Ball Street'in çöküşü

Avrupa futbolunun transfer piyasasında yaprak kıpırdamıyor. Son yıllarda transferde çılgınca para harcayan İspanyol ve İtalyan kulüplerinde nakit kalmadığı için alım-satım hemen hemen durdu.

Bugüne kadar, Real Madrid, Inter gibi zengin kulüplerin hovardalıkları sayesinde piyasada dolaşım sağlanıyordu. Bu kulüplere bir satan, üç alıyordu. Bir yandan yıldızlara oluk oluk para akıtıp diğer yandan TV gelirleri azalan zenginler kepenk indirince, daha tutumlu kulüplere de hareket alanı kalmadı.

Futbolda da balon söndü. Aynı yeni teknoloji şirketlerindeki sanal şişme sonucu Nasdaq endeksinin çöküşü gibi futbol borsası da çöktü. Ya da İngiliz basınının Wall Street'ten esinlenerek bulduğu deyişle ‘‘Ball Street’’ çöktü.

Avrupa kulüplerinin yöneticileri ellerinde satılık yazılı tabelalarla ortalıkta dolaşıp duruyor. Ama, kimse ne alıyor ne de satabiliyor. Paraya para demeyen havalı kulüpler alımları durdurduğu için piyasada inanılmaz bir durgunluk hakim. Figo ve Zidane'a çuvalla para akıtan Real Madrid, geçen sezon Şampiyonlar Ligi şampiyonu olan ekibini aynen koruyacağını, transfer yapmayacağını açıklıyor. Bu durumda Real'e yüksekten satış yapıp kadrosuna üç-beş oyuncu ilave etmeyi hesaplayan kulüplerin planları suya düşüyor.

Bugüne kadar yıldız futbolcuları fahiş paralar bastırarak alan, böylelikle piyasa kızıştıran İtalyan kulüpleri şu an öyle bir borç batağı içinde yüzüyor ki, Serie A'nın zamanında başlaması bile şüpheli. Kulüplere mali işlerini düzenlemek için zaman tanımak amacıyla ligin bir ay ertelenmesi söz konusu.

Dünyanın en mükemmel forvetine sahip Inter kulübü, yıldız oyuncularının insafına sığınmış durumda. Dünya Kupası'nda sekiz gol atarak Brezilya'yı şampiyonluğa götüren Interli Ronaldo, bu başarı sonucu piyasası artmak şöyle dursun, kendi rızasıyla ücretinde indirim yapıyor. Vieri ve Uruguaylı Recoba da Ronaldo gibi, kulüp daha fazla sıkışmasın diye yüzde 10'luk indirimi kabul ediyor. Fener'in İtalyanlara kaptırdığı Almeyda da ‘‘Inter gibi büyük bir kulüpte oynamak için seve seve fedakarlık yaparım’’ diyerek aynı yolu izliyor.

Ronaldo, Recoba ve Vieri'nin haftada en az 150 bin dolar kazandıkları tahmin ediliyor. Demek ki, 15 bin dolar daha az kazanacaklar. Ama, o farkı da zaten sponsorluk anlaşmalarıyla tazmin edecekler.

Piyasasını yükseltmek için 10 sezonda dokuz kez kulüp değiştirerek kötü bir şöhret yapan Vieri'nin ücret indirimine razı olması da gerçekten denizin bittiğini gösteriyor.

En hızlı yıldız devşiren kulüp olduğu halde 1989 yılından beri lig şampiyonu olamayan Inter yaz başından beri Lazio'dan Nesta'yı kapatmaya çalışıyor. Şimdi diğer yıldızların fedakarlığı sayesinde Nesta'yı almayı, üstüne de Emre Belözoğlu'nu Lazio'ya vermeyi planlıyor. Okan'ın adı da takas listesinde.

İtalyan Futbolcular Sendikası da artık yeni duruma uyanmış görünüyor. Mali krizde bulunan takımlarda oynayan futbolcuların ücretinde yüzde 20'ye varan indirimi kabul edeceğini açıklıyor.

