Baykal ne yapmak istiyor?

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

CHP Lideri Deniz Baykal, bir siyaset ustasıdır. Elindeki kartları en iyi zamanlamada ve en isabetli şekilde kullanarak, siyasi kazançlarını azami hale getirmede çok az Türk siyasetçisi kendisiyle yarışabilir.

SHP-CHP birleşme sürecinde geri bir noktadan başlayıp, partinin genel başkanlığına zaferle seçilmesi, bu ustalığının en önemli işaretiydi.

Baykal, Başbakan Mesut Yılmaz karşısında uyguladığı stratejide de kendi açısından yine azami kazançla çıkmasını bilmiştir.

CHP, 1995 seçimlerinde aldığı yüzde 10'luk oy ve TBMM'deki 56 kişilik mütevazı grubuna rağmen, Baykal'ın izlediği stratejiyle bugün Türk siyasetinde belirleyici faktör konumuna gelmiştir.

Bugün Türk siyasetinin yakın geleceğiyle ilgili tasarlanacak her senaryo, CHP liderinin vizesinden geçmek zorundadır.

Baykal, açıkça hükümeti rehin almış ve Başbakan Yılmaz'ı köşeye sıkıştırarak, CHP'nin koşullarını kendisine dayatmıştır.

Yılmaz, sonuçta sonbaharda seçim hükümetinin kuruluşu ve mart ayında erken genel seçime 'evet' demek zorunda kalmıştır.

Buradaki sorun, ‘‘ilişkilendirme’’ye ilişkindir.

* * *

CHP Lideri, 22 Nisan Çarşamba günü TBMM'de Başbakan Yılmaz hakkındaki soruşturma önergesini destekleyerek Yılmaz'ı Yüce Divan'a gönderebilme kartını ele geçirmiştir.

CHP Lideri, ertesi gün (23 Nisan) Yılmaz'a taleplerini kabul ettirmiştir.

Ne kadar aksi söylenirse söylensin, Türk kamuoyu, ‘‘tehdit’’ ve ‘‘ödün’’ unsurları arasında bir ilişkilendirme arayacaktır.

Yılmaz, Yüce Divan'dan çekindiği için gerileyen; Baykal ise bu kartı kullanmaktan çekinmeyen bir siyasetçi olarak algılanacaktır.

Bu noktada düşündürücü olan, soruşturma önergesinin, içeriğinden bağımsız olarak bir ‘‘siyasi manivela’’ olarak kullanılmasıdır.

Sonuçta olan olmuş ve Türkiye'de Kurban Bayramı öncesinde Baykal'ın sergilediği yapıcı tutum sonucu girilen huzur havası dağılmıştır. İnsanlar, siyaset sahnesinden yayılan olumsuz titreşimlerden yine tedirgindir.

Türkiye, yeniden bir belirsizlik sürecinin içine girmiştir ve ülke önümüzdeki 10 ay boyunca muhtemelen yönetilemeyecektir.

* * *

CHP Lideri, uyguladığı oyun planı ile partisinin çıkarlarını genişletmeyi hedefliyor olabilir. Bu tutumunu kendi pozisyonu açısından meşru da görebilir.

Gelgelelim, siyasi liderlerin bir görevi de, toplumun nabzını tutarak ülkedeki genel beklentilere ters düşmemektir.

Türk halkının büyük çoğunluğunun gündeminde seçim telaşı ve arayışı yoktur. Toplumun bütün isteği, ‘‘biraz’’ siyasi huzurdur.

Burada kilit nokta, parti çıkarlarıyla ülkenin istikrar ihtiyacı ve toplumun beklentileri arasındaki dengeyi yakalayabilmektir.

Bu denge birincinin lehine bozulduğu zaman, ilgili siyasetçinin bu tablodan kazançlı çıkacağını beklemek yanıltıcı olabilir.

Bu durumun CHP tabanı açısından da çok farklı olduğunu zannetmiyoruz. Ayrıca, Sayın Baykal'ın, CHP tabanının DYP Lideri Tansu Çiller hakkındaki hissiyatını dikkate alan bir tutum sergilediğini de zannetmiyoruz.

CHP Lideri, toplumun geniş bir kesimine yayılan ‘‘Deniz Baykal ne yapmak istiyor?’’ sorusuna inandırıcı bir yanıt bulmak durumundadır.













Yazarın Tüm Yazıları