Basketbolcunun gayesi her gün daha iyi oyuncu olmaktır

Geçen haftaki yazımda düşündüklerimi, fikirlerimi iyi açıklayamadığımı gelen yorumlardan anladım. İyi anlatamadığım iki konu var.

Haberin Devamı

İlki siyah koçlarla ilgili. Diğeri ise iyi oyuncu ile büyük oyuncu farkı konuları. Bugün artık Türkiye’de basketbolumuzda savunma sorun olmaktan çıktı. Hemen her takımımız, oldukça iyi ve sert savunma yapabiliyorlar. Eskiden hücumdaki en iyi oyuncularımız bile savunmayı tenefüse çıkma sayıp, savunmada dinlenmeyi seçerlerdi. Hatta farkında olmadan, sıkıntıdan “Şu savunma bitse de artık hücumda geçsek” diye beklerlerdi. Başta Tanjevic ve Yugoslav kökenli koçlar, kenarda durmadan bağırıp, çağırarak savunmada tetik (alert) olmayı ve savunmaya odaklanmayı basketbolumuza eklediler. Savunma giderek savaşma anlamına doğru ilerliyor. Ama hücumda Avrupa’nın zirvesine çıkmak için, büyük yıldız oyunculara ihtiyacımız var. Bunu gerçekleştirmede zorlanıyoruz. Oyuncu yetiştiriyoruz ama onları yeteneklerinin tümünü kullanacak kadar geliştiremiyoruz. Bunun çaresinin yıllardır (oyuncu geliştirme koçu) uygulamasının yerleşmesi olduğunu söylesek de henüz bu konuda bir gelişme yok. Bu yüzden de birçok iyi oyuncu yetiştiriyoruz ama sıra büyük oyuncularımızı saymaya geldiğinde birbirimize bakıyoruz. Hele bugün, giderek artan yabancı oyuncu sayısı yüzünden büyük oyuncu yetiştirmek daha da zor. Bunun için kestirme ama etkili yeniliklere ihtiyacımız var.

Haberin Devamı

 

Türk çocuğunun şutu iyi ama Avrupa’da gençlerin şuta yatkın olduğu birçok ülke var. Savunma geliştikçe boş şut pozisyonu bulmak giderek zorlaşıyor. Bu yüzden dribblingle adam geçme, sürat ve yön değiştirme gibi birçok hüner ve mahareti geliştirmemiz şart. Hep söylüyoruz. Sadece biz değil, bütün Avrupa’daki beyaz oyuncular genç takımlarında yeteri kadar 1e1 oyuna konsantre olmadıkları için, kendilerine sayı fırsatı yaratmakta zorlanıyorlar. Siyah oyuncular ise çocukluklarından itibaren sadece sahada değil arsalarda bile 1e1 oynayarak büyüyorlar. Adale yapıları olarak zaten çabuklar. Çabukluğa top kullanma yeteneklerini geliştirip, eklediklerinde tutulması çok zor oyuncu oluyorlar. Bugün ABD’de kolej takımlarının tümünde en az 8–10 tane siyah oyuncu var. Basketbol siyahların sporu olma adına hızla ilerliyor. Avrupa’da bu henüz çok belli değil. Ama bir gün yabancı oyuncu sayısı sınırı kaldırılırsa Avrupa’da da takımların rengi siyah olabilir. Bu yüzden ben Türk çocuğuna, siyahların 1e1 adam geçme yeteneklerini eklemekten yanayım. Ben Türk çocuğunun 1e1’ini geliştirirse, basketbolumuzun Avrupa’nın en iyisi olacağına inanıyorum. Bunu Türk koçlarla yapmak çok zor. Zira Türk koçlarda oyunculukları sırasında bu özelliklerini geliştirmenin fırsatını bulamamışlardı. Ben, siyah asistan koçları getirirsek, onlara maçlarda hiçbir yetki verilmesinden yana değilim. Maçlara çıkmasalar bile bir şey kaybetmeyiz. Ama gençlerimize hafta arası hele ölü mevsimde karşılıklı oynayarak çok fayda sağlarlar. Tekrarlıyorum 1e1’i anlatarak, film göstererek öğretemiyoruz. Bunun en geçerli yolu siyah asistan koçlarla karşılıklı oynamaktır