İspanya'da oynayan yıldızlar da artık para etmiyor. Atletico Madrid'de haftada 75 bin dolar kazanan Brezilyalı Juninho'ya İngiliz Middlesbrough kulübü, ücretinin üçte birini teklif ediyor. Yani dünya şampiyonunun yıldız oyuncusu olmak da artık işe yaramıyor.

Peki ne oldu da astronomik rakamların yüzdüğü futbol piyasasında deniz bitti. Bu krizin başlıca nedeni İspanyol ve İtalyan kulüplerinin yeterince vizyon sahibi olamaması. Pay-TV yayınlarından elde edecekleri gelir üzerine uzun dönemli planlar yapan kulüplerin evdeki hesabı çarşıya uymuyor. İzle-öde abonelerinin futbol hevesi yüzde 50 oranında düşünce gelirler de tepetaklak gitmeye başlıyor. İtalya ve İspanya'da televizyon kanalları yeni sözleşmelerin, mevcut kontratların ancak yarısı fiyatına yapılabileceğini bildiriyor.

Yıldızlar ise paralarını sektirmeden almaya devam ediyor. İtalya'da son dört yıl içinde futbolcuların ücretleri iki kat artarken, kulüp gelirlerinde pek az artış olduğu biliniyor. Serie A'da ödenen ücretler toplamı 735 milyon dolardan 1.6 milyar dolara fırlamış durumda. Birinci ligdeki takımlar topluca 750 milyon dolar içerde.

Almanya'da ise maç yayın haklarını elinde bulunduran Kirch Grubu'nun çöküşü, Bundesliga'yı tehdit ediyor. Chelsea ve Leeds gibi kulüplerin borç batağına saplandığı İngiltere'de de BSkyB kanalının fiyat kırması bekleniyor.

Üstüne üstlük geçenlerde UEFA, dev kulüpleri şok eden bir karar alarak, yangına körükle gidiyor. Televizyon kanallarından gelen ‘‘Lüzumsuz maçlar oynanıyor. Bunları kimsenin seyrettiği yok’’ baskısı üzerine, UEFA, Şampiyonlar Ligi'nin ikinci grup aşamasını iptal ediyor. Aralarında Manchester United, Bayern Münih, Real Madrid gibi elit kulüplerin yer aldığı G-14, televizyoncuların baskısına boyun eğdiği için UEFA'ya ateş püskürüyor. Maç sayısının azaltılması sonucu büyük kulüplerin bir sezonda 7.5-15 milyon dolar tutarında gelir kaybına uğrayacağı tahmin ediliyor.


Değer kaybedenler


Zinedine Zidane: Real Madrid'in Juventus'tan rekor fiyata, 64.5 milyon dolara aldığı Fransız futbolcu, iki kez dünyanın en iyi futbolcusu seçildi. Fransız milli takımıyla dünya şampiyonu, Real Madrid'de Şampiyonlar Ligi şampiyonu oldu. Ancak sakatlığı nedeniyle son Dünya Kupası'nda varlık gösteremedi. Şimdiki değeri, 37.5 milyon dolar.

Luis Figo: Zidane'dan önce dünyanın en pahalı futbolcusu unvanını taşıyordu. 2000'de Barcelona'dan Real Madrid'e 55.8 milyon dolara transfer olmuştu. Barcelona taraftarları sayesinde dünyanın en iyi futbolcusu da seçilmişti, ancak otoritelerin büyük çoğunluğu, maçın kaderini değiştirebilecek kapasitede olmayan bir oyuncu için bu transfer bedelinin çok yüksek olduğunu söylemişti. Dünya Kupası'nda da Portekiz milli takımına önemli bir katkısı olmadı. Şimdiki değeri, 22.5 milyon dolar.

Juan Sebastian Veron: Arjantinli futbolcu Lazio'dan Manchester United'e transfer olurken 42 milyon dolarla İngiltere rekoru kırmıştı. Dünyanın, teknik becerisi en yüksek futbolcularından biri olarak gösterilmesine karşın, geçen sezon Manchester United'de fazla etkili olamadı. Şimdiki değeri
Yazarın Tüm Yazıları