Bayram öncesinde şeker ve tatlıya dikkat

Güncelleme Tarihi:

Bayram öncesinde şeker ve tatlıya dikkat
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 28, 2011 00:00

Ramazan Bayramı yaklaşırken tatlı ve şekerdeki hilelere dikkat çeken satıcılar vatandaşları tatlı ve şeker alırken dikkatli olmaya çağırıyor.

Murat YILMAZ
Bayram öncesi tatlı ve şekerlemeye olan talebin artması nedeniyle fırsatçıların türediğini belirten baklava üreticileri ucuz diye alınan tatlıların sağlığı tehdit edebileceğine dikkat çekiyor.
62 yıldır baklavacılık geleneğini sürdüren üretici Abdurrahman Baday piyasadaki ucuz baklavalarda hile olabileceğini söyledi. Vatandaşları tatlı alırken dikkatli olmaya çağıran Baday şöyle konuştu:
“Atalarımız ‘Ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti’ demişler. Vatandaşlara miktarı azaltarak kaliteli olanı almalarını tavsiye ederim. 25 TL’nin altındaki fiyatlardan şüphe duymalılar çünkü bugünkü maliyetlere baktığınızda 8 ila 10 lira arasındaki bir fiyata baklavanın çıkması mümkün değil. Örneğin ucuz olan baklavalarda şeker şerbeti glikoz kullanılıyor. Hatta yer fıstığını boyayarak Antep fıstığı gibi gösterenler var. Kimyasal madde kullanılarak tatlıların daha fazla parlak olması sağlanıyor bunlar yenirken midede yanma yapar. Vatandaşlar iyi baklavayı kokusundan ve tadından anlayabilirler.”
Sağlıktan ödün vermeyin
Baklavacılıkta altıncı kuşak temsilcisi olan Murat Güllü ise piyasadaki ucuz baklavada ne kullanıldığının bilinmediğini, bu durumun büyük bir tehlike oluşturduğuna dikkat çekti. Bayram öncesi kaçak üretim yapan işyerlerinin artabileceğini ifade eden Güllü şunları söyledi:
“Baklavada asıl olan kaliteli yağ ve fıstıktır. Ucuz diye satılan baklavaların nelerden yapıldığını bilmiyoruz. 150 yıllık bir baklavacılık geçmişimiz var. Bu süreçte vatandaşlarında tatlı alırken dikkat etmeleri gereken ilke olarak ‘baklava beş duyuya hitap eder’ kuralını söyleyebilirim. Öncelikle albenisi olur göze hitap eder, kokusu farklıdır, yendiğinde sesiyle kulağa hitap eder, tadıyla da farkını ortaya koyar. Vatandaşlar kar edeceğiz derken kaliteden ve sağlıktan ödün vermiş olurlar. İki dilim ucuzdansa bir dilim kaliteli yemelerini tavsiye ederim. Maksat bayramda ağızların tatlanmasıdır.”

Piyasadaki sahte şekere dikkat

ŞEKER-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök de Ramazan Bayramı öncesi sahte şekerlerin piyasaya sürülebileceği uyarısında bulunarak, vatandaşları uyardı.
Gök, “Şekerlemeler konusunda vatandaşlarımız çok dikkatli davranmalılar. Emsallerine göre çok ucuz olan tatlandırıcılardan üretilen şekerlemelerden kaçınmalılar” dedi. İnsan sağlığını ikinci plana iten sahte ve taklit ürünlerin özellikle çocukları etkilediğini belirten Gök, son zamanlarda pancardan elde edilen şekerin yerini almaya çalışan yapay tatlandırıcılara karşı ailelerin çocuklarını koruması gerektiğini söyledi.

