‘Baba’, evlatlarını yetim bırakmaktan korkuyor

Cüneyt ÜLSEVER
Haberin Devamı

Geçen hafta ‘‘Baba’’, 18 Nisan seçimleri çerçevesinde sarf ettiği bazı sözler ile gündeme geldi. Son MGK toplantısından sonra yeniden ortaya atılan yerel seçimlerin iki turlu yapılması teklifinin TBMM'den geçmeyeceğini anlayan Sayın Cumhurbaşkanı, bu kez uyarılar başlığı altında oldukça karamsar resimler çizdi.

Nedir Süleyman Demirel'in çizdiği tablo? Bir kere 28 Şubat'ı ucuz atlattığımız için sevinmemiz gerekiyor. Zira, belki de o olmasa idi, darbe olabilirdi. Milli iradeye bu kadarcık müdahale edilmesini çok görmememiz gerekiyor. Ancak, alınan tüm tedbirlere rağmen irtica tehlikesi de ortadan kalkmış değil. Zira Fazilet Partisi'nin iki yüzü var. Maazallah, 19 Nisan sabahı hepimiz çok pişman olabiliriz. Cumhurbaşkanı, söylemeye dili varmasa da, yine bir darbe ihtimalinden korkuyor.

Bu uyarıları yapan kim? Cumhurbaşkanı. Bu ülkenin en tepesinde oturan kişi. Üstelik, 40 yıllık deneyim ile konuşuyor.

O zaman uyarıları ciddiye almak gerekiyor. Ancak, kusura bakılmasın, ben ciddiye alamıyorum. Tıpkı ülkedeki binlerce insan gibi.

Niye ciddiye alamıyorum? Bir kere uyarılar temcit pilavı gibi sürekli önümüze sürülmeye başladı da ondan. Üstelik, bu ülkenin başbakanı aykırı görüşte. Ona göre irtica tehlikesi minimal seviyede. Ayrıca, hukukta somut delil kavramı var. Ben devletin başından irtica tehlikesini kanıtları ile ortaya koymasını beklerim. Örneğin, eline silah almış, zora başvurmaya hazırlanan İslami örgütleri deşifre etmeli.

Hayır! Cumhurbaşkanı olası tehlikelerden bahsediyor, onun hedefi mevcut tehlike değil diyecek olursanız, bırakın olası tehlike kavramının çağdaş hukuktan çoktan atılmış olmasını, son iki yıldır o kadar çok insanların beyinlerini okuyan yetkili ve etkili toplum mühendisi gördük ki, artık bu olası tehlike kavramı gına getirdi.

Hele hele Fazilet Partisi'nin bizden gizlediği başka bir yüzü var ise ve Cumhurbaşkanı bu gizlenen yüzü biliyorsa bunu hemen bize somut kanıtları ile ifşa etmek zorundadır.

Öte yanda şayet bu ülkede darbe tehlikesi vardı veya hâlâ mevcut ise koskoca Cumhurbaşkanı'nın bu darbe heveslilerine de söyleyeceği birkaç söz olmalı. Rejimin bekçisi o değil mi?

Ben Cumhurbaşkanı'nın bu uyarılarını (!) başka bir açıdan algılıyorum. Bana 2000 yılının mayıs ayı çok şeyler söylüyor. Bu tarihte Demirel'in cumhurbaşkanlığı süresi bitiyor. Normal koşullarda emekli olması veya aktif siyasete dönmesi gerekiyor. Emekli olmak istemediğini ise kendisi söylüyor.

Ancak anlaşılan, bir zamanlar (devr-i Turgut'ta) diktatörlük olarak nitelediği, ancak son dönemde beğenmeye başladığı başkanlık sistemi pek ilgi çekmedi. Aktif siyasete dönmeye kalksa, Tansu Çiller DYP'yi çekti altından aldı. Emekli olmaması için kalan tek çare Anayasa'da gerekli değişikliği yapıp, kendisinin tekrar cumhurbaşkanı seçilmesini temin etmek. Buna da olsa olsa şu anda kontrolü elinde tuttuğu, terkip kimliğini yitirmiş bu Meclis yardımcı olabilir. Sandıktan çıkacak yeni Meclis'in bu konuda tavrı hiç belli olmaz.

Peki, Cumhurbaşkanı emekli olmamak için niye bu kadar direniyor? Bu direnci sadece kişisel ihtiras ile izah edebilir miyiz? Bence yeterli bir açıklama olmaz.

Süleyman Demirel'e 40 yıldır ‘‘Baba’’ diyoruz. 40 yıldır ondan hikmet ve hidayet bekliyoruz.

O da artık devletin kendi fani vücudunda tezahür ettiğine inanıyor. Hatta emanetçisi ile birlikte kendilerinin millet, milletin de kendileri olduğunu düşünüyorlar.

Maazallah, ‘‘Baba’’sız bir millet de ya davulcuya, ya zurnacıya kaçar! İşte Baba da buna üzülüyor, bunun için kahroluyor.



Yazarın Tüm Yazıları