Avrupalı lümpenler yine terörün yanında

"Terörle mücadelenin ne olduğunu görecekler" demiştim. ABD görmeye başladı. Avrupa ise hala aynı "aymazlık" içinde.

Mücadele uzadıkça ‘‘haklı’’ olan taraf aynı zamanda ‘‘güçlü’’ olduğu için birdenbire ‘‘haksız’’, ‘‘haksız’’ olan taraf ise ‘‘güçsüz’’ olduğu için haklı konuma geçmeye başlıyor.

Türkiye bu ‘‘acı gerçeği’’ 1983'ten 2001 yılına kadar tam 18 yıl yaşadı.

Bir tarafta kendi halkı dahil sivilleri öldüren, gelirini uyuşturucudan temin eden bir terör örgütü, diğer tarafta ise hukuk kurallarına saygılı olmaya ‘‘çalışarak’’ bunlarla mücadele eden Türkiye Cumhuriyeti Devleti.

Bu mücadele uzadıkça, güçsüz ve haksız olan ‘‘mazlum’’, güçlü ve haklı olan ise ‘‘ceberrut’’ görünmeye başladı.

Şimdi aynı şey ABD için geçerli. Afganistan'da savaş uzadıkça Taliban her şeye rağmen sempati toplayacak, ABD ise kötü çocuk olacak.

Avrupa'nın yıllardır ‘‘sıkıntı’’ görmemiş ‘‘lümpen’’leri ise sokaklarda ‘‘barış’’ çığlıkları atacaklar.

Çünkü Avrupalıların bu işten canı yanmadı.

İntihar uçakları Collosseum'a, Pisa Kulesi'ne dalmadı.

Eyfel, Parislilerin başına yıkılmadı.

Bu yüzden de Avrupalı ‘‘tuzu kuru’’lar hálá ‘‘terör’’ün ciddiyetinin farkında değiller.

Onlar için hálá her şey bir ‘‘oyun’’.

Onlar da eğleniyorlar.

Avrupalı ‘‘lümpenlerin’’ bu ‘‘gösterişleri’’ yıllarca Türkiye'nin terörle mücadeledeki kararlılığını etkilemeye alıştı.

Yer yer başarılı da oldular.

Kamuoyu baskısıyla Türkiye'ye yönelik ambargolar icat ettiler.

Bir müttefiklerinin terörle mücadelesine destek değil, köstek oldular.

Şimdi yine aynı şeyi yapıyorlar.

Hem de en ön safta terör simgesi Apo posterleriyle.

Ancak ABD Türkiye değil.

Ne ambargoyla yıldırılacak hali var, ne kendi kamuoyu dışında takacağı bir kamuoyu.

Çoklu standart

EN ilkeli olanımız bile multistandart uygulayınca doğruyu bulmak çok zor oluyor.

Teröre evrensel bir ortak tanım yapmadığımız müddetçe, terörle mücadele etmemizin mümkün olmayacağını en çok söyleyenlerden biriyim.

Bunu benimle birlikte söyleyen ve hatta benden daha çok söyleyen, benim de çok sevdiğim bir yazar dostumun geçtiğimiz günlerde yazdığı bir yazı, beni terörle mücadele konusunda ciddi bir umutsuzluğa sevk etti.

Türkiye'nin ‘‘pozisyon almayı en iyi beceren’’ yazarlarından biri, geçtiğimiz günlerde Çeçenistan'dan söz ederken ‘‘şehitler’’ ifadesini ısrarla ve defalarca kullandı.

Yazının genel yaklaşımı da bu yazar dostumun alışılageldik tavrından farklı kokuyordu..

Çok şaşırdım.

Çünkü bu dostum, geçtiğimiz yıllarda Çeçen teröristlerin Türkiye'de yaptığı eylemlerden yakınan ve buna adlı adınca ‘‘terör’’ deme cesaretini gösteren üç dört kişiden biriydi.

Ama şimdi o bile bu tanımda ‘‘zemin’’ değiştiriyordu.

Şaşırdım.

Aklıma gelen tek mantıklı açıklama, ABD'nin bulunduğu noktada yaptığı baskının yarattığı bükülmenin, yazar dostumun doğrusunda bir miktar sapmaya neden olduğuydu.

Fakat bana göre, ABD'nin haklılığı veya haksızlığı doğruya bakış açımızı değiştirmemeli.

Doğru doğrudur.

Terör ise terör.

Neresinden bakarsanız bakın. Nereye koyarsanız koyun fark etmez.

Terör kimin kime yaptığıyla değil, içeriğiyle değerlendirilir...

Derviş bitti yenisini açın

EKONOMİK krizin patladığı ilk günlerde hükümet kanadında ‘‘tutunacak dal’’ olmadığı için hemen ‘‘ithal malı’’ bir dal bulunmuştu.

Parlak bir adam olarak Kemal Derviş getirildi.

Umutsuz Türkiye için Kemal Bey bir umuttu.

Milletçe sarıldık.

Ancak Derviş'in başarılı olamayacağını, çünkü Ankara'da Derviş'in başarılı olmasını sağlayacak faaliyetlerden sorumlu ciddi bir oluşum olduğunu o zaman da söyledik. Kırmızı plakalı otomobillere binen bu kişiler, siyasi geleceklerini Derviş'in başarısızlığı üzerine kurmuşlardı.

Bir yandan Derviş'in sırtını sıvazladılar, diğer taraftan ise kuyusunu kazdılar.

Derviş ayak oyunlarını bilmediği, tek yapabildiği çalışmak olduğu için çevresinde kazılan kuyulardan kurtulamadı. Her gün birine düştü, çıktı, düştü, çıktı.

Bu arada kendi kurduğu bürokrasiye bile egemen olamadı ve tükendi. Artık Derviş'in esamisi okunmuyor. Eskiden her adımı olay olan adam artık ekonomi sayfalarında bile tek sütunluk haber olmaktan öteye geçemiyor.

Derviş mum gibi tükenirken, topluma bir umut aydınlığı da veremediği için umutsuzluk ve karamsarlık toplumun üzerinde aynen duruyor. Ve şimdi yeni bir umut, yeni bir mum lazım.
Bakalım şimdi kimi bulacaklar!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Ekonomi kelimesinin tasarruf anlamına geldiğini anladığımız zaman.
Yazarın Tüm Yazıları