Bir ramazan geleneği: Güllaç

RAMAZAN denince akla ilk gelen geleneksel Türk tatlılarından olan güllaç Osmanlı sultan sofralarından bugüne kadar gelen bir lezzet.
Osmanlı’da 15. yüzyıl ortalarında halk mısır nişastasından yufka açıp stoklar ve havayla temas halinde olduğu için kuruyan bu yufkaları süt ve şekerle ıslatıp yerdi. Zamanla gül suyunun eklenmesiyle “güllü aş” ismi verilen günümüzde ramazanın olmazsa olmazlarından olan güllaç ortaya çıktı.
Püf noktaları
Türkiye’de yılda ortalama 250 ton üretilen güllacın yüzde 85’i ramazan ayında üretiliyor. İyi bir güllaç yapımında dikkat edilmesi gereken püf noktaları ise şu şekilde:
Suyla karıştırılan mısır nişastası ve unun tavada pişirildikten sonra kurutulmasıyla elde edilen güllaç yapraklarının ideal ağırlığının 30-35 gram olması gerekiyor çünkü ağırlık azalırsa yapraklar kırılıyor, artarsa güllaç lapalaşıyor. İyi bir güllaç için, hazırlanan güllaç yaprakları iki yıl içerisinde tüketilmesi gerekiyor, fakat fazla güneş almayan, rutubetsiz ve havadar bir yerde yaprakları on yıla kadar saklamak mümkün.
Vücuda olumlu etkileri
Güllaç sütlü bir tatlı olduğundan uzmanlar, iftardan sonra hazmı kolaylaştırdığı ve hafif bir tatlı olduğu için rahatlıkla yenebileceğini belirtiyor. Ayrıca içerdiği protein, B ve E vitaminleri nedeniyle güllacın bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğini de vurgulayan uzmanlar, bu vitaminlerin sakinleştirici ve stresi azaltıcı etkileri olduğunu, oruçtan ötürü düşen kan şekerinin normal seviyesine gelmesine yardımcı olduğunu ifade ediyor.

Ramazan perhiz değildir

Özge ATALAY
UZMANLAR obezite sorunu yaşayan insanların ramazan ayını diyet yapabilecekleri bir dönem olarak görmemeleri gerektiğini bildirdi.
Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Serdar Günaydın obezite sorunu yaşayan kişilerin ramazan dönemini perhiz yapabilecekleri dönem olarak değerlendirilirse ters etki yapabileceğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Ramazan konusunda toplumda en sık rastlanan yanlışlardan biri obezite (şişmanlık) sorunu olan kişilerin bu dönemi bir perhiz fırsatı olarak görmesi. Gün boyu aç kalmak metabolizma hızını yavaşlatarak alınan besinlerin yağ haline gelmesini kolaylaştırır. Bu durum kilo artışına sebep olur. Ramazan’da kişiler hareketsiz kalmaya meyillidirler. Kendilerini yormamak için yürüyüş, koşma gibi aktiviteleri bilinçaltından yapmak istemezler. Bu durum şişmanlamaya sebep olabilir. Yani kısacası oruç tutarken bırakınız zayıflamayı kilo almak işten bile değil aslında.
Su ve uyku dengesine özen
Oruç tutanların ise dikkat etmesi gereken önemli konu vücudun su ve uyku dengesine azami özen göstermek. Açlık kişilerde kan şekeri düşüklüğü, dehidrasyon dediğimiz vucüdun susuz kalması ve su- tuz dengesinin bozulmasına yol açar. Buna bağlı olarak halsizlik, işte verimsizlik, depresyon, konsantrasyon güçlüğü, uyuklama, mide ağrısı, hazımsızlık, tansiyon düşmesi gibi belirtiler ortaya çıkar. Ramazan’da sağlık yönünden yapılan bir diğer hata da uyku uyumamaktır. Bu vücudun dinlenememesine yol açarak ertesi gün başağrısı ve tansiyon düşüklüğüne yol açabilir. Ramazan’da sahura kadar uyanık kalmamalı, günde sekiz saat uyku mutlak ihmal edilmemelidir.

