Ben size köpek

Adı İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği. Uğraş alanının, son yıllarda çok moda olan İnsan Kaynakları Yönetimi olduğunu sanıyorsunuz değil mi? Siz öyle sanmaya devam edin.Adı geçen dernek geçtiğimiz hafta bir panel düzenledi. Panelin konusu kulağa hoş geliyor; ‘‘Cinsel Tacizin Tanımı ve İş Dünyasına Yansıması’’... Cinsel taciz kavramının pop feministlerce dejenere edilip, Amerikalıların başına bela olmasına ve yarattığı kavram karmaşasıyla Türkiye’yi de tehdit eden boyutlara yaklaşmasına bakarsanız yerinde bir konu seçimi gibi gözüküyor. Ama tabii konunun pop feminist söyleme kayacağı önceden belliydi. Zeynep Güven’in Hürriyet gazetesinde yayınlanan 21 Ağustos tarihli haberini okuyunca da aynen öyle olduğu anlaşılıyor.Aslında İnsan Kaynakları Yönetimi Derneği’nin şirin görünüşlü konu seçimine kanmayıp, panel için hazırlamış olduğu davetiyeye bakarsanız böyle bir konu seçmiş olmalarının ardındaki, cinsiyet ayrımcı karanlık niyeti de hemen anlıyorsunuz. Çok davetiye gördüm ama bu panelin davetiyesi kadar rezil, iğrenç, yüz karası, lanet olası, ırkçı, cinsiyet ayrımcı, hakaret edici olanını görmedim. Davetiye açık açık erkeklere ‘‘köpek’’ diyor. Davetiyenin üzerine basılı resimde masum masum oturan bir beyaz kedi var. Çevresini altı kara köpek sarmış. Fotoğrafın altında da ‘‘is-te-mi-yo-rum’’ yazısı... Ve üstüne üstlük bu davetiye yalnızca kadınlara değil erkeklere de gönderiliyor. İşin daha da trajikomik yanı, bu davetiyeyi alan erkeklerden bazıları kendilerine yapılan hakareti kabul edercesine tıpış tıpış panelin yolunu tutuyor.Gerçi Zeynep Güven’in haberinden okuduğum kadarıyla, yapılan hakareti sindirip, panele panelist olarak katılan erkeklerden psikolog Emre Kongar, konuşmasının başında, bugüne kadar hemen hemen her türlü psikolojik vakayla karşılaştığını, ancak cinsel tacizden kendisine şikayette bulunan birisinin olmadığını belirterek zokayı yutmadığı izlenimi verse de, hemen ardından ‘‘Belki de çalışanlar cinsel tacizi iş yaşamının bir gereği, doğal bir parçası olarak kabul ediyorlar’’, diyerek oltaya balıklama atlıyor. Kadınların cinsel taciz olarak adlandırılan davranışlardan belki abartıldığı kadar rahatsız olmadıkları da olası bir seçenek değil mi? Ya da cinsel tacizin, yaygın inancın aksine o kadar yaygın olmadığı seçeneğine neden deyinilmiyor?Anlayış fukaraları hemen itiraz etmesin, cinsel tacizde bulunan erkekler yok demiyorum. Ama abartıldığı kadar yaygın olduğuna inanmıyorum. Aksine, asıl cinsel tacizin, bu pop feminist cinsel taciz yaygarasından başka bir şey olmadığnı düşünüyorum. Kanıtı da işte bu davetiye. Bu davetiyedeki küfür kadar karşı cinsi taciz eden başka bir toplu cinsel taciz vakası hatırlamıyorum. Her fırsatta erkek egemen olmakla suçladıkları yargının bu açık hakaret hakkında bir işlemde bulunmamasını da, yargının erkek egemen olmadığının kanıtı olarak sunuyorum.yurtsan@ibm.net
Yazarın Tüm Yazıları