Ayşe'nin gözlüğü

Annelik zor zenaatHer sabah, altı kırkbeşde yataktan fırlayacağım.Kesinlikle afyonum patlamadan, biricik yavrumun ‘‘Bu sabah canı çekmiştir’’ diye (kesinlikle kendi canım da çektiği için!) önce Müsli hazırlıyacağım. Yumurtayı nasıl yapmam gerektiğine kafa yorarken, kahvaltılıkların hepsini buzdolabından birer birer önüne çıkaracağım. ‘‘Kızarmış ekmek de ister misin?’’ derken, ‘‘küçük sevimli şeytan’’ın bana tuhaf tuhaf baktığını farkedeceğim.Farketmekle kalmayıp, başıma gelecekleri hissedeceğim:Benim minik yavrum, bunların hiçbirini yemeyecek!‘‘Mecbur musun, beni her gün yolcu etmeye!’’ diyecek. Sabah sabah, midesi delinsin diye sadece Diet Cola içecek. Ve ‘‘İştahım yok bugün’’ diye ekleyerek toz olup gidecek.*Ve her gün aynanın karşısına oturacak.(Yanlış anlamayın, sadece okula gidiyor!)Birbirine karışmış saçlarını bana taratacak. Tek tek bütün düğümleri açtıktan sonra, ‘‘Topuz yap’’ diyecek, beğenmeyecek. Bozduracak, at kuyruğu yaptıracak, beğenmeyecek. ‘‘Yana ayırıp, örsen mi acaba?’’ diyecek ama sonuç belli:Yine beğenmeyecek! Sonunda, ‘‘Sen de bu işlerden hiç anlamıyorsun!’’ deyip, serbest saçla evden koşarak gidecek. Okul servisini kaçırdığı için, bir taksiyle servisin peşine düşecek ve annesine (o ben oluyorum!) sinir krizleri geçirtecek.*‘‘Hiç bir şeyim yok giyecek!’’ deyip günlerce başımın etini yedikten sonra, mecburen birlikte alışverişe gideceğiz. Sokağa çıkarken muhtemelen benim giydiğim kıyafete bir kulp bulacak, mesela rengini sevmeyecek ya da ‘‘Etek giyseydin’’ diyecek. ‘‘Senden utanıyorum anne’’ demeyecek ama zaman zaman öyle düşünecek. Ve kesinlikle yolda, ‘‘Sen neden babamla evlenmiştin?’’, ‘‘Hayatına kaç erkek girmişti?’’, ‘‘Babamdan başka bir erkekle sevişmeyi düşünür müsün?’’ gibi sorular soracak. Ama onların cevabını almadan, vitrinlerde saçma sapan kıyafetler görecek. ‘‘Hadi buraya girelim’’ diyecek. En güzeli de beni tezgahtarın karşısında rezil edecek! ‘‘Hayır onları değil, bunları alacağım!’’ diye tutturacak, nerede alacalı bulacalı, rüküş, tuhaf renkli şeyler varsa onları toplayacak, sonunda da, ‘‘Modadan anlamıyorsun sen! Gidelim buradan’’ diyerek, topladığı her şeyi bırakacak, küçük çaplı bir aile kavgasına neden olacak.*Önce kendi yaşında birine aşık olacak.Sanki ben aşktan anlamazmışım gibi, sanki babası hıyarın tekiymiş gibi bir süre gizleyecek. Evde buluşmak yerine, okulu kırıp onunla dışarıda görüşecek. ‘‘Anlatsana çıldırdın mı sen, benimle hayatta en kolay yapabileceğin şey konuşmak’’ deyince bile aldırmayacak. ‘‘Nerede hata yapıyorum ben?’’ gibi benim kendi kendimi sorgulamama sebep olacak, yine de konuşmayacak. ‘‘Walk-man dinliyorum şimdi’’ diyerek anlamsızca yüzüme bakacak, bol bol odasına kapanacak.Sonunda da iki kelam etmeden beni ‘‘anlayışsızlıkla’’ suçlayacak.*Bütün genç aşıklar gibi o da bir gün sevgilisinden ayrılacak.Bu sefer de ‘‘O beni kesmiyordu!’’ diye kendisinden otuz yaş büyük bir adama takılıp platonik aşk yaşayacak. İşte o dönem beni korkutuyor, çünkü bir de zavallı babalar zan altında kalıyor: İş, ‘‘Benim baba problemim vardı’’ya dönüyor.*‘‘Ben evleneceğim'' diyecek.Vazgeçecek.*‘‘Karar verdim asla evlenmeyeceğim!’’ diyecek.O duygu da bir süre devam edecek...*‘‘Ne istediğimi bilmiyorum’’ diyecek.*Sonra bir gün çıkıp, ‘‘Artık en azından ne istemediğimi biliyorum!’’ diyecek.*Offff.Her Allah'ın günü fikir değiştirecek.Günden güne büyüyecek.Sonunda da, ‘‘Benim kızım olursa başıma neler gelecek?’’ diye düşünecek!Annelik zor zenaat.Anneler gününüz kutlu olsun.
Yazarın Tüm Yazıları