Baharda nelere dikkat edelim?

Kış mevsiminde sokaklarda yürüyen insanlara dikkat edeniniz mutlaka olmuştur: Kalabalıklara siyah ve griler hakimdir. Renk göremezsiniz.

Haberin Devamı

Fakat bahar geldiğinde ne kadar renkli pantolon ve çiçekli elbise varsa gardıroplardan dışarı saçılır...
Kahverengi saçlı kızlarımız, saçlarını kuaför “seni açar” diye kanına girdiği için kızıla ve sarıya boyatır.
Babetler giyilir, çoraplar atılır ama kıştan bahara ani geçiş olduğu için stil konusunda biraz kafalar karışıktır...
Bahar pek güzel mevsim, lakin dikkat edeceğimiz bir iki noktayı atlıyoruz zannediyorum:

Renkli pantolon: Bence biz renkli pantolonları bir hayli yanlış anladık. Bu tip pantolonlar satılırken üzerine bir de “nasıl giymeli?” yönergesi eklemek lazım. Zira “bahar canlılığı”nı yanlış anlayan çok. Kırmızı pantolon üstü yeşil ceket, sarı çanta ve mavi spor ayakkabılar mıdır bahar canlılığı, sorarım size.
Jüpon: Baharlık penye elbise giydiğimize altımıza jüpon ya da dışarıdan görünmeyecek ince bir etek daha giyelim. Ha, yok, “Ben arkadan ışık geldiğinde içimin görünmesinden rahatsız olmuyorum ya da rüzgar eteğimi bacaklarıma yapıştırıp mal varlığı beyanında bulunmamı sağlasa bile pek umursamıyorum” diyorsanız, ben onu bilmem.
Topuk: Striptizci ayakkabısı (yüksek platformlu ve bir kilometre sivri topuklu) giymeye kararlıysanız, satın aldığınız ayakkabıyı en az bir gün evinizde giymenizi rica ediyorum. Sokaklarda zombi yürüyüşüyle salınan, birinin koluna girmeden, sevgilisinin elini tutmadan yürüyemeyen kadınlardan olmak istemiyorsanız, mutlaka önceden denemesini yapın.
Kısa kollu kıyafetler: Bahar geldiğinde bacak tüylerinden kurtulamamış kadınlarımız asla kısa elbiseler giymiyor biliyorsunuz. Bacaklar konusunda bu kadar hassas davranırken, kollar konusunda aynı hassasiyeti niçin göstermezler, sorarım size.
Madem kollardaki upuzun ve simmmsiyah tüyler sahibine rahatsızlık vermiyor, bacaklar konusunda endişelenmeye gerek yok. Zaten tüylü kolları gören adam bacağa gelemiyor, kolda kalıyor. Bacak konusunda harcanan emeğe yazık.
Topuklu spor ayakkabı: Spor ayakkabı topukluysa, onun pek “spor”luk bir yanı kalmıyor ama bu ayakkabılar arkadaşlarıyla buluşmuş, her daim genç kalan kırmızı ojeli, 90’lardan kalma gözlüklü Marilyn Monroe sarışını teyzelerin favorisi.
Buradan tüm dolgu topuk spor ayakkabı üreticilerine sesleniyorum: Striptizci ayakkabısına, ortopedik teyze ayakkabısına, hatta topukları çarpılan ayakkabılara bile tahammülümüz var ama “dolgu topuk spor ayakkabı”ya yok efendim. Çok rica ediyorum artık bu moda suçunu işlemeyiniz, işlenmesine vesile olmayınız..
Bulaşmış makyaj: Bahar geldi ama kış makyajından vazgeçmek zor geliyor zannediyorum. Kıyafetler bahara hazır olsa da anlaşılan o ki, cildimizin beyazlığından ölesiye rahatsız oluyoruz. Bir kat fondöten, üstüne pudra, üstüne allık, onun da üstüne makyaj sabitleyici sürüyoruz.
Cilt bütün gün hava almak maksadıyla can çekiştiği için akşam saatlerine doğru kendinden geçiyor. Sıcak hava, ortam koşullarıydı, ter, toz derken birçok kadınımızın yüzü akmakta. Evet, izninizle ben bu olana “makyaj akması” diyemeyeceğim. Bildiğiniz yüz akması. Yüzü akan kadınlarla “meraba canıımm” öpüşmesi yapmak zorunda kalan herkese, buradan “yalnız değilsiniz” demek istiyorum.

Yazarın Tüm Yazıları