 

Haberin Devamı

AMAÇ DAHA İYİ OLMAK

 

İkinci konu ise en az bu kadar önemli. Biz artık gençlerimizin yeteneklerinin tümünü kullanmalarını sağlayamıyoruz. Oyuncu yetiştiriyoruz ama oyuncu geliştirip, onları iyi oyunculuktan, çok iyi oyuncu (büyük oyuncu) seviyesine çıkartamıyoruz. Bu yüzden de gençlerimiz yeteneklerinin tümünü kullanmadan yaşlanıp, basketbolu bırakıyorlar. Yeniliklere açık olmalıyız. Yeteneklerinin tümünü kullanmanın yolu gençler için (kendilerini tanımakla) başlıyor. Hep söyleniyor, bugün antrenmanları filme almıyor ve istatistik tutmuyorsanız, boşuna antrenman yapmayın deniyor. Ben, Türkiye’de antrenmanlarının filme alındığı bir kulüp henüz duymadım. Salona çıkıp oynamak ile sert ve sıkı antrenman arasındaki farkı artık anlamalıyız. Oynama ile çalışma arasındaki ortak yan, terlemedir. Oyuncu terlediği her gün iyi çalıştığını zannediyor, hâlbuki terleme yetmiyor.

 

Haberin Devamı

Çocukların kendilerini tanımaları için onlara not defteri tutulması da şart. Bu notlara onun neleri iyi yapıp neleri iyi yapmadığı yazılıyor. İyi yapmadığı şeylerde gelişme sağlamak için yetenekleri sayılarla değerlendiriyor. Rakamlar yalan söylemez. Oyuncu gelişmesini ise rakamlar gösterir. Örneğin, eğer bir oyuncu bir hafta boyunca faul atışında 1–2 puan bile gelişme sağlayamamışsa, bütün hafta salonda terlemenin ona ne faydası olabilir.

 

Basketbolda (comfort zone) tembellik hududu anlayışı çok geçerlidir. Siz antrenmanlarda sadece iyi yaptığınız şeyleri tekrarlayıp, iyi yapamadığınız konularda kendinizi zorlamazsanız, gelişme gösteremezsiniz. Bir basketbolcunun en büyük düşmanı, kendi tembellik hudududur. Ben, bundan sonraki basketbol hayatımda gençlerimizin yeteneklerinin tümünü kullanıp, daha iyi oyuncu olmaları için elimden geldikçe faydalı olma kararındayım.

 

Haberin Devamı

DAHA kelimesinin önemini, daha iyi oyuncu olmaya odaklandığımız zaman anlarız. “Kimden daha iyi oyuncu olmak?” sorusunun cevabı ise “Kendimden daha iyi oyuncu olmak” olmalıdır. Çünkü öğrenmenin, gelişmenin daha iyi oyuncu olmadı hududu yoktur. Bunu unutmayalım.

 

Birazda geçtiğimiz haftayı konuşarak yazıyı tamamlamak istiyorum. Türk basketbolu, omuzlarında yükseleceği genç oyun kurucular arıyor. Hacettepe’den Derya Yannier ile Mersin’den Can Maxim Mutaf bizi bu hafta ümitlendirdiler. Aynı şeyleri Tofaş’tan Can Altıntığ ve Kenan Sipahi için tekrarlayabiliriz. Bu genç oyuncular, daha iyi oyuncu olmanın inancı ve heyecanı içinde yaşarlar ve çalışırlarsa Türkiye, çok önemli oyun kurucular kazanabilir. Bu yüzden ben bu gençlerimizi (comfort zone) tembellik hududunun dışına çıkmaya çağırıyorum. Son olarak bu 4 gencimiz ölü mevsimde 3-4 ay 1e1’i iyi olan bir siyah oyuncu ile çalışırlarsa, iyi oyuncu seviyesini aşıp Avrupa’nın büyük oyuncuları arasına girebilirler. Onlara haksızlık etmeyelim. Koç Mete Babaoğlu'na da hoşgeldin diyoruz.

 

Sevgiler, saygılar…

Yazarın Tüm Yazıları