Ayşe'nin Gözlüğü

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Atölyede buluşalım

Güler Yücel, mavi çizgili gözleri parlayarak, Datça'da Can Yücel'le birlikte yaşadıkları o güzelim evi bir açık atölyeye dönüştürmek istediğini anlatıyor.

Hayır, müze değil sözünü ettiği şey.

O, bir müze faresi olacak kadın mı?

Yaşayan, canlı bir şey yer olsun istiyor.

Can Yücel'i yaşatacak bir mekan yaratmak istiyor.

Bu sadece onun değil, hepimizin görevi değil mi?

O zaman kulak verelim Güler Yücel'in söylediklerine:

‘‘Bu evi muhafaza etmek istiyorum. Etkilenmez mi insan? Can Yücel denilen şair nasıl yaşadı? Ne kadar sade yaşadı. Bir yatak, bir hırka. Bunu göstermek sanki benim görevimmiş gibi geliyor bana. Bir taraftan da burada yaşamayı sürdüreceğim. Ama ne istiyorum biliyor musunuz: Gençler gelsin, şairler gelsin, ressamlar gelsin. Bu evi hep birlikte bir açık atölyeye çevirelim. Küçük olsun ama dinamik olsun. Artık o kadar kötü imajlar, yaşam biçimleri var ki, aksi de var; işte burada. Gelsinler, görsünler. Bu kadar güzel yaşamış bir insanın evini muhafaza etmemiz gerekiyor. Onu sevenlerin de görevi bu. Yurt dışından da gelsinler, burada otursunlar, workshop yapsınlar. Bu adam başka türlü nasıl yaşatılır?’’

*

Bir mesele daha var.

Orasının bu ülkenin ‘‘Can Yücel Evi’’ne dönüştürülmesi gerekiyor. Ama bu adam, yaşamı boyunca ne bir derneğe, ne de bir vakfa ait olmuş, üstelik elindeki herşeyi de dağıtmış, şimdi onları toplamak gerekiyor.

Gerekiyor ki...

Orayı her ziyaret eden, Can Yücel'i, daha doğrusu onun ruhunu görsün, anlasın, kavrasın.

Bu henüz bir hayal.

Ama bizler bu hayali gerçekleştirebiliriz.

Kimde Can Yücel'e ait ne varsa, nesne, doküman, anı, fotoğraf vesaire Güler Yücel'le, ‘‘Eski Datça Mahallesi, Can Yücel Sokak, Datça/ Muğla’’ adresinden temasa geçip gönderebilir.

‘‘Mümkün olduğu kadar dokümanlarını toplayacağım. İyi bir arşivci bulmak istiyorum. Yazılar uçarmış bir süre sonra. Bilgisayar alacağız. İnternet’te bir sayfa açacağız. Şiirlerini başka dillere çevireceğiz. Dünyaya açılmak lazım diye düşünüyorum. Bütün bunlar beni de hayatta ve ayakta tutacak şeyler. Bu açık atölyeye isteyen herkesin katılmasını istiyorum. Ve davet ediyorum’’.

Ressamdı şair oldu

Şaka.

Güler Yücel, güzel resimler yapmaya devam ediyor. Ama tabii ki, üzüm üzüme bakınca kararıyor. Birlikte 40 yıldan sonra o da şiir yazmaya başlıyor. Hatta, bir gün öyle bir şiir yazıyor ki, o hiç tanımadığı Figen'in, mezar taşına kitabe oluyor. Figen, hostes, henüz 20'lerinde, trafik kazasında ölüyor. Güler Yücel de hikayesinden çok etkilenip, bir şiir yazıyor ve ailesine veriyor. Ailesi de şiiri mezar taşına yazdırıyor:

KUŞBAKIŞI

Hep kırlangıç olmak isterdi

Küçüktü onlar kadar

Hızlıydı da

Uçtu en sonunda

Kondu mezarlığın

Taa tepesine

Yuva kurdu

Çiçeklerden orada

Dönüyor kırlangıçlar

Dönüyor etrafında

Ölümün elleri uzun

Dokunamaz

Gözleri keskinse de

Göremez

Karpuza rakı şırıngası

Ee tabii ki Can Yücel büyük adamdı.

Hakkında bir dolu efsane yaratıldı.

Bulmuşsun karısını karşında, sormaz mısın ama...

‘‘Hapisanedeyken, karpuzun içine şırıngayla rakı boşaltırmışım! Palavra! Kendilerine paye çıkarmak için böyle şeyler uyduruyorlar. Ne o öyle bir şey istedi. Ne ben yaptım. Abuk sabuk şeyler söylüyorlar. Mesela neden sakallarını kesti bile dediler. Eleştirdiler. İmaj olacak ya. Adam ne ise oydu. ‘Bu benim son halim' diyordu. Onlar öyle istiyor diye, sakallarını kesmeyecek mi yani?’’

MAVİ SAÇ

Taş gibi, cüsseli bir adamdı. Yolda yürürken herkes ona bakardı. Bana bakan yok. Bir gün gittim, saçlarımı maviye boyattım. Bir bakmaya başladılar, sorma. Dedim ki, ‘‘Gördün mü aramızda bir tek mavi farkı varmış!’’.

ZENGİNLEŞTİRDİ

‘‘Sen hakkında en çok şiir yazılan kadınsın’’ derler bana. Ama biliyor musun, onunla yaşamak o şiirlere sahip olmaktan daha güzel. Aragon da Elsa’ ya yazmış, yazmış ama bir taraftan da ibnesi varmış. Oldu mu şimdi? Ben Can için hayatını tutturduğu bir rotaydım. Adam sadece şiiri değil, herşeyi zenginleştiriyordu. Beni de.

KISKANMADIM

Daha önceki ilişkilerini kıskanmadım. Söylerdi zaten. Ama bir süre sonra. Çok büyük bir keyifti adam. Çok saf, çok temiz. Sana dünyayı açan bir adama ne diyeceğim: O kadını neden güzel buluyorsun mu? Ee güzel. Ne yapalım yani?

EN BÜYÜK GÜNAH

Benim için en büyük katliam, hatta günah, kırılan yetenekler. Herhangi birinin yaratıcılığının yok edilmesi bana çok fena geliyor. Mümkün olduğu kadar Can'a destek oldum.

YUTTURMACA

İçim dışım şiir oldu. Ulan dedim ben niye yazmıyorum. Yazdım:

Yine kafayı çekmiş/ ‘‘Şiir mi dedin, çok kolay/ Üçbuçuk seçeneği var/ İlki taşaklı olman gerek/ İkincisi imgelem/ Üçüncüsü dili çok iyi bileceksin’’/ Buçuğu neydi sahi/ Önemliydi de gerçi/ Unuttum/ Yine de yuttum

Yazarın Tüm Yazıları