Banka hırsızları

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Gün geçmiyor ki, Türk mali sisteminde yeni bir ahlaki tartışma açılmasın... Batık bankalardan, Türk büyüklerine açılan kredilerde yolsuzluktan söz edilmesin.

‘‘İtibar müessesesi’’ bankalara karşı güven duymamak-en azından bizim kuşak için- alışkanlık haline geldi.

Banker skandalları, her 10 yılda bir batan birkaç banka yüzünden mali sisteme duyulan kuşku sanki genetik şifremize kadar işledi.

Oysa tarihimizde aksi yönde güzel öyküler de var.

***

İstanbul'u gezen Kapalıçarşı'yı ve İç Bedesten'i mutlaka bilir.

Ama sanırım Bedesten'in yüzyıllarca banka gibi çalıştığını duyanların sayısı azdır. Bizans mirası Bedesten'de kıymetli eşyaların saklanması amacıyla yapılan özel dolaplar duvarların içinde saklıydı.

Evliya Çelebi'ye göre Fatih döneminde tam 28 dolap vardı. Bedesten'deki her üç dükkâna bir dolap düşüyor, dördü de binanın köşelerinde bulunuyordu. Demek ki Bedesten'de 12 banka kasası faaliyetteydi.

Hayat Tarih Mecmuası'ndan Ertan Ünal'a göre devrin zenginleri mücevherlerini, altın ve gümüşlerini küçük bir ücret karşılığında bu dolaplarda saklardı.

Bedesten, tahmin edileceği gibi çok sıkı korunurdu. Ama yine de 1591 yılındaki soygun önlenemedi. Bir sabah dükkânlarını açan tacirler, dolaplardan yaklaşık 30 bin altının çalındığını fark etti.

Bedesten'deki dükkânlar tek tek arandı, hırsız bulunamadı. Padişahın özel görev verdiği yeniçeri ağası, Bedesten'in çevresindeki dükkânları da aramayı akıl etti. Bir acemin dükkânında çalıntı altın ve mücevherleri buldu. Suçlu hemen asıldı.

Bu ilk soygun girişiminden sonra kimse dolaplara dokunmaya cesaret edemedi. Ta ki 1754 yılına kadar. Bu tarihte bir hırsız damını kazmayla deldiği dükkâna girmek isterken bekçiler tarafından yakalandı. Aynı dükkânın kapısında boynunda kazmasıyla idam edildi.

***

Bankacılık ciddiyeti Cumhuriyet'in ilk yıllarına miras kaldı.

Yeniden yayın yaşamına başlayan Bütün Dünya'nın ilk sayısındaki Atatürk ve İş Bankası öyküsü bu ciddiyete kanıttır.

Ozan Sağdıç'ın aktardığına göre, Mustafa Kemal 1931-32 yıllarında İstanbul'da Rose Noir isimli bir eğlence yerine sıkça uğrardı.

Bir gün bu eğlence yerinin yeniden ve daha iyi dekore edilmesi isteğini mal sahibi Beyaz Rus Madam Vera'ya açtı.

Madam Vera parasızlıktan yakınınca banka kredisi almasını önerdi. Hatta yeni kurulan İş Bankası'na başvurması için yol gösterdi.

Madam Vera'nın ricası üzerine, İş Bankası'na ‘‘Madam Vera'ya 15 bin liralık kredi açılıp açılmayacağının araştırılması ve mümkünse verilmesini’’ isteyen bir mektup yolladı.

Ertesi gün bu mektubu alan İş Bankası Genel Müdürü Muammer Eriş hemen Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak'ı aradı. Madam Vera'nın zaten borç içinde yüzdüğünü, kredi açamayacaklarını bildirdi.

Hasan Rıza Bey de bu kararı onayladı:

- Gazi'nin yazdığı mektubun ifadesi açıktır. Durumun incelenmesini ve koşulları uygunsa kredi verilmesini istemektedir...

İş Bankası Madam Vera'ya kredi açmadı. O yüzden hâlâ ayakta duruyor.

Mustafa Kemal, vizyonuyla meşhur ahir zaman politikacıları gibi yüzsüzce ısrar etmedi. O yüzden saygıyla anılıyor.













Yazarın Tüm Yazıları