Baş ağrısı rehberiniz

Baş ağrısı doktorların en sık karşılaştığı yakınmalardan biridir. Baş ağrısı çekenlerin üçte ikisi ayda bir kezden daha fazla ağrı yakınması ile karşı karşıya gelmektedir.

Hastaların yüzde 6’sında ağrı haftada üç kezden daha fazla olmakta, yaşam kalitelerini ve sosyal yaşamlarını önemli ölçüde etkilemektedir.

"Yaşasın Hayat! Ekibi"nin nöroloji uzmanı Prof. Dr. Ayşe Altıntaş Hoca sizin için mükemmel bir "Baş Ağrısı Rehberi" hazırladı. Ayşe Hoca’yı bugün bizim köşemizde konuk ediyoruz. Dizisi ise yarından itibaren "Baş Ağrısı Rehberi" adı altında devam edecek. Sizi Prof. Dr. Ayşe Altıntaş’ın çok faydalı bilgilerle dolu bu yazısı ile baş başa bırakıyorum.

BAŞ AĞRISI NÖROLOJİNİN UZMANLIK ALANIDIR

Uzun zamandır var olan ya da yeni gelişen bir baş ağrınız varsa nedenini merak edersiniz. Süreğen baş ağrısı olan kişilerin önemli bir bölümünün doktora dahi başvurmadıkları, gidenlerin de en az üçte birinin doğru tanı almadıkları bilinmektedir. Eğer baş ağrısından yakınıyorsanız mutlaka bunu bir uzman ile paylaşmanız, uygun tedaviyi planlamanız ve gerekli önlemleri almanız en doğru yaklaşım olacaktır. Ağrınızın özelliklerini iyi tanımlayabilirseniz, doktorunuza da tanı konusunda çok yardımcı olacağınız açıktır. Ağrı tiplerinin ayırt edilmesi konusunda kullandığımız kriterler 2004 yılında Uluslararası Baş Ağrısı Topluluğu tarafından tanımlanmıştır. Ancak öncelikle ağrınızı iyi gözlemlemeniz gerekmektedir.

SİZİN BAŞ AĞRINIZ HANGİ TİP?

Aşağıdaki soruların yanıtları baş ağrınız hakkında bilgi verir, çözüme ışık tutar...

n Ağrınız ne zaman ve nasıl başladı?

n Hangi sıklıkta ağrı çekiyorsunuz?

n Ağrının maksimum şiddete ulaşma süresi ve sonlanması?

n Ağrıyı en şiddetli hissettiğiniz süre nedir?

n Ağrınız günün hangi saatlerinde başlıyor?

n Ağrınızı başlatan faktörler nelerdir?

n Ağrının başlangıç yeri ve yayılımı?

n Ağrının niteliği ve şiddeti nedir (zonklama, basınç vs.)?

n Ağrıya eşlik eden başka yakınmalarınız var mı (bulantı, kusma, uyuşma, güç kaybı gibi)?

n Ağrınızı azaltan önlemler/yöntemler uyguluyor musunuz?

n Ailenizde benzer baş ağrısından yakınan kişi/kişiler var mı?

n Şu ana kadar uygulanan tedaviler neler? Yararlandıklarınız?

Gebelikten korunma: Acil durumlarda ne yapılabilir

Korunmasız bir ilişki sonrası gebelik olmaması için iki şekilde acil önlem alınması mümkündür:

Ertesi gün hapları

Rahim içi araç (spiral)

Haplar ilişkiden sonraki ilk 3 gün içinde, mümkün olan en kısa zamanda alınmalıdır. Hapların etkisi yumurtlamayı engellemek veya geciktirmek, döllenmeyi veya döllenmiş yumurtanın rahim içine yerleşmesini engellemekle oluşur. Ortalama olarak korunmasız bir ilişkide 100 kadının 8’i gebe kalmaktadır. Ertesi gün hapları ile bu risk yüzde 75 azaltılır. Bu demektir ki hapları kullanan 100 kadından 2’si yine de hamile kalabilecektir. Haplar sadece kaza veya ihmal durumlarında kullanılmalı, bir doğum kontrol yöntemi olarak benimsenmemelidir.

Spiraller de korunmasız ilişkiden sonraki en geç bir hafta içinde rahim içine takıldığında döllenmiş yumurtanın rahimde yerleşmesini engelleyerek etki eder. Yüzde 99’luk bir korunma sağlar. İstenilirse adet olunca çıkarılabilir veya ihtiyaç devam ediyorsa yerinde bırakılabilir.

Patlıcan sağlığa yararlı mı

Nereden kaynaklandığını bilmiyorum ama birileri patlıcanın içinde nikotin bulunduğunu, özellikle çocuk ve gençler için zararlı olabileceğini düşündüren bir yanlış bilgilenmeye yol açtı. Oysa patlıcanın kalp açısından sağlıklı bir yiyecek olduğu biliniyor. Yüksek potasyum içeriği nedeniyle patlıcan kan basıncını dengeliyor.

Diğer taraftan düşük kalorili bir yiyecek olduğundan -yağda kızartılarak veya imamı bayıltacak kadar yağ eklenerek yenmezse- kilo kontrolünü kolaylaştırıyor. Ayrıca patlıcanda bulunan "terpen" yapısındaki doğal maddeler, kansere karşı koruma sağlayabiliyor. Patlıcanı kızartmak yerine haşlayarak, közleyerek veya fırında hazırlamanızı ve üzerine bir miktar zeytinyağı ekleyerek yemenizi tavsiye ediyoruz.

Düşük kalorili beslenen kadınlar kız çocuk doğuruyor

İngiltere’de yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre düşük kalorili beslenmek kız çocuk doğurma ihtimalini artıyor. Yüksek kalorili beslenen kadınlar arasında erkek çocuk doğurma oranı yükseliyor. Araştırmada beslenme alışkanlıkları ile doğan çocukların cinsiyeti arasındaki ilişki incelenmiş ve çok güçlü olmamakla birlikte yüksek kalorili beslenen kadınların erkek çocuk doğurma olasılıklarının daha fazla olduğu belirtilmiştir.

Felç önlenebilir mi

Felç (inme) yaşlılık döneminin en önemli korkularındandır. Beyin damarlarında pıhtıların sebep olduğu tıkanmalar ya da kanamalar, inmelerin en sık görülen sebepleridir. Neyse ki günümüzün gelişen tıbbi bakım olanakları, erken müdahale ve yoğun bakım servislerinin yüksek kalitesi, inme tedavisinde son derece başarılı sonuçlar alınmasını sağlamaktadır. Buna ilave olarak uygulanan bilinçli fizyoterapi destekleriyle felçlere bağlı sakatlıklar azaltılabilir.

Her şeye rağmen yürümede, yeme içme gibi kişisel ihtiyaçları gidermede ve hatta konuşmada önemli sorunlara yol açabilen felç, orta ve ileri yaşların en önemli sağlık problemlerinden biridir. Koruyucu bakımı esas alan "önleyici tıp" inmelerin önlenmesiyle de yakından ilgilidir. Yakın akrabalarınızda erken yaşlarda felç oluşmuşsa daha dikkatli olmalı, hipertansiyon, yüksek kolesterol, diyabet, metabolik sendrom ve aşırı kilo gibi risk faktörlerine karşı önlemlerinizi almalısınız.

DİYET GÜNLÜĞÜ

Sorularınız için: Tel: (0212) 236 73 00

Hep bilinen ama hiç değişmeyen diyet tüyoları (devam)

1) Gün boyu ara öğünler yapın: Kilo verdikten sonra genellikle bırakılan ara öğünler, verdiğiniz kiloları almanızın gizli suçlularıdır. Özellikle akşam yemeği seçimlerinizin sağlıklı bir şekilde devamını sağlamak için mutlaka ikindi öğünü yapın.

2) Ana öğünlerinizde her zaman protein arayışı içinde olun: Özellikle öğle öğünlerinizde bir avuç içi kadar tavuk, balık veya kırmızı et tüketmeyi ya da zeytinyağlı sebze yemeğinizi bir kase cacık ile tamamlamayı diyet yasalarının bir numarası ilan edin.

3) Baharatlar mutfağınızın yıldızları olsun: Ana öğünlerde hazırladığınız et yemeklerini baharatlarla zenginleştirerek -haşlanmış tavuk yerine sebze soteli baharatlı tavuk- "tatsız tuzsuz yiyecekler diyettir" tabusunu yıkın. Bulgur pilavını az yağlı pişirirken bol nane ve sumak kullanın.

Tüm bu önerilerin diyetinizi kolaylaştıracağına emin olabilirsiniz. Listelerinizin arkasına önerilerimizi ilave edebilirsiniz.

"Hayır" demek zayıflatmıyor!

BİR SORU: 165 cm. boyunda, 54 kg. ağırlığında ve 18 yaşındayım. Eskiden sık sık pasta, börek gibi hamur işleri ve çikolata yiyordum. Şimdi onları kestim, ama kilom değişmiyor. Yemediğim halde zayıflayamıyorum. Bunun sebebi ne olabilir?

BİR CEVAP: Pasta, börek gibi kalorisi yüksek olan besinleri hayatınızdan çıkardığınız zaman kalori artışını durdurmuş oluyorsunuz. Ama sadece bu değişiklik, yani hayatınıza zaten fazladan eklediğiniz kaloriyi durdurmak sizi zayıflatmaz. Sabah güzel bir kahvaltı ile güne başlıyorsunuz, işyerinde gün içinde önünüzden pastalar geçiyor, yemekte pizzalar söyleniyor, komşunuz yaptığı börekten ikram ediyor, sevgiliniz güzel bir dondurma paketi ile geliyor, arkadaşınız size çikolata uzatıyor ve derken birkaç gün içinde gözümüzün önünden geçen kalorileri düşünürsek oldukça büyük bir rakama ulaşıyoruz.

Ama bu davranış değişikliğini "diyet yapma" ile karıştırmayın! Bunlara gün içinde "hayır" demek sizi zayıflatmayabilir. Bunun üzerine bir de size özel hazırlanmış diyet programını birebir uygulamanız ve düzenli egzersiz yapmanız gerekiyor. Eğer kilo kaybetmiyorsanız, bunu sağlayacak bir sağlık probleminiz yok ise (hipotirod, insülin direnci...) mutlaka kaloriyi artırıyorsunuz veya yeteri kadar kalori harcamıyorsunuz demektir.

Ayrıca şunu da hatırlatmak istiyorum; az yemek, az hareket etmek, bir şey yemeden gün geçirmeye çalışmak yapacağınız en büyük yanlışlar olur.

Metal kutulurın kapak bölgelerini temizleyin

Metal kutulu içeceklerin metal kapaklarına yerleşen mikrop ve toksik maddelerin sağlığa zararlı olabileceği belirtiliyor. Metal kutu kapaklarında fırsatçı enfeksiyonlara yol açan mikroorganizmalar -özellikle sıcak yaz aylarında- kolayca üreyebiliyor. Bu yolla sarılık ve tüberküloz mikroplarının bulaşabileceği belirtiliyor.

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’nden Prof. Dr. Bülent Baysal ve arkadaşlarının yaptığı çalışmalar da bu bilgiyi doğrulayan sonuçlar ortaya koyuyor. Metal kutulu içecekleri kullanırken kapak bölgelerini temizlemeyi unutmayın.
Yazarın Tüm Yazıları