Güncelleme Tarihi:
*
Aradan çok geçmeden, Alman Kamu Televizyonu ARD bünyesindeki Berlin-Brandenburg Radyosu’nda (rbb), Stefan Gelbhaar’ın Yeşiller üyesi kadınlara sarkıntılık yaptığı, cinsel tacizde bulunduğu, bazı kadınları zorla öpmeye çalıştığı yönünde bir haber yayınlandı.
Tabii bu yöndeki iddialarda bulunan bir kadının yemin ettiği ve yazılı belgeye imza attığı da özellikle vurgulandı.
Stefan Gelbhaar, bu yöndeki iddiaları da, suçlamaları da geri çevirdi.
“Bunlar tamamen uydurma. Yalan. Bana çamur atılıyor” dedi.
Ama parti içinden baskıların artması üzerine liste adaylığından feragat etmek zorunda kaldı.
Nitekim bu ayın ilk yarısında da kendisinin yerine başka bir parti arkadaşı Yeşiller Berlin-Pankow direkt adayı seçildi.
Ancak geçen hafta sonlarına doğru beklenmedik bir gelişme yaşandı.
Kendisinin de cinsel tacizlere tanık olduğunu söyleyen Anne K. isimli kişinin “tamamen hayal ürünü” olduğu ortaya çıktı.
ÇAMUR AT İZİ KALSIN
Başkent Berlin’de yayımlanan günlük gazetelerden Der Tagesspiegel, verilen adreste Anne K. isimli birinin yaşamadığını, o binada oturan kimsenin böyle birini tanımadığını, ikamet kayıtlarında da yer almadığını yazdı.
rbb haberini geri çekerken, sahte Anne K., kimliğiyle yemin ederek suçlamaları içeren el yazılı belgelere imza attığından hareket edilen Yeşiller Pankow Teşkilatı’ndan bir kadın yönetici istifasını verdi.
Bir gerekçe de göstermedi.
Ama olan Stefan Gelbhaar’a oldu.
“Çamur at izi kalsın” misali, “sapkın”, “cinsel tacizci” damgası yedi.
Başvuru süresi dolduğu için milletvekili adayı olma şansını kaybetti.
İşin ilginç yönü, Yeşiller’de “Yeşil entrika” çevrilirken, “karalamalar”, “çamur atmalar” yaşanırken, parti liderleri adeta sus pus oldu.
Yeşiller Berlin Teşkilatı da, partinin genel merkezi de adeta sessizliğe gömüldü.
*
Neyse ki bazı medya organlarının eleştirileri üzerine önce Yeşiller Berlin Teşkilatı, ardından da Yeşiller Eş Başkanları Franziska Brantner ve Felix Banazsak “Bu tür entrikalara Yeşiller’de kesinlikle yer yoktur” diyerek, Stefan Gelbhaar’a asılsız suçlamalarda bulunan kişi ve kişiler hakkında suç duyurusunda bulundular.
Tabii yaklaşan seçim öncesi, iktidara göz diken Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) bu fırsatı kaçırmadı.
Stefan Gelbhaar’ın yerine partinin Berlin eyalet listenin ikinci sırasından, Yeşiller’in başbakan adayı olan Federal Ekonomi ve İklim Koruma Bakanı Robert Habeck’in seçim kampanyası menajeri Andreas Audretsch’in aday gösterilmesine taktı kafayı CDU ve CSU’lu politikacılar.
CSU Genel Sekreteri Martin Huber, “Robert Habeck bu konuda ne biliyordu? Bundan haberdar mıydı? Böyle bir şeye onay verdi mi?” dedi.
BU MU İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ
CSU Federal Meclis Grup Başkanı Alexander Dobrindt de “Bu bir kişinin işi mi, yoksa Yeşiller’in entrika sistemi mi?” diyerek bunun ortaya çıkması için Federal Meclis’e önerge sunacaklarını ilan etti.
Yeşiller’in başbakan adayı Robert Habeck de, seçim kampanyası menajeri Andreas Audretsch de, bu gelişmelerden önceden kesinlikle haberleri olmadığını ve hiçbir ilişkilerinin bulunmadığını açıkladılar.
Habeck, “Berlin Eyalet Teşkilatı’nda olup bitenler dehşet verici ve şok edicidir. Parti yöneticileri buna çok hızlı bir biçimde tüm boyutlarıyla açık kazandırmalı ve gerekeni yapmalılar. Yapacaklar da” dedi.
Ama aynı Robert Habeck’in, Almanya’daki özel televizyon kanallarından RTL’e kendisine bu konuda bir soru yönetilmemesi koşuluyla demeç vereceğini söylediği de ortaya çıktı.
Yeşiller’li Federal Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da, “Bu partinin işidir” diyerek Alman Kamu Televizyonu ZDF’in sunucusunun “entrika” ile ilgili sorusuna yanıt vermekten kaçındı.
Tabii bu yaklaşımlar da ister istemez insanın aklına, “Bu mu Yeşiller’in düşünceyi ifade özgürlüğü anlayışı?” sorusunu getirdi.