Yine minare ve ezan yasağı

Güncelleme Tarihi:

Yine minare ve ezan yasağı
Oluşturulma Tarihi: Ocak 15, 2025 10:47

Almanya’da 23 Şubat’ta yapılacak erken genel seçimler öncesi sürdürülecek seçim kampanyasında yine sığınmacıların, yabancıların, göçmenlerin, göçmen kökenlilerin sırtından oy avcılığı yapılacağı sinyalleri de arttı. Tabii Müslümanların sırtından da...

Haberin Devamı

Yine minare ve ezan yasağı
Sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) hafta sonunda Saksonya eyaletine bağlı Riesa kentinde yaptığı kurultayda seçim programını belirledi.
Önceden hazırlanan metinde yer almasa da delegelerin ağırlığını koyması üzerine AfD’nin programına aşırı sağcıların ‘Remigration’ (geriye göç, tersine göç) söylemi de girdi.
AfD’nin programında, minare yapımı ve ezan okunmasının (minarelerden veya hoparlörlerden) yasaklanması da yer aldı.
Aynı talepler AfD’nin 2017 ve 2021 yılında yapılan genel seçimler öncesindeki programında da yer almıştı.
Evet...
*
Alman Anayasa’nın din ve vicdan özgürlüğüyle ilgili 4’üncü maddesinde, “Din ve vicdan özgürlüğü ile din ve dünyevi inanç özgürlüğüne dokunulamaz. Dinin rahatsız edilmeden uygulanması güvence altındadır” denilmektedir.
Diğer Avrupa ülkelerinin anayasalarında da benzer maddeler vardır.
Ama ne yazık ki din özgürlüğünün büyük harflerle yazılı olduğu Almanya’da da bazı başka Avrupa ülkelerinde de minare ve ezan yasağı tartışmaları hiç de yeni bir olgu değildir.
Hessen eyaletine bağlı Dillenburg kentinde, İslam Kültür Derneği 1996 yılında yerel yönetime hoparlörden ezan okunmasına izin verilmesi için başvurdu.
Yerel yönetim, bölgede trafiğin yoğun olduğuna dikkat çekerek, “Bu alışılmamış sesler otomobil sürücülerini ürkütüp kaza yapmalarına yol açabilir” gerekçesiyle izin vermedi.
Ne kadar da mantıklı (!), inandırıcı (!) ve özgürlükçü (!) bir gerekçe değil mi?
İşte o günlerde yerel yönetimin bu kararıyla ilgili olarak, Dillenburg’da yalnız Katolik ve Protestanların değil, Müslümanların ve başka dinden olan insanların yaşadıklarına dikkat çekip, “İyi de yeri göğü inleten kilise çanlarının sesinden ürküp de bu insanlar da kaza yapmazlar mı?” diye ironik bir yazı yazmıştım.
Giessen İdari Mahkemesi yargıçları, sağduyulu ve adil bir karar alıp, Dillenburg Kaymakamlığı’nın kararını din özgürlüğü ile bağdaşmadığı için iptal etmişti.

Haberin Devamı

BENZER KAVGA BERLİN’DE DE YAŞANDI
Cami ve minareler Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde de ‘sorun’ oldu.
1990’lı yılların başında Roma’da bir cami inşa edilmesi planlandı ve mali destek Suudi Arabistan ile Pakistan’dan sağlandı.
Ancak minarelerin yüksekliği konusunda yalnız Roma’da değil, İtalya genelinde bir tartışma yaşandı.
Minarelerin, Vatikan’ın simgesi konumundaki St. Peter’s Basilicası’nın (Petersdom) kubbesinden yüksek olmaması koşuluyla cami yapımına izin çıktı.
Benzer bir kavga 2000’li yıllarda Almanya’nın başkenti Berlin’de de yaşandı.
Şehitlik Camii’nin minareleri ve kubbesi yüzünden DİTİB ile yerel yönetim arasında çok ciddi sıkıntılar yaşadı.
Neukölln Belediyesi, minarelerin ve kubbenin verilen imar izninden yüksek olduğu, bitişikteki havalimanı Tempelhof’a uçakların inişinde tehlike yaşanabileceği gerekçesiyle hem minarelerin hem de kubbenin kısaltılmasını istedi.
Aksi takdirde 500 bin Euro ceza ödenmesinde ısrar etti.
Ancak uzun süren pazarlıklardan sonra, 80 bin Euro ceza ödenmesi koşuluyla, minarelerin de kubbenin de olduğu gibi kalması kabul edildi.
Şehitlik Camii, 2005 yılında ibadete ve Kültür Merkezi de diğer alanlarda sunulan hizmetlere açıldı.

Haberin Devamı

*
İşte o günlerde ben de yıllar sonra kapatılan Berlin kent merkezindeki Tegel Havalimanı’ndan kalkan ve iniş yapan uçakların bazılarının ünlü Alexander Meydanı’ndaki 207 metre yüksekliğindeki Televizyon Kulesi’ne çarpma tehlikesinin daha yüksek olduğuna dikkat çekerek, “Kentin simgesi konumundaki Televizyon Kulesi de yıkılacak mı?” diye bir yazı yazmıştım.
Çeşitliliğe saygı ve uzlaştırıcı geleneğiyle dünya genelinde saygın bir yeri olan İsviçre’de 29 Kasım 2009’da yapılan referandumda, ülkede minare yapımının yasaklanmasına onay verildi.
Hollanda’da İslam düşmanı, ırkçı, sağ popülist Geert Wilders’in liderliğini yaptığı Partij voor de Vrijheid (Özgürlük Partisi) (PVV) yıllardır camilerin kapatılmasını, ezanın da Kur’an-ı Kerim’in de yasaklanmasını istemektedir.
İskandinavya ülkelerinden İsveç’in farklı kesimlerindeki camilerde hoparlörlerden ezan okunmasına izin verilirken, komşu ülke Norveç’te ırkçı söylem ve politikasıyla tanınan İleri Görüş Partisi (FrP), camilerin içinde okunan ezan sesinden çevrede oturanların rahatsız olduğu gerekçesiyle yasaklanmasını istedi.
Özgürlükler ülkesi İsveç ve Danimarka’da İslam aleminin, Müslümanların kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim yakıldı.
Danimarka Parlamentosu Kur’an-ı Kerim yakılmasını yasakladı.
Evet...
İşte özgürlükçü Avrupa’daki bazı partilerin yaklaşımları da özgürlük anlayışı da bu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!