Batı kendi işine baksın...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Refah Partisi'nin kapatılması, bazı aydınlarımızla yurtdışındaki çevrelerde tuhaf bir tedirginlik yarattı:

‘‘Bir partinin mahkeme kararıyla da olsa kapatılması, acaba demokratik ilkelere aykırı değil mi?’’

Ülkemizdeki bir kısım aydınlar henüz tereddüt içindeyken bazı Batı devletlerinin sözcülerinden de ‘‘Türkiye bunu yapmamalıydı’’ mesajları geliyor. Örneğin Clinton yönetiminin, ‘‘RP ya da diğer siyasi partilerin kapatılması, Türkiye'nin çok partili demokratik sistemine olan güvene zarar veriyor’’ şeklinde bir açıklama yaptığı bildiriliyor.

İngiltere'den, Fransa'dan, Almanya'dan henüz net bir ses çıkmamış olsa bile, üç aşağı beş yukarı böyle tepkiler geleceğini bilmeliyiz.

Bir siyasi partinin kapatılmasının, onun siyasi görüşlerini ortadan kaldırmayacağını ilkokuldaki çocuklar bile bilir. O nedenle ‘‘siyasi partiyi kapatmak uzun vadede sonucu değiştirmez’’ diyenler ve olaya ‘‘anti-demokratik bir gelişim’’ diye bakanlar kendi açılarından haklıdırlar.

Ama mesele ondan ibaret değildir.

Bir partiyi kapatmak siyaseten yanlıştır da, bir Anayasal üstelik demokratik sistemin kendisini korumasını istemek yanlış mıdır?

Kendisini korumak için baştan, üstelik demokratik sisteme ve hukuk devleti ilkelerine uygun kurallar koyup, ‘‘Bunların ihlal edilmesi halinde, şu yaptırım uygulanır’’ demesi yanlış mıdır?

Bu kuralları, tarafsız olduklarından başta Refah Partililer olmak üzere kimsenin kuşku duymadığı -hatta açıkça söyledikleri- ve yüksek dereceli yargıçlardan oluşan en yetkili mahkemenin uygulaması yanlış mıdır?

Tüm bunlara ‘‘evet’’ diyorsanız ve uygulanan kurallar yasalarımızda mevcutsa -üstelik RP iktidarda iken bunları değiştirecek en ufak bir teşebbüste bulunmadıysa- söyler misiniz daha kim, neden şikâyet ediyor?

Batı'lılar şöyle veya böyle mi diyeceklermiş? Ne isterlerse desinler!

Hem Batı'lılar, artık şunu anlarlarsa iyi olur:

Türkiye'nin, politikalarını Batı'ya endeksleme dönemini kendi elleriyle onlar kapattılar.

Bizim için artık onların ne diyeceği değil, ‘‘Demokrasimizi nasıl yaşatacağız, nasıl geliştireceğiz? Laik Cumhuriyeti nasıl koruyacağız? İnsan haklarını nasıl güçlendireceğiz? Çağdaş uygarlık düzeyine bir an önce nasıl ulaşacağız’’ sorularının, kendimiz tarafından verilen yanıtları önemli.

RP kararı gibi, bu amaçlara ters düşmeyen ve hukuk devleti ilkelerinden ayrılmayan kararlara şapka çıkartıp saygı duymayı öğrenseler daha iyi ederler. Çünkü böyle kararı onların bir Yüksek Mahkemesi verse, bunu isterler.

Kaldı ki Anayasa Profesörü Ergun Özbudun'un söylediği gibi, ‘‘siyasi parti kapatma’’ sadece bizim yasalarımızda bulunan bir yaptırım hükmü değil. Almanya'da 1950'li yıllarda iki partinin bu yolla kapatıldığı, İspanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya dahil bir kısım Avrupa ülkelerinde de bu yaptırımın bulunduğu biliniyor. Bunların bir kısmı üstelik Avrupa Birliği'nin üyesi, ötekiler de Birliğe alınacakları açıklanan ülkeler... O nedenle kimse laf etmesin. Herkes kendine baksın.














Yazarın Tüm Yazıları