BALYOZ GEREKÇELİ KARAR (1) Dijital delillerdeki sorunlar sürüyor

Dijital delillerdeki sorunlar sürüyor

BALYOZ davasına bakan İstanbul 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi heyetinin gerekçeli kararında -darbeden neden vazgeçildiği konusundaki tez değişikliği gibi istisnalar hariç- beklenmeyen bir durum yok.

Geçen eylül ayında toplam 329 sanığı darbeye teşebbüs suçundan mahkûm eden mahkeme heyeti, dört aya yaklaşan bir yazım sürecinin sonunda geçen hafta bu kararının dayanaklarını kendi bakış açısından ortaya koymuş bulunuyor.

* * *

Gerekçeli kararın en çok dikkat çeken yönü, mahkeme heyetinin Balyoz davasında masaya konan delillere savcılık makamıyla aynı mercekten bakmış olmasıdır. Sınırlı sayıda sanık için beraat verilmiş olması buradaki örtüşme durumunu ortadan kaldırmıyor.

Bu durum, iki yıla yakın süren yargılama süreci içinde savunmanın oldukça kabarık bir hacim içinde ortaya koyduğu lehte delillerin mahkeme heyetinin bakışı üzerinde hiçbir etkisinin olmadığını gösteriyor.

Sanıklar ve avukatları, yargılama aşamasında delillerin önemli bir bölümünü oluşturan dijital belgelerin sahte olduğu tezini kanıtlamak üzere pek çok karşı delil getirmiş, saygın akademik kuruluşların bu yönde verdiği bilirkişi raporları sunulmuş, bazı durumlarda sanıkların belgelerin hazırlandığı tarihlerde Türkiye’de olmadıkları somut verilerle kanıtlanmış, hatta bu karşı delillerin bir bölümü kitaplara bile konu olmuştur.

Ancak mahkeme heyeti, lehte delillere neredeyse “külliyen” itibar etmemiştir. Bu yönüyle savunmanın bütün çabası nafile kalmıştır. Gerekçeli kararda sanıklarla ilgili şahsi delil değerlendirmeleri genellikle her biri için standart “Savunmasına itibar edilmemiştir” ifadesiyle bitiyor.

* * *

Balyoz davasında başından itibaren karşılaşılan delillerle ilgili ikili durum gerekçeli kararda bir kez daha tekrarlanıyor. Bu davada iki tür delil var. Birinci grupta, sahiciliği konusunda hiçbir tereddüt bulunmayan, savunmanın da büyük ölçüde kabul ettiği, önemli bir bölümü ıslak imza da taşıyan deliller yer alıyor. Örneğin,
Birinci Ordu Komutanlığı Karargâhı’nda 5-7 Mart 2003 tarihlerinde düzenlenen, savcı ve mahkeme heyetinin darbe provası olarak gördüğü plan seminerine ilişkin belgeler, ayrıca muhtelif kuvvetlerde yapılan istihbari çalışmalar ve fişlemelere ilişkin yazışmalar bunlar arasında sayılabilir.

İkinci bir kategoride, sahiciliği sorgulanan, içerikleriyle ilgili tutarsızlıklar, çelişkiler ortaya konan, bu yönüyle tartışmalı olan belgeler var. Bunların ortak özelliği, neredeyse hepsinin dijital ortamda word dosyaları olarak üretilmiş olması. Bir diğer ortak payda, bu belgelerde imza bulunmaması.

Bu dosyaların önemli bir bölümü, iddia edilen darbe planının icrasına dönük görevlendirme belgeleri. Bu listelerde asker-sivil yüzlerce insanın ismi geçiyor.

* * *

İlginçtir ki, Balyoz’da toplam 365 sanığın yalnızca 52’si 5-7 Mart 2003 tarihindeki plan seminerine katıldı. Bu durumda sanıklardan 313’ünün seminere katılmadığı ortaya çıkıyor. Bunların neredeyse tümü yalnızca bu dijital belgelerde isimleri geçtiği için Balyoz davasında sanık olarak yargılandı (Toplamın yüzde 86’sı). Bunlardan çoğunluğu astsubay olan 36’sı beraat etti.

Beraat edenleri çıkarırsak, geriye seminere katılmamış olan ve bu belgeler üzerinden mahkûmiyet alan 275 dolayında hükümlü kalıyor. Bunların sayıca önemli bir bölümü her üç kuvvetten ve jandarmadan muvazzaf kurmay subaylardır. Bu hükümlüler arasında isimleri iki ya da üç belgede geçtiği için 16-18 yıla mahkûm olan çok sayıda subay var. Savcı, bu görevlendirme belgelerinde bir subayın isminin geçmiş olmasını, darbe girişiminde yer aldığına kanaat getirmek açısından yeterli saymıştır.

Mahkeme aşamasında beklenen, bu sanıkların söz konusu dijital belgelerde konu edilen organizasyonda yer almayı kabul ettiklerini gösteren ya da buna işaret eden ek delillerin (örneğin telefon trafiği gibi) ortaya konmasıydı.

Yargılama bu beklentiyi karşılamamıştır. Gerekçeli kararda da sanıkların bu belgelerde ileri sürülen görevlendirmeleri gerçekten kabul etmiş olduklarına kuvvetle ikna eden tamamlayıcı deliller bulunmuyor.

Gerekçeli kararı mahkeme heyetinin tezleriyle birlikte tartışmaya devam edeceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları