Avrupa'dan dışlanan Türkiye NATO'da nasıl istekli olabilir

Ferai TINÇ
Haberin Devamı

İki hafta önce yağan karla idare eden kayak meraklıları, sırtlarında skileri, teleferiklere doğru yönelirken, boyunlarında kocaman etiketleriyle yüzlerce kişi sabah kahvaltısıyla birlikte dünya meselelerini tartışmak için Dünya Ekonomik Forumu'nun yapıldığı Davos Kongre binasına yöneliyordu.

Dün sabah, önümüzdeki yüzyılı belirleyecek çok önemli tartışmalar vardı.

Beynimiz ile vücudumuz arasındaki ilişkide yeni keşifler; ulus devletlerin geleceği; Siber Uzay suçlarına karşı ne yapılabilir?

Hedefi olduğumuz enformasyon kirliliğinde, bilgi sahibi olmanın araçlarını gündeme getiren oturum da ilginç olabilirdi. Ama ben Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in katıldığı ‘Avrupa yeniden mi bölünüyor?’ konulu toplantıyı izledim.

Avrupa temsilcileri, AB Komisyonu Başkanı Hans Van Den Broek, NATO Genel Sekreteri Javier Solana ve Belçika Başbakanı Jean-Luc Dehaene yeniden bölünme fikrine hiç rağbet etmemelerine karşın, İsmail Cem böyle bir ihtimalin her zaman var olduğunu dile getirdi.

Hem NATO, hem de AB'nin genişleme süreçlerinde ilk adaylar arasında yer alan Polonya Devlet Başkanı Kwasniewski de, ‘Avrupa hiç bir zaman birleşmedi. Hem etnik hem de güvenlik konularında Avrupa içinde ayrımcılık var’ tesbitinde bulundu.

* * *

TÜRKİYE'nin Avrupa Birliği'nden dışlanmasıyla ilgili olarak, her zamanki gerekçeler sıralandı. Ancak bu toplantıda çok ilginç bir gelişme oldu.

NATO ve Avrupa Birliği'nin genişleme süreçlerinin birbirinden farklı olmadığı, aslında bu iki sürecin birleştiği görüşü ortaya çıktı.

NATO Genel Sekreteri Solana, bu süreçlerin her ikisinin de siyasi olduğunu vurguladı.

Kohl'ün AB içinde ‘sağ kolu’ olan Belçika Başbakanı Jean Luc-Dehaene de, ‘Avrupa ve NATO’nun genişleme yolları ayrılan değil, eninde sonunda birleşecek olan yollardır' sözleriyle bu görüşün arkasında durdu.

Ayrıca NATO'nun üyelik kıstaslarıyla Avrupa'nınkiler arasında tam bir anlayış birliği olduğu tekrarlandı.

Bu görüşün Avrupalılar tarafından yüksek sesle dile getirilmesi, çok önemli bir çelişkiyi de gün ışığına çıkarttı.

‘Türkiye’nin demokrasisi hangi kıstaslara göre NATO için yeterli, Avrupa için yetersiz bulunuyor?' sorusunun, bundan sonra Türk toplumunun aklını daha fazla kurcalayacağı aşikar göründü.

* * *

DIŞİŞLERİ Bakanı İsmail Cem, konuşmasında Avrupa Birliği'nin halklar arasında refah dağılımını sağlayamadığına dikkat çekerek ‘Avrupa’da zaten sosyal ve kültürel bölünme vardır' dedi.

Cem, azınlıklar konusundaki ısrarının Avrupa'nın başına dert açabileceğine de dikkat çekti, Avrupa'yı üstü kapalı uyardı:

‘Avrupa, etnik sorunları çok fazla ön plana çıkartarak kendi dışındaki bölgelerde istikrarsızlık kapılarını aralıyor. Ancak bunun sonuçlarının Avrupa’nın çok kültürlü sosyal yapısını da etkileyeceğini unutmamak lazım.'

* * *

‘LÜKSEMBURG kararlarının Türkiye ile NATO ilişkilerine etkisi oldu mu?’ Herkesin aklını kurcalayan bu soruya İsmail Cem, sakin bir muğlaklıkla cevap verdi: ‘Pek zannetmiyorum.’

Ben de, NATO Genel Sekreteri Solana'ya sordum: ‘Avrupa’dan dışlanan Türkiye'de, kamuoyunun NATO sorumluluklarına karşı eskisi kadar hassasiyet göstermeye devam edeceğini düşünüyor musunuz?'

Solana'nın cevabı da muğlak oldu: ‘Bilmem!’













Yazarın Tüm Yazıları