‘Ben söylememiş miydim!’

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Çok yakında, ‘Dünya piyasalarında durgunluk olmasaydı, herşeyi çözecektik’i patlacaktır purolu bakan. Çünkü hiç sarsılmaz sandığımız Amerikan ekonomisi de sıkıntıda.

Bilindiği gibi Wall Street'te günlerdir sinirler çok gergin.

Borsa'daki parlak çocuklar ter kan içindeler. Hisse senetleri önceki gün yüzde 3.4, son on beş gün içinde de yüzde 10 dolayında düştü.

Şimdi ‘Ben söylememiş miydim’ci iktisatçılar ortaya çıkacaktır Amerika'da.

Bilindiği gibi Asya krizi üzerine yapılan binlerce analiz genelde ‘Ben öngürmüştüm’ şeklinde bir günah çıkartmaya dönüştü.

Fal bakanların öngörüleri tutmayınca, ‘Ben söylememiş miydim’ deyip gene de sıyırmayı başaranların psikolojisini, Amerika'nın ünlü üniversitelerinden MIT'nin madyatik iktisat profösörü Paul Krugman çok iyi anlamış.

Krugman'ın makalesi bizim ekonomi yönetimini çağrıştırdı bana.

İki ay öncesine kadar ‘Asya krizinden etkilenmedik’ demeçleri sayfaların manşetindeyken şimdi ‘İhracatımızı Asya vurdu’ başlıkları çıkıyor. Kimseden ses yok.

Analiz yapacağım diye saçmalamanın da bir sınırı olabilmeli...Bunu Krugman çok iyi ortaya koşmuş ve Asya krizi hakkında yazı yazanları şöyle gruplamış.

- Kapitalizmin borazancıları: Asya krizinin arefesine kadar serbest piyasa ekonomisini coşkuyla savunanlar büyük bir mutlulukla, bütün dünyanın piyasa düzenine doğru ilerlediğini savunuyorlardı. Onlara göre gerek ölçek gerekse de nitelik açısından büyük bir global dalgaydı bu.

Ve de bu büyük global üretim dalgasının itici gücü Asya ekonomileriydi.

Asya'daki arslanlar, kaplanlar tepetaklak gidince ne oldu?

Piyasa borazancıları kendi kendilerini sorguladılar mı?

Tabii ki hayır.

Onlara göre krizi yaratan temel neden Asya ekonomilerinde piyasanın yeterince serbest olmamasıydı. Yani ‘Benim dediğim aslında doğrudur ama bir takım aksaklıklar oldu’ya getirdiler işi.

- Aşırı üretimciler: Bu gruba mensup pekçok iktisatçı, uluslararası dev şirketlerin ihtiyaçtan fazla üretim yaptıklarını yazıp duruyorlardı.

Asya krizine büyük şirketlerin üretim fazlası mı yol açtı? Hayır.

Büyük çaplı arsa-emlak spekülasyonu, yerli iş adamlarının aşırı yatırım furyasıyla birleşince balon patladı. Ama yukarıdaki görüşü savunanlar hâlâ tutkuyla ‘Biz ne kadar haklıymışız’ demekteler.

- Asya'dan korkanlar: İki yıl öncesine kadar ciddi dergilerin en çarpıcı yazıları Asya mucizesi üzerinde odaklanmıştı.

Bütün yorumlar, Japonya'nın ve de diğer Asya ülkelerinin yeni ve üstün bir kapitalizm geliştirdikleri yönündeydi ve dehşet içinde Asya kapitalizminin Batı'yı tehdit ettiği savunuluyordu.

Asya'da bunca olup bitenden sonra bu görüşler havaya mı uçtu? Hayır. Asya'dan ürkenler, hâlâ aynı şarkıyı söylemeye devam ediyorlar.

Tabii ufak tefek düzeltmelerle. Clyde Prestowitz'in yaptığı gibi. Prestowitz, düne kadar, ‘Hükümet ile iş dünyası arasındaki işbirliği Japonya’nın ileri teknolojiyi yakalamasına yardımcı olacak. Japonya bu sayede, Amerika üzerinde teknolojik üstünlük kuracak', diyordu.

Japon ekonomisi tökezlenince aynı yazar, ‘Japon modeli, geri kalmışlığı kapatıp ileri sıçramak için bir mucize yöntemdi. Ancak görülüyor ki bu her mevsimde uygulanamıyor’ yorumunu yapıyor.

- Asya severler: Asya tutkunu iktisatçılar, bu ekonomilerin geçmişteki kalkınma hızlarının önümüzdeki yıllarda da süreceğine inanıyorlardı. Krizden sonra ne oldu? Aralarında Harvard'lı iktisatçı Jeffrey Sachs'ın da bulunduğu Asya severlerin görüşü değişti mi? Hayır.

Asya krizi onlara çok bilinen bir gerçeği ispatladı. Çok güçlü ekonomiler bile finansal panikle sarsılabilirler.

Asya krizinde yaşadık. Tarih bunların örnekleriyle doludulur.

İnsanlar nedense kendilerini ‘kutlamayı’ çok severler. Olaylar onları komik duruma düşürse de.

Hele bizdekiler. Asya krizine tehşiş koymakla kalmadılar bütün dünyaya ders verdiler! Ama ilginçtir ülkenin Asya krizinden etkilendiğinin farkına varamadılar.













Yazarın Tüm Yazıları