Başbakan Yılmaz, popülist politikaya kapılarını kapattı

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Başbakan Mesut Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, koalisyonlarının 100 günlük icraatı ile ilgili olarak dün düzenledikleri basın toplantısında, bakanlarının da zaman zaman sorduğu bir soruya şu mesajla açıklık getiriyorlardı:

‘‘1998'de ekonomide popülist politikalara kesinlikle izin vermeyeceğiz...’’

Yılmaz, basın toplantısında 1.5 saatte tamamlayabildiği 40 sayfalık metinde en fazla yeri de bu konu üzerine ayırdı.

Basın toplantısının son bölümünde yöneltilen, işçi ve memur maaşlarındaki artış ve zorunlu tasarruflarla ilgili bir soruyu yanıtlarken, Yılmaz tutumunu daha da katılaştırdı:

‘‘1998 yılında bizim daha fazlasını verme imkanımız yok...’’

Daha bir ay önce, Devlet Bakanı Güneş Taner'in, zorunlu tasarrufların verilmeyeceğini açıklamasına gösterilen tepkiler hatırlandığında, Yılmaz'ın bu yanıtının önemi daha da artıyordu.

* * *

Yılmaz'ın gösterdiği bir diğer kararlılık da insan hakları ve yolsuzluklarla ilgiliydi.

Hükümetinin son dönemde yaptığı bazı ihalelere şaibe karıştığı yönünde ortaya atılan iddialarla ilgili bir soruya karşılık verirken, şunları söyledi:

‘‘İş yapmayan tembel dürüstlerle, iş yapan üçkağıtçılar arasında bir tercihe bizi itemeyeceksiniz. Hükümet olmak cesaret ister...’’

Yılmaz, bu sözleriyle 15 yıldır toplumda kanıksanan, ‘‘Yiyor ama, hiç değilse iş yapıyor’’ dönemini kapatacaklarını açıktan dile getiriyordu.

* * *

Başbakan Yılmaz, RP ve DYP'nin en fazla dile getirdiği ‘‘Askerin kurdurduğu hükümet’’ eleştirilerini ise Batı Çalışma Grubu'nun faaliyetleri ile ilgili bir soruyu yanıtlarken gidermeyşe çalıştı:

‘‘Tehditlere karşı birinci derecede sorumlu olan hükümettir. Bunun ötesinde fuzuli örgütlenmelere gerek yoktur. Herkes kendi işine bakmalıdır. Bizim hükümetimiz döneminde durumdan vazife çıkarma gereği yoktur...’’

Başbakan Yılmaz ve Başbakan Yardımcısı Ecevit'in üç saat süren basın toplantısında verilen öncelikli mesajlar böyleydi.

Ancak dikkat çeken bir durum vardı ki, o da koalisyonun diğer ortağı DTP'nin bir temsilcisinin Yılmaz ve Ecevit'in yanında bulunmamasıydı.

Bunun nedeni, DTP'li Başbakan Yardımcısı İsmet Sezgin'in yurtdışında olmasına bağlandı. Ancak, DTP'den Sezgin'e vekalet eden Devlet Bakanı Mehmet Batallı ile Refaiddin Şahin, basın toplantısının yapıldığı salondaydı.

Ancak DTP'li bakanlar, bunu fazla sorun yapma niyetinde olmadıklarını açıkça ortaya koydular. Şahin, neden kendilerinden birinin de Yılmaz ve Ecevit'in yanına oturmadığına şu karşılığı verdi:

‘‘İsmet Bey burada değil. Hatta ben de Eskişehir'e gidecektim, yanlış anlaşılır diye buraya geldim. Siz bakmayın, gelinin babasına dediği gibi biz hem ağlarız hem gideriz...’’

* * *

Dikkat çekici bir diğer nokta da bugüne kadarki basın toplantılarına oranla daha fazla sayıda, kamera ve muhabirin toplantıyı izlemesiydi.

Bu durum zaman zaman kargaşanın yaşanmasına da neden olmadı değil. Özellikle canlı yayın yapan televizyon ekipleri, cep telefonları ve kapalı devre sistemleri ile miting alanında konuşuyormuş gibi aralarında diyalog kurunca, salona konulan multivizyon ekranından daha fazla dikkat çekmeyi başardılar.

Yılmaz'ın 100 günlük icraatlarını anlattığı basın toplantısının özeti bunlardan ibaretti. Toplantı bittiğinde Yılmaz'ın sözleri süzüldüğünde ise şu yoruma ulaşmak olasıydı:

‘‘Uygulamaya koyduğu politikaya bakıldığında, hükümet 1999'dan önce seçim düşünmüyor...’’

Yazarın Tüm Yazıları