Aylak adamın Paris izlenimleri

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Meğer Walter Benjamin ne kadar haklıymış... Meğer ondan etkilenmekte ne kadar haklıymışım.

‘‘19'uncu Yüzyıl'ın en büyük keşiflerinden birisi aylaklıktır.’’

Evet, Paris'teki öğrencilik yıllarımdan aklımda kalan en çarpıcı şeylerden biri, ünlü Alman düşünürünün buna benzer bir cümlesiydi.

Aylaklığı ortaya çıkaran şey ise vitrinlerdi.

* * *

Paris'te 24 saatlik bir aylaklık, bana yine Walter Benjamin'i hatırlattı.

Bu sözlerin doğruluğunu, 24 saatlik güzel bir aylaklıkla kendi kendime ispatladım.

O güzel 24 saat biterken, kendi kendime düzenlediğim şahsi bir mitingde haykırarak şu sloganı atıyordum:

‘‘Yaşasın aylaklık...’’

Trotuvar yapmak, vitrin yalamak, volta atmak...

Daha aklınıza ne gelirse, 24 saatlik aylaklığıma sığan bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum.

Yine önce Champs Elysees... Türk ve Fransız bayraklarıyla donatılmış bu dünya caddesindeki turlarım her zamanki gibi Virgine Megastore'dan başlıyor.

Klasik müzik bölümüne girerken hemen gözünüze müthiş gurur verici bir görüntü takılıyor.

Ayın plağı olarak sunulan bölüm, genç bir Türk piyanistine, Fazıl Say'a ayrılmış.

Paris'te inanılmaz bir Fazıl Say rüzgârı esiyor.

* * *

Dev mağazaya büyük bir rakip gelmiş.

Hemen 20 metre ötesine onun kadar büyük bir Fnac mağazası açılmış. Üstelik Virgine gibi çok katlı değil. Tek kata yayıldığı için dolaşması daha kolay.

Fnac'ın klasik müzik bölümünde de ayın plağı yine Fazıl Say'ın.

İki müzik mağazası da Rai adı verilen Magrep pop müziğinin istilası altında.

Müthiş bir Arap müziği patlaması yaşanıyor.

Bu arada Türk plaklarına ayrılan bölümler de oldukça büyümüş.

Bir zamanlar Fnac'ta yabancı müzik bölmümlerinde daha çok Yunan, İtalyan ve İspanyol müzikleri bulunurdu.

Şimdi Türkler'in sayısı Yunanlılar'ınkine yaklaşmış.

* * *

Fnac mağazasında, CD pazarlaması açısından müthiş bir teknolojik gelişme dikkati çekiyor.

Bu mağazalarda insanı en çok sıkan şey, tanımadığı bir plağı dinleyebilmektir.

CD'ler, açılması çok zor poşetler içine yerleştirildiğinden bunları açıp dinleyebilmek, ne yazık ki mümkün olmaz.

O yüzden kapağına takıldığınız bazı CD'leri dinleyemeden alır, sonunda büyük düşkırıklıklarına uğrarsınız.

Şimdi bütün mağazalarda dinleme imkânını genişleten buluşlar var.

Ama Fnac mağazasında gördüğüm son dinleme merkezi, galiba bu sorunu tamamen çözüyor.

Küçük bir kolonun üzerine kulaklık yerleştirilmiş. Kulaklığı takıyorsunuz.

Hemen altında bir optik okuyucu var.

Raftan poşet içindeki CD'yi alıyorsunuz. Üzerindeki bar kod'u bu optik okuyucunun önünden geçiriyorsunuz.

Ve CD çalmaya başlıyor.

Bar kod'u bir kere daha geçirince ikinci parçaya, üçüncü parçaya geçiyor.

Böylece CD'leri açmadan dinleme imkânına kavuşuyorsunuz.

Henüz bütün CD'leri bu sisteme geçirmemişler. Ama en azından önemli bir bölümü sisteme dahil edilmiş.

* * *

Klasik aylaklık turlarım buradan modanın başkentlerine atlıyor. Fauburg Saint Honore, Avuneue Montaigne, Kleber ve ötekiler.

Önceki yıl ve geçen yıl favorim Kenzo'ydu.

Bu yıl ise tartışmasız Christian Dior ve Galliano. Dior mağazasını gezerken o muazzam his, bütün duyularınızın merkezine yerleşiyor.

Bu yüzyılın sonuna yaklaşırken, kadın yeniden keşfediliyor.

Kadın yeniden tarif ediliyor. Ve kadın, 21'inci Yüzyıl'ın gerçek iktidarı olmaya hazırlanıyor.

Kısa sürmüş bir Paris aylaklığının bende bıraktığı en derin izler bunlardı.













Yazarın Tüm Yazıları