Ayşe'nin gözlüğü

26 adet beyaz erkek poposu1 tanesini...Ne yalan söyleyeyim, gördüm.2 tanesini birden... Sadece, hadi itiraf edeyim, hayal ettim.Ama 3 tanesini... Allah belamı versin, ne hayal ettim ne de görmek istedim.O zaman düşünün, 26 adet beyaz erkek popusunu birden görmek...Aman Tanrım!Hafsalamın almayacağı bir şeydi.Hafsalam hala almıyordu...Ama inanır mısınız onlar açıyordu:Çok saçma ama karşımızda 26 adet beyaz erkek poposu duruyordu!*Takdir edersiniz ki, bu her kadına nasip olmaz.Hele Türk erkekleri, onlar kolay kolay popolarını, olur olmadık yerde açmaz. Ama İskoçya Jonnie Walker Action Time etkinlikleri sırasında açtılar. Kesinlikle bir ‘‘ilk’’e daha imza attılar. Gerçekten onları tebrik ediyorum. Cesaretlerini, komplekssizliklerini takdir ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum.Aslında bunda hiçbir kötülük yok.Çünkü art niyet yok.Altı üstü, işlevsel bir organ (öyle olmasaydı Allah yaratmazdı!) popo. Bu bir gelenek, yani popo açmak. Bir İskoç geleneği. Ne gözle baktığınıza bağlı olarak protest bir niteliği de var. Arayan sosyal içerik bile bulabilir. Yani Mel Gibson ya da Kevin Kostner'ın (ve Richard Gere gibi daha bir sürü güzel insanın) o güzel popolarını filmlerde açmalarından ve yüzbinlerce hayranın ağzı açık seyretmelerinden farklı bir şey.Demek istiyorum ki, İskoçlara baskı yapan İngilizler utansın!*Bizimkilerin durumu daha özeldi...Bizimkiler derken, '98 Jonnie Walker Action Time katılımcıları ve bir kısım medyanın bir kısım elemanını kastediyorum. Bir bölümü daha kilt eteği giyerken utanmaya başladılar. Öyle az buz değil, genç kızlar gibi bir hayli naz yaptılar. Sizin durumunuz da emin olun ki, farklı olmazdı, çünkü etek denilen şey erkeğe yakışmazdı. Bir adamın etek giyip sokağa çıkması olanaksızdı. Bu yüzden itirazlar uzun sürdü.İnanılmaz komiktiler...Bakın neler yaptılar?1. Önce tek tek kilt etekleri giydiler, birer birer biz kadınlara göstermek üzere yanımıza geldiler. Allah için onları desteklemekten bir an bile geri kalmadık.2. Ama kahkaha atmadan da duramadık. Öyle böyle bir görüntü değil. Evlere şenlik. Kimin çorabı düşmüş, kiminin eteğinin pilileri yerleşmemiş, kimi üzerine bir T.Shirt çekmiş, kimi kolalı beyaz gömlek giymiş, kolejlerin hazırlık sınıfı kız öğrencileri gibi, kalın belli adamlar, tuhaf tuhaf yüzümüze bakarak bizden onay beklediler. Onay vermemek de imkan dahilinde değildi. Çünkü çocuk gibiydiler.3. Ellerini kollarını nereye koyacaklarını bilemiyorlardı. Çünkü pantolon denilen şey cepleriyle onların hayatlarını kurtarıyordu. Ama etek giyince eller, kollar boşlukta kalıyordu.4. Muhtemelen kendilerini çıplakmış gibi hissediyorlardı. Çünkü muazzam bir oturup kalkma sorunları vardı. Kadın gibi oturmasını bilemediklerinden tuhaf manzaralar sergilediler. Durumu fark ettikten sonra da koltuğa otururken elleriyle eteklerini düzeltmeye giriştiler.5. Ama yine de o etekleri giyip karşımıza geçtikleri için hepimiz çok mutlu olduk. Ne var ki, külot sorunu çözülemedi. Çünkü İskoçlar bu etekleri giydikleri zaman sözünü ettiğim çamaşır parçasını giymiyorlar. Bizimkilerin bazılarının cesareti buna baştan yetmediği için, sonradan karanlıkta gizlice çıkardılar, katlayıp çantalarına koydular.*Kilt etek aslında bir battaniye...İnsanın üzerinde taşıdığı battaniye...Eskiden dağlarda yaşayan İskoçların iklim şartlarına uyum sağlayabilmek, bedenlerinde bir ev taşıyabilmek için icat etmek zorunda kaldıkları bir şey. Dağlarda gece olduğu zaman o battaniye üşümeden uyumalarını sağlarmış. Sabah olunca o etek-battaniyenin kemerini toplayıp yeniden giysi haline getirirlermiş. Zamanla eteğin üst kısmı gayri pratik olduğu için ortadan kalmış, geriye sadece kilt etek kalmış.Bu da İskoçya'ya giden her insanın, ‘‘Ya bu adamlar bu etekleri neden giyiyorlarmış?’’ sorusu üzerine alacağı cevap işte. Anlayın, ben sizi ne kadar seviyorum, siz daha leb demeden leblebiyi anlatmaya başlıyorum. Bir de eteğin ekose desenleri meselesi var (ekose bu arada Fransızca İskoçyalı demek), ekose desenler her klanın tanımlayıcı simgesi olmuş, ve bugünlere kadar taşınmış.Tamam mı?Başka sormak istediğiniz bir şey var mı?Önlerindeki çanta...Ben de tahmin edersiniz sanmıştım.O çantalar, kıymetli uzuvlarını doğa tehlikelerine karşı korumak için. Bence haklılar da...En azından zaman zaman lazım oluyor.Bir de çoraplarında bıçak taşıyorlar. Bu da ‘‘Benden sana zarar gelmez!’’ anlamına geliyor, beldeki bıçak ise ‘‘Her an herşey olabilir. Bu arada seni de parçalayabilirim, bak ona göre!’’ gibi derin bir anlam ifade ediyor.*Son olarak, belirtmek isterim ki, İskoçya'nın kuzeyindeki Highland bölgesinde yer alan Drummiar Şatosu sınırlarında, artık geleneksel hale gelen ‘‘Jonnie Walker Aksiyon Zamanı’’ etkinliklerinin ‘‘son süprizi’’ olarak vuku bulan bu olayda (biraz uzun bir cümle oldu ama inanın ne yapsam kısalmıyor!) benim hiç bir suçum yok.Ben sadece tanığım.Üstelik herşeyi yazarım.Ama bu fotoğrafta gördüğünüz arkadaşların isimleri bende saklıdır. Ve emin olun ki, tek şartla yazarım. O da Çakıcı bildiklerini açıklarsa...
Yazarın Tüm Yazıları