Baharla gelen yorgunluğa dikkat

Genel bir bitkinlik, güçsüzlük ve enerjisizlik háli olan yorgunluk sorununu hepimiz bir şekilde yaşarız. İsteksizlik, yalnızlık, uykusuzluk, aşırı uyuma, sinirlilik, alınganlık, unutkanlık, uyuşma-yanma-karıncalanma yakınmaları yorgunluğun diğer belirtileri olabilir.

Üç tip yorgunluktan bahsedebiliriz: Fiziksel yorgunluk, ruhsal ya da psikolojik yorgunluk ve motivasyonel yorgunluk. Fiziksel olan, aşırı bedensel aktivite neticesinde oluşan yorgunluktur. Ruhsal yorgunluk, konsantrasyon eksikliğinden kaynaklanır. Motivasyonel yorgunlukta ise duygusal veya fiziksel aktivitelere katılma arzusunun eksikliği söz konusudur.


NELER YORGUNLUK YAPIYOR?


Hareketsizlik: Tembel bir yaşam biçimi yorgunluk sebebi olabilir. Yoğun bedensel aktivite nasıl yorgunluk hissine yol açıyorsa, haddinden fazla hareketsizlik de bitkinlik ve güçsüzlük duygusu uyandırır. Tembelliğe varan istirahatler, uzamış tatiller, TV karşısında geçirilen boş saatler, ağır bir yorgunluk duygusu oluşturabilir.

Beslenme alışkanlıkları: Bedeninizin yakıtı olan besinleri yeterli miktarda almıyor, uygun vitamin ve mineral desteklerini düzenli kullanmıyorsanız kendinizi bitkin hissedersiniz. Besinlerle yeterli demir, folik asit ve B-12 vitamini almazsanız, kansızlık sonucu yorgunluk gelişir.

Guatr sorunu: Tiroid bezinin, T-3, T-4 hormonlarını gereği kadar imal edememesi; 'Hipotiroidi' olarak adlandırılır ve bunun önemli bir belirtisi de yorgunluktur. Hipotiroidiye bağlı yorgunlukta kilo alma, bellek zayıflaması, depresyon, uyku eğilimi, kas ağrıları, ses kalınlaşması, kabızlık gibi belirtiler, yorgunluğa eşlik eder. Nedensiz kilo kaybının eşlik ettiği yorgunluklarda, tiroid bezi hiperfonksiyonu (Hipertiroidi) ve şeker hastalığını da düşünmek gerekir.

Mikrobik olabilir: Malta hummasında (Brucella), tüberkülozda (verem); dişlerde, boğazda, idrar yollarında yerleşik süreğen enfeksiyonların çoğunda; AIDS, İnflüenza, Ebstein Barr virüsü ve Herpes virüs enfeksiyonlarında, ağır bir bitkinliğin eşlik ettiği yorgunluk sık görülür.

Horlamaya dikkat: Uyku esnasında nefes durması sorunu, fazla kilolularda, burun ve boğaz problemi olanlar ile horlayanlarda sık görülen bir sorundur. En önemli belirtilerinden biri de sabah uyanınca hemen başlayan yorgunluktur.

Kullandığınız ilaçlar: Birçok ilaç yorgunluk yapabilir:

Kalp hastalıklarında ve hipertansiyon tedavisinde kullanılan 'Betabloker' grubu ilaçlar.

Anksiyete (bunaltı) azaltıcı ve depresyon giderici ilaçlar.

Antihistaminik, antialerjik ilaçlar.

Ağrı kesici ilaçlar. (Özellikle parasetamol ve aspirin)

Nezle ilaçları. (Antihistaminik ihtiva edenler)

Kan basıncı değişiklikleri: Kan basıncının düşüklüğü de yüksekliği de yorgunluk yapabilir.

Psikolojik durumunuz: Gerek stres ve bunaltı háli, gerekse depresyonun ruhsal kaynaklı enerjisizliği, yorgunluk sebebidir. Kişisel yetenek ve sınırlarınızı önemsemeden kapasitenizi zorlarsanız, çöküntü ve depresyon kaçınılmazdır.

Organ yetmezlikleri: Tüm organ yetmezliği olgularında; özellikle böbrek ve karaciğer yetmezliğinde yorgunluk ön planda yer alır ve uzun süre devam eden romatizmal hastalıklarda da mühim bir yakınmadır.

Kanser belirtisi olabilir: Belirli bir sebebe bağlanamayan inatçı yorgunluk şikayeti olanlarda, gözden kaçmış bir kanser sorgulanmalıdır.

Kalp sorununun habercisi olabilir:

Kalp yetmezliğinde ağır halsizlik görülebilir. Kalbin hücre ve dokulara yeterli kan pompalayamaması, hücrelere yeterli besin ve oksijen ulaşmaması yorgunluğun temel etkenidir.

Böbrek üstü bezleriniz çalışıyor mu?: Böbrek üstü bezlerinin ürettiği hormonların (kortizon ve hidrokortizon) yetersizliği, kan basıncında azalma, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerin eşlik ettiği ağır bir yorgunluğa yol açabilir.

Çevresel etkenler: Gürültülü ortamlar, gereğinden sıcak ya da soğuk mekanlar, kötü kokular, yorgunluk sebebidir. Stresli iş ortamları, kirli hava, sürekli toz ve duman, özellikle de sigara dumanına maruz kalma, aşırı veya az aydınlatılmış ortamlar yorgunluğu tetikleyicidir.

Kan şekeri düşmeleri: Kan şekeri düşüklüğünün, bazen tek belirtisi yorgunluk olabilir. Konsantrasyon güçlüğü, açlık, sinirlilik ve uyku eğilimi belirtileri, uyarıcı olmalıdır. Kronik yorgunluk sendromu ve kas ağrısının birarada olduğu hastalarda, ısrarla hipoglisemi araştırılmalıdır.