Ramazanda ağız kokusuna tarçın

RAMAZAN’da önemli bir sağlık sorunu olan ağız kokusu için uzmanlar, içecek ve uygun yiyeceklerde tarçın kullanarak ağız kokusunun önüne geçilebileceğini belirtti.
İnsanlık tarihinin en eski baharatlarından biri olan tarçının, M.Ö. 3000’lerde Çinliler tarafından kullanıldığı bilinmekteyken Avrupa’da ise 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar en pahalı ve değerli baharatlardan biriydi. Yemeklerde ve tatlılarda lezzet ve koku vermesi için kullanılan tarçın, özellikle sütlü tatlılarda kullanıldığında sütteki zararlı bakterileri yok edici bir özelliğe sahip. Uzmanlar tarçının ağız içi bakterilerini önlemede önemli bir etkisi olduğunu belirterek, Ramazan ayı içerisinde ağız kokuları için tarçını öneriyor. Tarçını, iftar sırasında yenilen yemeklere, kompostoya, çaya ya da ramazanın eşsiz lezzeti olan güllaca katabilirsiniz.
Tarçının faydaları
Ağız kokusunu gidermenin yanı sıra uzmanlar, günde yarım çay kaşığı tarçın alan kişilerin kan şekerleri seviyelerinin daha iyi olduğunu belirtti. El ve ayaklardaki titremeleri ve damar tıkanıklığını önleyen, mide rahatsızlıklarına ve karın ağrılarına iyi gelen, bağırsak kurtlarının dökülmesine ve bağırsak iltihaplarının iyileşmesine yardımcı olan, kötü kokuları, öksürüğü ve ishali kesen tarçın, vücudun direncini arttırıyor ve kan şekerini dengeliyor.

BUGÜN NE YİYELİM

BARBUNYALI KABAK ÇORBASI (4 KİŞİLİK)

Malzemeler:
2 adet Kabak
6 adet Fasulye
4 yemek kaşığı haşlanmış Barbunya
1 adet Domates
1 adet Soğan
2 yemek kaşığı Mısır unu
2 yemek kaşığı Tereyağı
5 su bardağı Su
Tuz
Karabiber

Hazırlanışı:
Tencereye su koyularak, kaynatılır. İçine küp küp doğranan fasulye ve kabak atılır. Ardından haşlanan barbunya atılarak, pişirilir. Mısır unu bir fincan su ile sulandırılarak, kaynayan tencerenin içine dökülür. Başka bir tavada ince kıyılmış soğanlar tereyağında sotelenerek, içine domates ilave edilir. Bu karışım çorbanın üzerine ilave edilip, tuz ve karabiber ile tatlandırarak servis edilir.

YAĞLI HAMURDA KUZU İNCİK

Malzemeler:
4 adet kuzu incik
15 adet arpacık soğan
1 diş sarımsak
4 çorba kaşığı sıvıyağ
1 çorba kaşığı un
1 çorba kaşığı salça
3 adet domates
4 yaprak milföy hamuru
1 yumurta sarısı
Tuz
Karabiber

Hazırlanışı:
Tencerede sıvı yağ ile sarımsak ve arpacık soğanlar sotelenir. Daha sonra içine kuzu incikler atılarak 5-10 dakika kavrulur. İncikler çıkarılarak unu ve salçayı atarak su ve doğradığımız domatesleri de ilave ederek kaynamaya bırakılır. Kaynadıktan sonra incikler tekrar tencereye koyularak kısık ateşte pişirilir. Piştikten sonra kenara alınıp yağlı hamuru bir tepsiye koyarak üzerine pişen inciklerden bir tane yanına arpacık soğan ve domates de ekleyerek kapatılır. Üzerine yumurta sarısı sürülerek fırınlanır. Daha sonra servis edilir.

HURMA TATLISI (6KIŞILIK)

Malzemeler:
15 adet hurma
200 gr toz şeker
3 adet yumurta
175 gr un
100 ml ayçiçeği yağı
125 ml süt
3 gr tarçın
10gr kabartma tozu
20 gr tereyağı

Hazırlanışı:
Şeker ve yumurta bir kap da 3 dakika çırpılır. Süt, tarçın, ayçiçek yağı ve kabartma tozu eklenir. çekirdeklerini çıkarıp doğradığımız hurmaları ve unu ekleyip bir kıvam elde edilir. Tereyağı ile yağlanan kek kalıplarına eşit şekilde paylaştırılır. 160c ‘lik fırında 20 dakika pişirilip sos ile servis edilir .

Ali AÇIKGÜL
Cluster Executive Chef
Divan Hotel Ankara
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!