Aydın olmayan düşünürler ve Başbakan

BAŞBAKAN’la buluşan okumuşların neden ‘aydın’ olarak tanımlanmak istemediklerini bilemem. Bunun nedeni aydını hor görmek mi, yoksa abartılı bir alçakgönüllülük mü? Prof. Dr. Gencay Gürsoy, ‘Biz aydın değiliz, kendimizi öyle ifade etmiyoruz’ diyor.

Kendilerini ‘düşünür’ olarak tanımlıyorlarmış. Bu itiraz aydınların düşünmediği anlamına mı geliyor? Heyetin bir başka üyesi de kendilerini ‘kanaat önderi’ olarak tanımlıyor: Önder! Bence aydın, düşünürün ve kanaat önderinin yanında çok daha alçakgönüllü.

Şu ya da bu, bu arkadaşların yaptıkları iş aydının eylem alanına girer. Sartre’cı tanımlamayla, üstlerine vazife olmayan bir işe burunlarını sokuyorlar. Başkalarının işlerine burnunu sokanlara ya ‘ukala’ ya da ‘aydın’ denir. Aydın ile ukalayı eylemlerinin biçim ve içeriği ile eylem tarzları birbirinden ayırır.

GÜVENLİKSİZ ÖZGÜRLÜK

Kamuoyunun tepkisini çeken girişimcilerin kullandıkları dil beni hayal kırıklığına uğrattı. Böylesine bir eylemi üstlenen kişilerin lastik gibi sünmeyen, jilet gibi bir dil kullanmaları gerekir. Gencay Gürsoy ve ekibi giriştiklerin işin gerektirdiği saydam, kunt, sünmeyen, yoruma izin vermeyen bir dil kullanmıyor. Aydın olmayan düşünürlerin önerilerine bakalım:

1. Kendilerini sistem dışı hisseden unsurları sistemin içine alacak açılımlar yapın: ‘Kendilerini sistem dışı hissedenler’ PKK’lılar ise, bu unsurları sistemin içine alacak hangi açılımları yapacak hükümet? Genel af çıkartıp PKK’nın siyasal partiye, militanların da politikacıya dönüşmesini mi organize edecek?

2. Güvenlik/özgürlük dengesinde ağırlığı özgürlüğe verin: Başbakan bu öneriye ‘Olur, ağırlığı özgürlüğe veririz’ demiş. İki taraf da demokratik görüneyim derken saçmalamış.

Güvenlik olmadan hangi özgürlüğü özgürce kullanacaksınız? Güvenlik yoksa seyahat özgürlüğünüzü kullanamazsınız; düşüncenizi açıkladığınız anda kurşunu yersiniz. Ayrıca güvenlik/özgürlük arasında seçim yapma hakkı sadece Başbakan’a ait değildir. Başbakan’ın bu bağlamda söz alması demokrasi anlayışının ne denli ham olduğunu kanıtlıyor.

AĞIR HAKARET

3. Kürt sorunu ile PKK’nın özdeşleştirilmesi anlayışına son verilmeli:
Gene can sıkıcı bir değerlendirme. Eğer Türkiye’nin kurum ve kuruluşları bu ayrımı yapma bilincinden uzak olsaydı, Türkiye’yi kan götürürdü. Bu öneri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına, kurum ve kuruluşlarına yapılmış ağır bir hakarettir.

4. Türkiye’nin garantisi olan halklar arasındaki kardeşlik duygularını zedeleyecek bazı etnik tartışmaların başladığına dair ipuçları ortaya çıktı (Prof. Dr. Gencay Gürsoy). Prof. Gürsoy ‘halklar’ tanımlamasıyla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında ayrımcılık yapıyor. Kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kardeşlik duyguları diri tutulmalıdır. Ama ‘halklar’ dediğimiz anda bu olanak ortadan kalkar.

İŞİMİZ ZOR

Başbakan’ın Türkçesi de ‘heyet’inki kadar derme çatma. Hayati önemi olduğu iddia edilen bir toplantıda kullanılan dil, sıkışınca, ‘maksadını aşan ifade’ sınıfına girmemeliydi. Heyet haklıdır, bu ifade düzeyi ile onların da bizim de işimiz zor!
Yazarın Tüm Yazıları