Yorgunluğu Körükleyen Alışkanlıklar


Kafein

Yoğun sigara kullanımı

Alkolizm

Kokain-esrar ve türlü madde bağımlılığı


Gelecek Pazar:


Kronik yorgunluk sendromu nedir?

Yorgunluk tedavi edilebilir mi?

Yorgunluk destekleri nelerdir?


WELLNESS NOTLARI


Sağlıklı yaşam için genç yaş beslenmesi çok önemlidir. Kilo sorunu yoksa, büyüme çağında ve aktif yaşam süren gençlerin kalori saymaları gerekmez. Günde 5-10 porsiyon tahıl grubu (ekmek, makarna, pirinç, kahvaltı gevrekleri), 2-3 porsiyon meyve, 4-5 porsiyon sebze, 2-3 porsiyon protein grubu (yumurta, balık, tavuk, et, fasulye, nohut) ve bol bol düşük yağlı süt ve süt ürünleri tüketen gençlerin yeterli ve dengeli beslendiği söylenebilir.

Fazla alınan alüminyum, uzun dönemde sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu nedenle, alüminyum içeren deodorant ve vücut ürünlerini kullanmayınız. Ayrıca yemek pişirir ve saklarken alüminyum folyo kullanmamaya, alüminyum ihtiva eden antiasit ve gaz gidericileri kontrolsüz tüketmemeye özen gösterin.


GENÇ KALIN


Düzenli olarak antioksidan desteklerden yararlanırsanız biyolojik yaşınız genç kalır. Antioksidan vitaminlerden (E ve C vitamini, Betakaroten), minerallerden (Çinko ve Selenyum), doğal besinlerden (Alfa Lipoik Asid, Likopen, Coenzym Q-10, Grape Seed Extract Oil) yararlanabilirsiniz. Bunları doğal kaynaklardan temin edebileceğiniz gibi, tıbbi uzmana danışarak, besin desteği şeklinde de alabilirsiniz.

Damarsal yaşlanmanın sizi yaşlandıran asıl neden olduğunu anımsayın. Daha sağlıklı damarlar için trigliserid, kolesterol, homosistein, kan şekeri, ürik asit seviyelerinizi ve kan basıncınızı makul sınırlar içinde tutmaya özen gösterin.

Düzenli kahvaltı alışkanlığı sizi gençleştirir. Güneşte kurutulmuş meyveleri (elma, siyah erik, kayısı), tahıl gevreklerini, yağsız hazırlanmış yumurta beyazını ve bir çay kaşığı keten tohumu ezmesi ile bir bardak yağsız ılık sütü de ihmal etmeyin.


NASIL YAŞIYORLAR?


Doğa Rutkay (Oyuncu)


Tam bir etoburum


PROF. OSMAN MÜFTÜOĞLU'NUN GÖRÜŞÜ


24 yaşındayım. Aktif olarak 3 yıldır oyunculuk yapıyorum. Boyum 168 cm, kilom 58 kg... Her sabah-akşam 20'şer dakika bantta koşuyor, haftada iki gün 45 dakika yüzüyorum. Gerçek anlamda bir etoburum, mümkünse üç öğün et yiyebilirim. Balık ve tavuk da severim ama az pişmiş et beni daha çok cezbediyor. Tuzla hiç aram yoktur. Unlu mamulleri de pek tüketmem ama makarnaya hayır diyemiyorum. Çok tatlı yerim; favorimse profiterol ve brownie gibi çikolatalı tatlılar. Çikolata çantamdan hiç eksik olmaz. Güne 1-2 dilim fındık ezmeli ekmekle başlıyor, ardından kahvaltıya geçiyorum. Çok fazla domates tüketen bir insanım; bir oturuşta 4-5 tane büyük domates ve her sabah bir yumurta yerim. Alkolle aram sıkı fıkı değildir ama her gün bir kadeh kırmızı şarap içerim; cildime iyi geldiğini düşünüyorum. Rakı ve viski de içerim; alkol beni rahatlatıyor. Tek tük sigara da içerim; özellikle Türk kahvesiyle. Çok uyuyorum. Çalışma saatlerim çok düzensiz ama günde 9 saat uyumazsam dinlenemiyorum. Sülalemde genetik bir rahatsızlık yok. İlaç ya da vitamin kullanmıyorum. Çok başım ağrırsa bir tane aspirin yutarım.

Sevgili Doğa Rutkay'ın sağlık karnesi pek parlak değil. Bu genç yaşta bu kadar çok beslenme hatası, üzücü. Kırmızı ete olan düşkünlüğü, tatlı ve çikolataya bağımlılığı, kahvaltıdan önce tükettiği fındık ezmeleri, beslenme bilincinin noksanlığına işaret. Sayın Rutkay'ın daha az karbonhidrat tüketmesi, doğru protein kaynaklarına yönelmesi ve toplam kalori miktarında ciddi azaltmaya gitmesi şart. Bol domates tüketmesi belki de tek olumlu beslenme alışkanlığı. Daha hafif ve dengeli bir kahvaltıyı, düzenli öğle ve akşam yemeklerini yaşamına yerleştirmesi iyi olur. Alkol tüketimini bir kadeh kırmızı şarapla sınırlayabilmeli, rakı ve viski kullanmamalı. Sigara konusundaki tutumumuz ise malum. Uyku alışkanlığı çok iyi. Genetik riskinin olmaması ise sevindirici. İlave vitamin kullanması gerekli değil. Daha düzenli beslenmesi ve 20'şer dakikalık egzersiz süreçlerini 35'er dakikaya çıkarması yararlı olur. Sağlıklı bir yaşam dileğiyle...
Yazarın Tüm Yazıları