ve sosyal yazılar yazdı. 1960-63 döneminde Londra Basın Müşavirliği’nde bulundu. Demokrat İzmir, Kim, Demokrat’tan sonra Cumhuriyet’te röportajlar yaptı; Oktay Kurtböke’nin Genel Yayın Müdürlüğü’nde ‘Müessese Müdürlüğü’nde bulundu. Cumhuriyet’in çalışanları onun döneminde
ahşap ‘Pembe Konak’a çıkıp yeni mekânına geçmişti, bu bir anlamda ‘yenilenme’ idi, daha sonra Dış Haberler Servisi’nde çalışmaya başlayan Emine Uşaklıgil’e devretti görevini, Cumhuriyet’in gelişme dönemi idi bu yıllar, 1991’lere kadar...
Sadun Tanju’dan çok şeyler öğrendik, hatta nişan yüzüğümüzü bile o takmıştı. 1977’den sonra emekli oldu. Çok sayıda kitabı vardır; Daha Güzel Bir Dünya, Kutsal İnekler, Tepedeki Dört Adam; Ecevit, Demirel, Erbakan ve Türkeş’in siyasal portreleri, Yahya Kemal ve Halikarnas Balıkçısı, Atatürk’ün Yanındakiler-Karşısındakiler... Kazım Taşkent, Hacı Ömer, Sadıka (Sabancı) Ana, Ali Naci Karacan, Vehbi Koç, Çetin Emeç’in portreleri gibi ilginç kitapları vardır.
Bodrum Turgutreis’te otururken Sadun Tanju’nun, yurtdışında yaşayan torunu Nazlı’ya yazdığı mektuplar ‘Ay’da Buluşalım’ başlığıyla ve Selin Nazlı Ustaoğlu imzasıyla yayınlanmıştı, üç yıl önce...

Haberin Devamı

Doğan ile Borisov arasında ne var

SOFYA’da pazar günü yapılan Türkiye’deki Bulgaristan göçmenlerinin yakından izlediği Halk ve Özgürlükler Hareketi’nin (HÖH) Kurultayı’nda Ahmet Doğan’a karşı yapılan ‘suikast’ girişiminin arkasında neler var?
Türklerin oluşturduğu HÖH’ün kurulduğu 1990’dan beri liderliğini yürüten ve geçmişte Jivkov’a yakınlığı ile bilinen felsefe doktoru Ahmet Doğan, kurultayda yeniden olmayacağını açıklayıp yerine Kırcaali’den, Başkan Yardımcısı Lütfü Mestan’ı önerdi. Bu doğrultuda Mestan Genel Başkan oldu. Nitekim seçildi de... Doğan konuşmasının sonunu getiremedi ama medyaya dağıtılan metinde, iktidardaki ‘milliyetçi’ parti GERB’in Genel Başkanı ve Başbakan Borko Borisov’u eleştirerek korku imparatorluğu yaratmak istediğini ileri sürüp ekledi:
“Kendisini güvende hissetmediği için ikinci bir sigorta istiyor. Bunun için de Ankara’daki Türk meslektaşına hitap ederek kendisine yardımcı olunmasını istiyor. Ankara’daki meslektaşı da olumlu cevap veriyor.”
(Türkçe konuşma metni 50 satırı buluyor; biz bu kadar özetledik. Yani Ahmet Doğan, Başbakan Borisov ile Erdoğan’ın iyi ilişkiler içinde olmasını ‘tuhaf’ olarak değerlendiriyor. Borisov’u ‘Kahraman-Kurtarıcımız’ olarak adlandırıyor.
Geçen iki hükümette koalisyon ortağı sosyalist partiye yakınlığı ile bilinen Doğan’ın, Borisov’la ilişkileri gergin... HÖH son seçimde 37 milletvekili çıkarmıştı. Doğan’la arası açılan eski yardımcısı Kasım Dal bundan bir süre önce ‘Hürriyet ve Şeref Halk Partisi’ (HŞHP) adıyla yeni bir parti kurdu.
Kendisine yönelik ‘bölücülük’ eleştirileri nedeniyle Dal, genel başkanlığa HÖH Milletvekili Korman İsmail’i seçtirtti.
Dal’ın daha önce Ankara’da AKP’nin üst düzeyi ile bazı temaslar yaptığı ileri sürülüyor.
HÖH Kongresi’ne Türkiye’den; CHP’li Faik Öztrak, Emre Köprülü, Recep Gürkan ve Mehmet Kesimoğlu, MHP’li Bülent Belen ve Mesut Dedeoğlu ile Tekirdağ, Çorlu, M. Ereğlisi, Nilüfer, Buca ve Bornova’dan belediye başkanları ile Türkiye’de yaşayan çok sayıda ‘göçmen’ vatandaş katıldı. AKP’den kimsenin olmaması dikkat çekti.
CHP Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü bir soru üzerine, Doğan muhaliflerinin öne sürdüğünün aksine “Suikast girişiminde bir şüphe yok. İyi ki silah ateş almadı” dedi. Kasım Dal yandaşları ise olayın bir ‘kurmaca’ olduğunu, Doğan’ın da ‘rol’ yaptığını ileri sürüyorlar.
Doğan’ın özel kalem müdürü Ahmet Emin, 5 yıl önce Sofya’daki malikânesinin yakınlarındaki bir sokakta ölü olarak bulunmuştu. Doğan’ın yakın çevresi, olayı ‘intihar’ olarak nitelerken muhalifleri ‘cinayet’ olduğunu ileri sürmüştü.
Gelişmelerin, Ahmet Doğan’ı destekleyenler tarafından endişe ile izlendiğini, olayların gerisinde aşırı sağcı Ataka partisinin bulunduğu ileri sürülüyor. Saldırgan Oktay Hasanof’un, olaydan önce annesine bir mektup bırakarak Ahmet Doğan’a, ‘dokunulmaz’ olmadığını göstermek istediğini yazdığı öğrenildi.

Yazarın Tüm Yazıları