Türkiye cesur davrandı

Güncelleme Tarihi:

Türkiye cesur davrandı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 25, 2021 09:55

Berlin’de yaşayan Türklerin ‘Başhekim’ olarak adlandırdığı Dr. İsmail Nevzat Tuncay’la, salgını, alınan önlemleri ve aşıyı konuştuk. Almanya ile Türkiye’nin uyguladığı tedavi yöntemlerini de değerlendiren Dr. Tuncay, bazı durumlarda Türkiye’nen cesur davrandığını ve koronavirüse yakalanan hastaların kontrolü için aile hekimlerini yönlendirdiğini, Almanya’da ise hastaların kendilerini biraz terk edilmiş hissettiğini söyledi.

Haberin Devamı

SİZE göre Almanya, koronavirüsle mücadelede ne denli başarılı oldu. Türkiye evde izolasyon sürecinde ilaçla tedaviyi kullanırken, Almanya bunu tercih etmedi. Sizce ortada bir ihmal var mı?
Başlangıçta kimse bu hastalığa karşı neyin etki edeceğini bilmiyordu. Salgının en başından bugüne kadar Almanya ile Türkiye korona stratejisini aynı tutmadı. Türkiye, bazı ilaçların tedavi edici etkisine inandı ve biliyorsunuz bir sıtma ilacı verildi hastalara, onun yanında bir antibiyotik olan Azitromisin. Onun etkili olduğu iddia edildi. Bir de Akdeniz hummasında kullanılan bazı ilaçlar var, bunlardan istifade edileceği düşünülerek denendi. Almanya ise bu noktada daha çok savunmaya yönelik başladı tedaviye ve koronavirüse yakalananlara kesinlikle hiçbir ilaç verilmedi. Ancak ateş düşürücü Paracetemol, Aspirin gibi ilaçlarla ve hastaların izolasyonuna çok dikkat edildi.
Almanya hastalıkla mücadelede neden antibiyotikleri ya da diğer metotları kullanmadı?
Antibiyotiklerin hiçbirisinin bu hastalığa karşı direkt bir etkisi olmadığını biliyoruz. Antibiyotikler, sadece bu hastalıktan dolayı vücudun zayıf düşmesiyle birlikte başlayan başka diğer enfeksiyonların önlenmesinde etkili oluyor. Dolayısıyla bize burada antibiyotikle tedavi yöntemi öncelikli olarak sunulmadı ve biz de uygulamadık. Ancak hastalarımıza hep şunu söyledik; “Evde kalın, nefes darlığı başlarsa mutlaka 112’yi arayın, pozitif olduğunuzu belirtin ve hastaneye gitmek istediğinizi söyleyin.” Çünkü bizim hastalara gitmemiz de yasaklandı. İzole olmaları ve evden çıkmamaları gerekiyordu. Buna rağmen korona olduğu halde buraya gelen ve gelirken pek çok kişiyi bulaşma riskine sokan hastalarımız da maalesef oldu. Bu noktada Türkiye, evde izole edilen hastaların takibini aile hekimleri üzerinden yaparak, gerek telefonla gerek ilaç temaslarıyla daha insancıl bir yol izlemiştir. Hastaların moral motivasyon açısından da bu durum tedavilerine olumlu yansımıştır.

Türkiye cesur davrandı
AİLE HEKİMLERİ YÖNLENDİRİLDİ
Almanya’da hangi durumlarda korona vakaları hastaneye yatış yapabiliyor?
Almanlar hastanelerdeki korona vakalarını çok tipik olarak şöyle bir kritere bağladı. Nefes darlığı varsa, solunum yolunda bir problem oluşmuşsa ve hastanın genel durumu çok kötüleşmiş ise hastaneye yatırılması gerekir. Hastaneye yatırıldıktan sonra da biliyorsunuz kandaki oksijen miktarı ölçülüyor ve ona göre tedavisine başlanıyor. Bunun yanında durumu ciddileşir ve oksijen alımı gittikçe bozulursa, o zaman hasta yoğun bakımda tutuluyor.
Türkiye’de uygulanan tedavi yöntemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de de aslında hastane tedavileri aynı şekilde yürüdü. Fakat Türkiye bu noktada biraz daha cesur davrandı ve aile hekimlerini pozitif hastaların durumunun kontrolüne yönlendirdi. Hastaların evde tedavisi, temas kurmadan telefonla da olsa doktorları tarafından takip edilmeleri, kontrolleri ve bilgilerin bir merkezde toplanması önemliydi. Buna karşılık Almanya’daki hastalar ise kendilerini biraz terk edilmiş gördüler.
Evde izole edilen hastalar durumlarını nasıl kontrol edebilirler?
Bu hastalıkla mücadelede en önemli değerlerden biri de kandaki oksijen miktarıdır. Gelen hastalarımızın kontrolünü biz de bunun üzerinden yaptık. Çok pahalı bir aparat değildir bu malzeme. Bunu satın alarak evde bulundurmalarını ve psikolojik olarak nefes alamama hallerini bu aparatla ölçerek durumlarını değerlendirmelerini önerdik. Bu hastalar üzerinde iyi bir etki yarattı ve ölçüm yaptıklarında oksijen yetersizliği olmadığına ikna oldular. Ve hastalık sürecini daha rahat geçirebildiler.

Haberin Devamı

‘BEN DE AŞI OLACAĞIM’
Bir hekim olarak iki ülkeyi karşılaştırdığınızda tedbirleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, hastalığın yayılmasını engellemek üzere sokağa çıkma yasağı uygulayarak daha disiplinli davranırken, Almanya daha liberal bir tavır içinde dolaşım serbestliğine engel olmadı. Hatta sayıları 20 bini bulan, bu hastalığa inanmayan insanların eylemlerine sahne oldu Almanya. Bu noktada Türkiye kendi şartları altında başarılı olmuş mudur, evet olmuştur. Çok sıkı tedbirler alarak, daha büyük yayılmaları engelledi. Almanya açısından Merkel hükümeti de bu süreci başarılı şekilde yönetti. Halkını her defasında çok ciddi şekilde uyardı, fakat bir kısım vatandaşlar bu uyarıları ne yazık ki ciddiye almadı. Ancak vaka sayılarına baktığımızda, her iki ülkede de yayılma devam ediyor. Dolayısıyla her iki taraf adına da iyimser ve dikkatli olmak için yeterli sebep var.
Vatandaşlar aşı konusunda ciddi çelişkiler yaşıyor? Bu konuda nasıl tavsiyeleriniz olur?
Aşı olmadan bu süreci atlatmamız uzun zaman ve ciddi kayıplara neden olabilir. Bu nedenle gerek Türkiye gerek Almanya açısından aşılama işlemleri hızla devam ediyor. Şu an için burada bize sunulan BioNTech aşısı, belirlenen standartlar çerçevesinde gerçekleşiyor. Toplumun yüz 60’ı aşılandığı zaman, zaten bu tedbirlerin hepsi kalkacaktır, eski normalleşme sürecine gireceğiz. Ben de önümüzdeki günlerde BioNTech aşısı olmak için aşı merkezine gideceğim.

Çiğdem HIZKAN / BERLİN

BAKMADAN GEÇME!